Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımı olan Samsun, Atatürk’ün yaşamında önemli bir başlangıcın adıdır. Mustafa Kemal,15-20 Ekim 1927 arasında Ankara’da toplanan Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultayında altı günde 36.5 saat süren büyük Nutuk’a Samsun’dan başlar:
“1919 senesinin Mayıs’ın 19. günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüm…” diye sürer. İlk sayfada ülkenin yıkık, dökük, tutsak edilmiş resmini çizer. O noktadan tüm Kurtuluş Savaşı evrelerini, Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu, devrim yasalarını açık açık belgeleriyle anlatır. Söylevinin sonunda tüm bu kurumların korunması, kollanması görevini gençlere verir:
“Ey Türk gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza değin korumak ve savunmaktır.”
Böyle bir Kurtuluş Savaşı’nın bir benzerinin dünyada olmadığı gibi, bir cumhuriyetin korunması da ülke gençliğine bırakılması görülmemiştir. Mustafa Kemal gençlere, çocuklara hep değer vermiş, eğitimleriyle yakından ilgilenmiştir. Çocuklara seslenişindeki inceliğe bakınız: “Küçük hanımlar, küçük beyler!” Gençlere de her sözüyle güvendiğini sezdirmiştir. O, çocuklara ve gençlere bayram armağan eden örnek bir devlet kurucudur.
Atatürk’ün gençliğe söylevi, ilk akla gelen türünün en güzelidir. Her gencin okuması, bilmesi için okullarda Atatürk’ün fotoğrafının yanına asılır. Kimi kendini bilmez yöneticilerin yaptıkları aklıma geliyor. Kendi odalarındaki söylevin bazı bölümlerini çıkardıkları soruşturmalara konu olmuştur!
Öğretmen Okulu’nu bitiren bütün öğretmen adaylarına üç ciltlik Söylev armağan edilirdi. Atatürk’ün Söylev kitabı her evde bulunmalı, sık sık açıp okunmalı. Özellikle gençleri, bu önemli yapıtla tanışmalarını sağlamalıyız. Bugünlerde bir Söylev alıp bir gence imzalasak, ne dersiniz?
Aradan yüz yıl geçmiş olsa da Gençliğe Söylev’in önemini yitirmediğini görüyoruz. Atatürk’ün büyüklüğünü bir kez daha anlıyoruz.