Türkiye iki haftadır cayır cayır yanıyor!
Dağ taş alev ateş. Küle döndü ormanlarımız.
Bitki örtüsü, börtü böceği ve tüm canlılarıyla yandı kavruldu kıyılarımız.
“Güçlü Türkiye” hamasetçileri yalnızca seyretti bu cehennem ateşini!
Manavgat’tan, Marmaris’ten, Milas’tan, Bodrum’dan yükselen duman bulutlarını izlerken, devletin “Sivas Yangını”nı seyredişi geldi gözlerimin önüne.
Demek ki kimi yangınlarda devinimsiz kalmayı yeğliyor bizim devletimiz!
* * *
Türkiye’de ve dünyada aynı anda çıkan orman yangınlarının başlıca nedeninin küresel iklim değişikliği olduğu biliniyor.
Ama “azgın milliyetçiliği” köpürtmek için yangınları kimi siyasal ve etnik öbeklerin çıkardığı yalanına sarılmak işine geliyor AKP hükümetinin.
Onlar her olayı siyasal amaçları doğrultusunda fırsata çevirmekte çok ustadır çünkü.
Saray rejimi, uzmanların uyarılarına kulak tıkayarak ülkeyi yangın yerine çevirdi!
“Dünyayı dolaşmak için” devlet kesesinden 13 uçak alan ama bir tek yangın söndürme uçağı almayı düşünmeyen Yüce Reis‘imiz, felaket bölgelerinde “keyif çayı” dağıtarak adeta halkla dalga geçiyor!
Oysa ormanlar konvoydan çay fırlatılarak değil, uçaklardan su sıkılarak söndürülür!
* * *
Akdeniz ve Ege kıyılarını boydan boya saran zincirleme yangınlar karşısında “Tek Adam” rejiminin içine düştüğü “çaresizlik” gerçekten ibret vericidir.
Tüm devlet kurumlarını “şahsına” bağlayarak işlevsizleştiren Erdoğan, bu ucube sistemin, ulusal felaketlerde merkezi yönetimi nasıl felce uğrattığını artık görmüş olmalıdır.
Siyasal iktidarın aczi, umarsızlığı ve yetersizliği açık seçik ortadayken, yangınların söndürülmesi için dünyaya “Help Turkey” çağrısı yapan duyarlı insanlara soruşturma başlatıyor Ankara Cumhuriyet Başsavcısı!
Neymiş efendim, böyle bir çağrı, Türkiye’yi dışarıya “aciz” göstererek saygınlığımıza zarar veriyormuş!
Oysa tüm dünya AKP iktidarının yangınlar karşısındaki aczini gördü zaten! Bunun için kimsenin özel çaba göstermesine gerek yok ki…
Büyük yıkımlar karşısında başkalarından yardım istemek insani bir davranıştır. Böyle bir çağrı yüzünden “itibar kaybı”na uğramaz hiçbir ülke. Siz “itibarsızlığı” başka yerlerde arayın!
Üstelik bu konuda birbiriyle çelişen davranışlar sergiliyor yetkililer. Saray’ın algı operasyonlarını yöneten İletişim Başkanı, yardım çağırısını, “Devletimizi aciz göstermek için yurtdışından ve tek merkezden organize edilen ideolojik kampanya” diye karalamaya çalışırken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, aynı saatlerde AB‘den yangın söndürme uçağı istiyordu!
Merak ediyoruz, Başsavcılık, “Dışarıdan yardım isteyerek ülkemizin itibarını beş paralık etti” diyerek Çavuşoğlu hakkında da soruşturma açacak mı acaba?
* * *
THK’nin yangın söndürme uçaklarını havaya kaldırmak için gereken 4 milyon doları bulamayan Saray rejimi, Somali’ye 30 milyon dolarlık bağışta bulunuyor!
Gerekçe hazır: “İtibardan tasarruf olmaz!”
Söyler misiniz şimdi, “şahsi itibar” uğruna ülkeyi “aciz” duruma kim düşürüyor?
Bu konuda söylenecek çok söz var. Ama ben daha fazla uzatmadan, Karadenizli bir ozana bırakmak istiyorum sözü. Değerli hemşerim Cemal Candaş, “Yangın Manileri”nde çok güzel anlatmış her şeyi…
YANGIN MANİLERİ
Yangın, ateş her yerde,
Vatandaş düştü derde.
Bunlara sormak lazım
Hani uçaklar nerde?
Tutuştu saçağımız,
Kül oldu ocağımız.
İtibarımız çok da
Yok yangın uçağımız.
Yârim giydi ceketi
Görünür etiketi.
Sele, yangına çözüm
Yüz gram çay paketi.
Millet meşgul işinde,
Sabahın tam beşinde.
Dört bir yan alev, ateş
İktidar şov peşinde.
Beklerim geri dönsün,
Yâr kapıda görünsün.
Bekliyoruz ki yangın
Kendiliğinden sönsün.
Kimi söyler yalanı,
Hesap eder talanı.
Birilerine göre
Yanan yer, rant alanı.
Ateş daldı vadiye,
Kurda, kuşa, kediye.
Birileri bekliyor
Otel yapalım diye.
Bütün demeçler dilden,
Hepsi de farklı telden.
Göreviniz korumak
Halkı yangından, selden.
Dere kenarı sazlık,
Hem kışlıktır hem yazlık.
Gözümüzden kaçmıyor
Bu yüzsüzlük, aymazlık.
Alevler elbet siner,
Sonunda yangın söner.
Hesap vereceksiniz
Gün olur, devran döner.