Saim Tokaçoğlu / Bizhaberiz – Hopa Savcılığı, basın yayın kuruluşlarına bir yazı göndererek Başbakan Erdoğan’ın Hopa’da yaptığı miting öncesinde ve sonrasında çıkan olaylarla, Metin Lokumcu’nun cenaze töreninde çekilen “yayınlanmış ve yayınlanmamış” fotoğraflarla görüntüleri istedi. Hopa Savcılığı’nın yazısında, 10 gün içinde yanıt verilmemesi halinde, bunun nedeninin de bildirilmesi isteniyor. Yazıda, 10 gün içinde yanıt verilmemesi, yayınlanmamış ve yayınlanmış fotoğraflarla görüntülerin gönderilmemesi durumunda, haklarında Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi uyarınca işlem yapılacağı belirtiliyor.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu’nun Cumhuriyet Savcısı Nihat Hırka imzasıyla basın yayın kuruluşlarına gönderdiği yazı şöyle:
“Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülmekte olan soruşturmaya esas olmak üzere; 31.05.2011 tarihinde meydana gelen, kamuoyunda ‘Hopa Olayları’ olarak da bilinen, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği miting öncesi, esnası ve sonrasında meydana gelen olaylar ile bu olaylarda rahatsızlanarak hayatını kaybeden Metin Lokumcu’nun 01.06.2011 günü düzenlenen cenaze törenine ilişkin yayınlanmış ya da yayınlanmamış tüm görüntü ve fotoğraflarının -boyutları nedeniyle tercihen dijital ortamda (CD veya DVD)- Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderilmesi rica olunur.”
Hopa Savcılığı’nın basın yayın kuruluşlarından taleplerine, Çağdaş Gazeteciler Derneği yazılı açıklamayla yanıt verdi. Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan yazılı açıklama şöyle:
ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ GENEL YÖNETİM KURULU AÇIKLAMASI
Hopa Savcılığı, bugün basın ve yayın kuruluşlarına bir yazı göndererek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mayıs’ta Hopa’da yaptığı miting öncesi ve sonrasında çıkan olaylarda ve bu olaylar sırasında yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun cenaze töreninde çekilen, yayınlanmış ve yayınlanmamış tüm fotoğraf ve görüntüleri istedi. Savcılık, bu fotoğraf ve görüntülerin gönderilmesini istediği yazısında, 10 gün içerisinde yazısına yanıt verilmesini, verilmediyse bunun nedeninin bildirilmesini de talep ediyor. Dahası, bunu yapmayan ya da fotoğraf ve görüntüleri göndermeyenler hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi uyarınca adli işlem yapılacağını vurguluyor.
Savcılığın, şunu bilmesi gerekmektedir; Gazeteciler, savcılığın personeli ya da olayları adli makamlara intikal ettirmek için maaş alan kolluk görevlileri değildir.
Her gün onlarca olay izleyen, bunların birçoğunda şiddet görüntüleriyle karşılaşan gazetecilerin ellerindeki görüntüleri adli makamlara bildirme, iletme gibi bir yükümlülükleri yoktur.
Gazetecileri, izledikleri olayların tarafı, şikâyetçisi, jurnalcisi haline sokmaya yönelik bu tavır, Başbakan’ın ve hükümetin basına yönelik düşmanca ve taraflı tutumunun devamı niteliğindedir.
Üstelik savcılığın, gazetecileri ellerindeki görüntüleri vermeleri için kullandığı TCK’nın 257. maddesi, kamu görevlilerini ilgilendiren “görevi kötüye kullanma” suçunu düzenlemektedir. Yasal zorunluluk nedeniyle söz konusu yazıya eklenmiş olsa bile bu husus, gazetecileri devletin memuru gören anlayışı ortaya koymaktadır.
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre, gazeteciler her türlü baskıyı reddeder, yöneticileri dışında kimseden işiyle ilgili talimat alamaz.
Savcılığa görevini yaparak, ortada bir suç varsa, bunun delillerini araştırması, bu konuda kendisine bağlı kolluk kuvvetlerini kullanması ve bu görevi basın mensuplarına yüklememesini tavsiye ediyoruz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği
Genel Yönetim Kurulu