İşleri insan aklına duvarlar örüp sevdayı, barışı, kardeşliği, bir arada yaşamayı, düşünceyi özürce haykırmayı yok etmek olanlar, şimdi sınır boylarına betondan ya da çelikten duvarlar örüyorlar.
Kirli savaşların önce kimsesizleri, yoksulları öldürdüğü bir dünyada, bu savaşlardan kaçmak durumundaki insanlığa ürettikleri çare; o duvarların dibinde birer kuru ot gibi kavrulup yok olup gitmelerinden başka hiçbir şey değildir.
İnsanlığı doymak bilmeyen daha çok kazanma hırsınız için kana boğun, katledin, ayrıştırın, topraklarını evlerini alın başlarına yıkın-yakın yok edin, üstlerine füzeler, bombalar yağdırın. Beslediğiniz katil terör örgütleriyle, kafalarını kesin, çocuklarına, kadınlarına tecavüz edin, çaresizleştirin, acılar içinde yaşamaya mahkûm edin sonra ölümden kaçıp topraklarınıza sığınmak isteyenlere duvarlar, tel örgüler örün, kaçıp gelenleri de köleleştirin.
Çözüm üretiyoruz deyip toplama kampları gibi yerler yapın. Sınır boylarında barakalardan, çadırlardan oluşan mezbelelikler yaratın ve bu alanları insanlık dışı her tür uygulamanın cehennemine dönüştürün. Yetmedi onları tekrar ayrıştırın, eğitimli olanları alın üç kuruşa yeniden köleleştirin, geri kalanları kayıt dışı çarklarınızda sömürün, ezin bitirin. Olmadı her tür pişkinliğin ardına sığınarak organ nakli mafyaları aracılığı ile ciğerlerini, böbreklerini, midelerini sökün alın o da olmadı 12-13 yaşındaki çocuklardan başlayarak her birini fuhuş pisliğinde alınıp-satılan mal haline getirin.
Sonra çıkın övünün, şu kadar para harcıyoruz, şu hizmetleri veriyoruz diye. Uluslararası anlamda yaptığınız kirli anlaşmaları, bu insanlara hizmet için alınan milyarlarca doları da halktan gizleyin.
Para teklif edip, sizleri can evinizden kuşattıkları için suç ortakları AB ve Amerika’ya tek kelime ses etmeyin.
Sanki her gün her an kendi yurttaşlarının arasında yaşanmıyormuş gibi, göçmenlerin neden olduğu üç-beş ya da on olayı gerekçe gösterip ırkçılığı kışkırtın, halkı sokağa dökün, kan aksın, ölüm koksun ülke.
‘Göçmen sorunu’, Suriye topraklarında yaşanan kirli paylaşım savaşına ortak olanların, bu ortaklık için sınır dışına asker göndermeye onay verenlerin suçudur.
Afganistan’dan binlerce kilometre yürüyerek ülkemize sığınanlardan bir bölümü; ‘anlaşabiliriz, din kardeşiyiz’ dediğiniz, kafa kesen, kadın-çocuk-bilim-sanat-hayat düşmanı, çağdışı Taliban zulmünden kaçanlar, diğerleri ise emperyalizmin ön bahçesinde masalara oturup ‘kayıt dışı’ hallettiğiniz anlaşmalarınızın sonucu, ‘denetimsiz’ gelenlerdir. Bunların kaçı asker, kaçı zulüm gören, kaçı cani belirsizdir.
Sokaklarımızda dilenen kadınların-çocukların fuhuş çetelerine yem olan, merdiven altı tezgâhlarda, fabrikalarınızda köle ettiğiniz insanların tümünü suçlu göstermek insanlığa karşı işlediğiniz en büyük suç olan kin-nefret-ırkçılık ve savaş kışkırtıcılığı ve insan tacirliği suçlarınızı asla örtmez.
‘İnsanlığa zifiri karanlık ve yoksulluk ve sömürüden başka vaat ettiğiniz hiçbir şey yok.’
Günü gelecek, bunun hesabını önce, korku ve dehşet içinde yaşama tutunmak için didinen çocuklara vereceksiniz.