Ahmet Tek adlı okurumuz, Orhan Pamuk’un yeni kitabıyla ilgili bir yazıdaki dil yanlışlarını paylaşmış bizimle. Ama öncelikle yazı başlıklarının hangi kurala göre yazılması gerektiğini soruyor:
“Sayın Aşut,
Independent Türkçe’de 7 Ekim 2022’de, Mustafa Orman imzalı ve ‘Zamanın aşırı yorumu: Orhan Pamuk’un Uzak Dağlar ve Hatıralar kitabı’ başlıklı uzun bir yazı okudum. Yazının bir bölümünden bazı örnek tümce ve paragrafları sizinle paylaşacağım. Önce başlık konusuna değinmek istiyorum. Bu konuda gazetelerde ve haber sitelerinde bir bütünlük yok. TDK sitesinde, ‘Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler’ başlığı altında şöyle deniyor: ‘Kitap, bildiri, makale ve benzerlerinde ana başlıktaki kelimelerin tamamı, alt başlıktaki kelimelerin ise yalnızca ilk harfleri büyük olarak yazılır.’ Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yazım birliğini nasıl sağlarız?”
Yazı başlıkları konusunda TDK ile Dil Derneği’nin kuralları arasında farklılık yok. Derneğin Yazım Kılavuzu’nda da “Yazı başlıklarının her sözcüğü büyük harfle başlar” diye yazıyor.
Görüldüğü gibi, kural çok açık ve kesin. Ancak son dönemde özellikle gazete yazılarında bu kural hayli esnetilmiş durumda. Cumhuriyet ve BirGün de içinde olmak üzere, çoğu gazete ve haber sitesinde yazı başlıklarının yalnızca ilk sözcüğü büyük harfle yazılıyor. Sanırım estetik kaygılarla bu yola başvuruluyor. Tüm sözcüklerin büyük harfle başlamasının görsel açıdan tekdüzelik yaratacağı düşünülüyor. Öyle anlaşılıyor ki sayfa tasarımcıları, görselliği yazım kurallarından üstün tutuyor. Bununla birlikte, yerleşik kurallardan ödün vermeyen yazarlar da var. Onlar, kendi yazılarının bu uygulamanın dışında tutulmasını istiyor. Böyle olunca da kimi yayın organlarında bazen ikili yazım biçimleriyle karşılaşabiliyoruz.
Yazım birliğinin nasıl sağlanacağı sorusuna gelince… Herkes belirlenmiş yazım kurallarına uyarsa, yazım birliği de kendiliğinden sağlanmış olur!
* * *
Okurumuz, mektubunun sonraki bölümünde, yukarıda anılan Orhan Pamuk yazısından tümceler aktararak eleştirilerini şöyle sıralıyor:
* “Zamanla kaynaşmış, hemhal olmuş gitgellerle donanmış bütünsel yaşamda sanatçı bilgelik ufkunda kendini arar.” (Gitgel değil, gelgit olacak.)
* “Ne mükemmel olandır ne de kusurla rücu bulandır sanatçı; her iki noktanın ivmesiyle zamanını zamanın dışında tutandır.” (Sözlüklerde ‘rücu bulmak’ yok. Rücu [Geri dönme, sözünü geri alma, cayma, tersinme] veya rücu etmek [geri dönmek] var.)
-“Çünkü günler geçtiğinde, zaman onu herhangi bir takvim sayfasının yaprağında dondurduğunda, yani öldüğünde, zamanın akmaya devam edeceğinin farkındadır.”
(Bu tümce bir paragraf ve öznesiz. Üstelik ‘takvim yaprağının sayfası’ diye bir ifade kullanılmış. Yaprak, üzerine yazı yazılan veya basılan bir kâğıdın iki yüzünden her biridir. Takvim yapraklarında demek daha doğru değil mi? Takvim yaprağının sayfası ile ilk kez karşılaştım.)
-“Gerçek ile gerçek olmayanın arasında yaşamı vadederek bu rolü üstlenir. Herkes kendi aşkında mağlup, mağlupluğunda aşıkken asıl zafer her ikisini taşıyabilmekte ve yaşamakta kabil olmaktır.”
TDK Türkçe Sözlük’te ‘kabil’, ‘olabilir’ diye tarif edilmiş. ‘Olabilir olmaktır’ diye anlamsız bir ifadeyle karşı karşıyayız. Türkçe Sözlük’te ‘olanaksız’ anlamında ‘kabil değil’ deyimine yer verilmiş. ‘Kabil’, olmayı içinde taşıyan bir sözcüktür. Ardına ‘olmaktır’ eklenmesi tuhaf olmuş.”
Orhan Pamuk üstüne yazan arkadaşın Türkçesi de Orhan Pamuk’unki kadar sorunlu.
Neyse ki bu ülkede dil bilinci ve beğenisi birçok yazardan daha ileri olan okurlar var. Onlar, her yazıyı işte böyle didik didik ediyorlar. Gazetelerde ve yayınevlerinde doğru dürüst düzeltmen olmasa da bu görevi nitelikli okurlar üstlenmiş görünüyor…
* * *
“TEŞEKKÜRLER” YANLIŞ MI?
Okurumuz Fehmi Pekar, “Benim sorum çok yalın”diyerek kestirmeden yöneltmiş sorusunu:
‘Teşekkür’ mü ‘teşekkürler’ mi demeli?
‘Teşekkür’ün zaten çoğul anlam taşıdığını duymuştum; bir de ‘-ler’ eklemek yanlış olur şeklinde kanaat var. Siz ne dersiniz?
Gözbebeğimiz Türkçeye emeğinizden dolayı saygılar size. Çok selam.”
“Teşekkür” sözcüğü Arapça “şükr/şükür”den gelir. Araplar “teşekkür” yerine “şükran” sözcüğünü kullanırlar. Yapılan bir iyiliğe karşı duyulan kıvanç ve gönül borcunu ödemek için içtenlikle söylenen bir sözdür bu.
Kutlamak, esenlemek, saygı sunmak ve gönül almak amacıyla kullandığımız kimi sözcüklerin tekil durumlarını bazen duygu coşkunluğumuzu belirtmede yeterli bulmayabiliriz. Böyle zamanlarda “tebrikler”, “selamlar”, “saygılar”, “esenlikler” gibi “teşekkürler” sözcüğünü de çoğul kullanmamızda bir yanlışlık görmüyorum. Gündelik yaşamda çok yinelenen doğal bir söylemdir bu. Nitekim değerli okurumuz da “çok selam” diye bitirmiş iletisini. “Çok selam”, “birden çok selam” anlamına gelmiyor mu? Okurumuz bunun yerine “selamlar” deseydi yine aynı anlama gelecekti. Öyleyse “teşekkürler” sözü neden yanlış olsun?
* * *
HAFTANIN NOTU
“Neler yapmadık şu vatan için / Kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik” (Orhan Veli)
Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği 2014 yılındaki maden katliamını “işin fıtratı”na bağlayan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amasra’daki facia için de “kader” vurgusu yaptı. Grizu patlamasının ardından konuşan Erdoğan, “Biz kader planına inanmış insanlarız. Bunlar her zaman olacaktır” dedi.
Evet, önlem almak yerine “kader planı”na bel bağlayan bu anlayış değişmedikçe, bundan sora da iş cinayetlerinde ölmeyi sürdürecektir emekçiler!
* * *