CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 10 Ocak Gazeteciler Günü’ne ilişkin bir açıklama yaptı. Ağbaba, gazetecilerin baskı, sansür, gözaltılar, işten atılmalar ve güvencesizlikle mücadele ettiğini söyledi, “2020 yılı bu anlamda basın ve basın emekçilerinin entübe hale getirildiği bir yıl olmuştur” dedi.
Veli Ağbaba’nın paylaştığı raporda, basına yönelik siyasi baskı ve tehditlerin yoğun şekilde arttığı, gazetecilere açılan davalarda rekor artış olduğu ve gazetecilerin tazminatsız işten atıldığı vurgulanıyor.
Veli Ağbaba’nın “2020 Yılında Basın Özgürlüğü” başlıklı raporundan bazı başlıklar ve ayrıntılar şöyle:
HALKIN HABER ALMA HAKKI RAFA KALDIRILDI
- 2020 yılı siyasal, toplumsal ve ekonomik krizine salgın krizinin de eklenmesiyle gazeteciler ve basın emekçileri için oldukça zor bir yıl oldu. İktidar virüsü toplum üzerinde baskı ve denetimi artırmanın fırsatı olarak gördü, gazetecilerin payına ise yine baskı, sansür ve zorlu şartlar düştü. Geride bıraktığımız yılda, tehdit ve cezalarla basın emekçileri susturulmak istendi.
- 2020 yılında da gözaltı, tutuklama, soruşturma, dava, hapis cezası, erişim engeli, ekran karartma gibi uygulamalar devam etti. İktidara ‘yakın olmayan’ ve iktidarın ‘havuzuna girmeyenler’ hedef gösterildi; halkın haber alma hakkı yine rafa kaldırıldı.
- Medyadaki kuşatılmışlık nedeniyle, gazeteciler mesleğin hakkını vererek gazetecilik yapabileceği mecra bulamıyor. Binlerce gazeteci ya işsizlikle karşı karşıya kalmakta, çalışabilenlerse çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalmaktadır. Özellikle yerel basında, iletişim fakültesi mezunları dahi asgari ücretin altında maaşlarla çalışmaktadır.
2020 YILI BASIN VE BASIN EMEKÇİLERİNİ ENTÜBE HALE GETİRİLDİĞİ BİR YIL OLDU
- Dünyada basın özgürlüğü alanında çalışan tüm girişimlerde, Türkiye basın özgürlüğünün olmadığı, halkın haber alma hakkının engellendiği ve gazetecilerin siyasi baskıya en fazla maruz kaldığı ülkeler kategorisinde yer aldı. Bunların yanında IPS, MOM ve RSF’nin 2020 raporuna göre, medya sahipliğinin tekelleşme eğilimi, medya şirketlerinin büyük çoğunluğunun sadece dört şirkete ait olması nedeniyle endişe verici düzeyde arttı ve Türkiye medya özgürlüğü konusunda “riskli ülke” konumuna girdi.
- Türkiye öyle bir hale getirildi ki, Saray’dan habersiz bir bakanın bile istifasını haber yaptıramadığı için sosyal medyayı kullanmak zorunda kaldığı bir ülkeye dönüştü. Üstelik istifa haberinin bile 1775 radyo ve televizyon kanalının 24 saat boyunca bu istifayı halktan gizlendiği bir ülke konumuna düştü.
- Türkiye, iktidar eliyle yeni bir TV kanalının siyasi tahammülsüzlükten dolayı 26 günde kapatıldığı bir baskı rejimine dönüştü. 2020 yılı bu anlamda basın ve basın emekçilerinin entübe hale getirildiği bir yıl olmuştur.
GAZETECİLER ÖRGÜTSÜZ VE GÜVENCESİZ
- 2020 Temmuz ayı sendika verilerine göre basın ve yayın sektöründe çalışan toplam işçi sayısı 86 bin 505 kişidir. İşkolunda bulunan sigortalı işçilerin 30 bine yakını gazete ve televizyonlarda, 53 bini matbaalarda ve geri kalan 3 bine yakın basın emekçisi de yayınevlerinde çalışmaktadır.
- Basın ve yayın sektörü diğer iş kollarına göre sendikalaşma oranının en düşük olduğu iş kolu olarak göze çarpmaktadır. Sektörde çalışan 86 bini aşkın işçiden yalnızca 6.383 çalışan sendika üyesidir. Sektörde çalışan işçilerin yalnızca yüzde 7’si sendika üyesidir.
10 OCAK KALEMİNİ SATMAYAN CESUR GAZETECİLERİN GÜNÜDÜR
- İktidarın tüm bu faşizan tutumuna rağmen, halkın haber hakkı ilkesiyle hareket eden cesur kalemlerin varlığı da hepimize ümit vermektedir.
- İktidar baskısına boyun eğmeyip alternatif medya kanallarıyla dahi doğruları halka aktaran basın emekçileri, gazeteciliğin onuruna sahip çıkmıştır. 10 Ocak Gazeteciler Günü, bu yönüyle doğru ve objektif habercilik anlayışına sahip çıkan ve kalemini satmayan gazetecilerin günüdür.
KİMİN GAZETECİ OLDUĞUNA FAHRETTİN ALTUN MU KARAR VERECEK?
- 2020 yılı, Ocak 2020’de 894 gazetecinin basın kartının iptal edilmesiyle başladı. Kamuoyu baskısının ardından basın kartlarının ‘iptal edilmediği, beklemede olduğu’ açıklansa da gazetecilerin birçoğuna hala basın kartları verilmedi.
- Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin (ÇGD) açtığı dava sonrası Danıştay’ın ‘basın kartı alabilmek için sigortalılık şartı getiren hükmün’ yürütmesini durdurması bu yılın iyi haberi olabilirdi ancak buna ilişkin halen bir düzenleme yapılmadı.
- AKP Genel Başkanı önceki yıllarda tutuklu gazetecilere yönelik sorulara ‘Yalnızca ikisinin basın kartı var’ diyerek birçoğunu gazeteci olarak görmediğini ifade etmişti. Cumhurbaşkanlığı ÇGD’nin açtığı davaya ise ‘gazetecilik faaliyetinde bulunmak için basın kartı sahibi olma zorunluluğu yoktur’ şeklinde savunma yaptı.
- Oysa ki mevcut yasalarda gazetecilerin hakkı olan 90 gün yıpranma payını alabilmesinin tek koşulu sarı basın kartı sahibi olmalarıdır. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, gazetecilere sarı basın kartı vermeyerek, mesleki haklarından yararlanmalarına engel olmuştur.
- Asıl önemli konu, ülkemizde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen basın kartının, tüm dünyadaki örnekleri gibi, gazeteci meslek örgütü ve sendikalardan oluşacak bir komisyon tarafından verilmesi gerektiğidir.
- Aksi takdirde, yaşandığı gibi hükümet güdümünde bir kurumun, yetkisini kötüye kullanarak muhalif gazetecileri fişlemek, devre dışı bırakmak niyetiyle kullanacağı açıktır. Kimin gazeteci olduğuna Pergoleci Fahrettin’in karar vereceği bir düzen, bizi ancak Dünya basın özgürlüğü liginde son sıraya taşımaya yarar.
GAZETECİ DAVALARI VE TUTUKLAMALAR
- 2020 yılının akılda kalanlarının başında, ‘MİT Tırları’ davası nedeniyle hakkında çıkan hapis cezasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından davası devam eden gazeteci Can Dündar’ın 19 Eylül tarihinde mal varlığına el konulma kararı vardı.
- Öte yandan Libya’da yaşamını yitiren MİT mensuplarıyla ilgili haberler nedeniyle devam eden davada Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç hakkındaki tahliye talebi, ‘delilleri yok etme ve kaçma şüphesi’ gerekçe gösterilerek reddedildi.
- Aynı davanın mütalaası da Eylül ayında açıklandı ve 9 Eylül 2020 tarihindeki duruşmada tutuklu yargılanan Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in tahliyesine karar verildi.
YILMAZ ÖZDİL HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
- Bu davanın ikizi niteliği taşıyan, gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in yargılandığı davada da ‘Devletin güvenliği veya yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçundan 6 yıl 3’er aydan 17 yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle’ hazırlanan iddianame kabul edildi.
- Sosyal medya paylaşımları nedeniyle ünlü gazetecilere yönelik soruşturmalar da 2020 yılında artarak devam etti. Gazeteci Fatih Portakal hakkında ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla açılan dava, Can Ataklı hakkında aynı nedenle hazırlanan iddianame, ‘TBMM’yi alenen aşağılama’ nedeniyle TBMM’nin Yılmaz Özdil hakkındaki suç duyurusu, 2020 yılına damga vuran davaların başlıcaları…
MUHALİF MEDYAYA YASAK VE CEZALAR
- 2020 yılının ilk yarısı, RTÜK’ün TELE1’e ve Halk TV’ye verdiği 5’er günlük ekran karartma cezaları ile başladı. Tüm yıl boyunca da idari para cezaları ve yayın durdurmaya kadar uzanan cezalar artarak devam etti.
- Ayrıca idari para cezalarında RTÜK’ün yandaş kanallara 400 bin lira ceza kestiği görülürken, muhalif kanallara ise bunun tam 25 katı 10 milyon lira ceza verdiği görülmektedir. Yukarıdaki tablo 2020 yılını göstermektedir.
- RTÜK’ün son üç yıl, 2017-2020 yılları arasındaki ‘yayın durdurma ve yaptırım kararlarının’ seyrine de bakacak olursak yüzde 73’ü Halk TV, Tele1, FOX ve KRT TV’ye verilmiştir.”
SÖZCÜ-KORKUSUZ GAZETELERİNE VERGİ CEZALARI
- Muhalif Basın, sadece yayın durdurma cezalarıyla değil, vergi cezaları ve Basın İlan Kurumu (BİK) ilan gelirleri kesilerek de cezalandırılmaktadır.
- Basın İlan Kurumu (BİK) bağlı bulunduğu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un şikâyeti üzerine, tamamı belgeli olan haberler nedeniyle Cumhuriyet’e 45 gün ilan kesme cezası verdi.
- 2020’nin Ocak-Kasım döneminde Sözcü gazetesine 166 bin lira BİK cezası kesilirken, grubun diğer gazetesi Korkusuz’a da 373 bin lira ceza kesilmiştir. 2020 Aralık ayı için de hem Sözcü’ye hem de Korkusuz’a 10’ar gün BİK cezası verildi.
- Yine BİK tarafından daha önce de 7 gün ilan cezası alan BirGün gazetesine Aralık ayında da 23 günlük bir ilan cezası verildi. Gerekçesiyse, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un vakıf arazisine kaçak yapı yaptırdığına ilişkin haberlere ‘terör’ soruşturması açılmasını sayfalarına taşımalarıydı.