CHP’de üst yönetimi anlamak, ne yapacaklarını kestirmek, nerede durup nerede hamle yapacaklarını kestirmek zor.
Bu tabloya son yıllarda Genel Başkanlık sorunu eklendi.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun beklenmedik şekilde alaşağı edilmesinden sonra CHP’de bu kez “liderlik” koltuğu neredeyse “çok başlılık” görüntüsü vermeye başladı.
Tüzük, Yönetmelik ve yasalara göre Genel Başkan Özgür Özel.
Bu son derece doğal…
Ama uygulamadaki görüntü ise bambaşka…
Sanki İstanbul Belediye Başkanı sayın İmamoğlu ve Ankara Belediye Başkanı Yavaş “genel başkan” gibiler…
Nedeni açık: Her ikisi de geleceğin müstakbel cumhurbaşkanlığı adayları…
Peki, bir partinin tek koltuk için aynı anda iki adayı olur mu?
Başka partilerde bilemem ama CHP’de olur.
Benzetmemi affedin ama öyle…
Hani biri “favori” diğeri “eküri” gibi
CHP tarihinde bir “ilk” yaşanıyor.
Kuruluşlundan bu yana net ve açık: Hiç böylesine rastlanmamıştı.
Atatürk’e yetişemedim ama rahmetli İnönü’den başlarsak eğer, böylesine bir tablo, yani “çok başlılık” yaşandığına hiç tanık olmadım.
İmamoğlu haklı (!)
Ne diyor?
“Ben 16 milyonluk bir dev kentin Belediye Başkanıyım.”
Yani,” Avrupa’da irili ufaklı nice devletlerden büyük bir kenti yönetiyorum. Bunu bir köşeye yazın” demeye getiriyor özetle…
Yavaş ne diyor?
“Ben de 6 milyonluk kentin “banko başkanıyım”. Partim beni aday gösterirse Cumhurbaşkanı adayı olurum.”
Türkçesi:
“İstemem ama yan cebime koyun”
Görünen tabloda, iki Cumhurbaşkanı adayı, bir genel başkan, yani tepede üç lider ve oturdukları üç koltuk var…
Son anda CHP lideri görünen sayın Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı adayı olmasının önünde bir engel olmadığına göre…
Tabii yerel seçim ile genel seçim sonuçlarını aynı gören akıl, ilk defa başarı elde etmenin sarhoşluğunu hala üzerinden atabilmiş değil.
Büyün başarıyı kendi hanesine yazan Özgür Özel için siyasi tarihçiler ne yazar bilemem ama bana göre “kuyruklu yıldız” misali bir tablo yaşandı son yerel seçimlerde…
Şimdi de, hala bu “yerel seçim sarhoşluğu”nun etkisiyle “yetki gaspı” yaşandığının farkında bile değil CHP’nin cumhurbaşkanlığı adayları…
Üstelik zamanında yapılırsa cumhurbaşkanlığı seçimlerine daha 4 yıl var.
Erken yapılırsa ve CHP’li bir aday ola ki kazanırsa, hem sistemin, hem anayasanın değiştirilmesi gerçeği ile karşı karşıya kalacakları akıllarının ucundan dahi geçirmeyen bir CHP üst yönetimi var.
Diyelim ki hem cumhurbaşkanlığını ve hem de genel seçimi kazandılar, ancak TBMM’de çoğunluğu tutturamadılar…
O zaman ne olacak?
“Tek yetkili Cumhurbaşkanlığı”” sistemi, bu kez CHP’nin eline geçebilecek.
Hepsi bu…
Hep derim ya “Bu CHP günlük parti” diye…
Günlük siyaset alışkanlıkları hem “çok başlılık” getirir.
Hem yetki gaspına neden olur…
Bu CHP’de her şey var…