HDP milletvekili Garo Paylan hakkındaki fezlekede “Sevgili Selahattin Demirtaş” hitabı, Boğaziçi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu’ya “kayyım” dediği, “Ben de Gezi’deydim” diye Tweet attığı ve Kavala’ya özgürlük istediği için cezalandırılması istendi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Meclise gönderilen fezlekelerde, milletvekilleri hakkında yöneltilen suçlamalar ortaya çıktı. HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın “Sevgili Selahattin Demirtaş için, Figen Yüksekdağ için ve sevgili Leyla Güven” sözleri, “suçu ve suçluyu övmek” olarak değerlendirilerek dokunulmazlığının kaldırılması istendi.
Evrensel’den Birkan Bulut’un haberine göre HDP Diyarbakır Milletveili Garo Paylan’ın, 31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde yaptığı bir konuşmaya, fezlekede suç delili olarak yer verildi.
Paylan’ın 26 Mart 2019 tarihinde Diyarbakır’da yaptığı bir konuşmada yargılamaya konu edilen konuşmasındaki sözler şöyle:
“(…) Sevgili Selahattin Demirtaş’ın sözünü bir kere anlatmamız gerekiyor, bir kere daha ama bu sefer en güçlü şekilde anlatmamız gerekiyor. Her birey tekrar barışa verilmiş bir oy olacak, çünkü Süleyman Soylu ne diyor; ya lütfen diyor, size yalvarıyorum diyor, bizim boynumuzu bükük çıkarmayın diyor, yalvarıyor. Çünkü halkı sonsuzluğa, sokak yürüyüşlerine mahkum ettiler. Şimdi değerli arkadaşlar, o zalimlere bu pazar gereken dersi hep beraber ve güçlü şekilde verecek miyiz? (…) Bu pazar da sevgili Selahattin Demirtaş için, Figen Yüksekdağ için ve sevgili Leyla Güven için en güçlü dersi vereceğimize güveniyorum.”
Paylan’ın konuşmasında, cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e konuşmasında yer vermesi “Suçu ve suçluyu övme” olarak değerlendirildi.
Dosyada, “terör örgütü adına suç işleyen Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Leyla Güven’i övdüğü, ulusal ve uluslararası kamuoyuna masum şekilde lanse ettiği, yaptıklarını teşvik ettiği, eylemlerini meşru göstermeye çalıştığı, ülkemizin yıllardır süregelen ve hâlâ mevcudiyetini sürdüren terör tehdidi altında bulunduğu” belirtilerek dokunulmazlığıın kaldırılması talebinde bulunulması gerektiği kanaatine varıldığı bildirildi.
Kavala, Gezi, Boğaziçi paylaşımları
Paylan’ın çeşitli sosyal medya paylaşımları da dosyada suç olarak değerlendirildi.
“Boğaziçi Üniversitesi’ne de kayyım rektör atadılar. Üniversiteleri özgür olmayan ülkenin geleceği aydın olamaz! Bu küçük saltanat kısa sürecek. Devran döndüğünde üniversiteler rektörlerini yeniden kendileri seçecek” paylaşımı, rektörün yasal yollarla atanmayarak kayyum olarak lanse edildiği gerekçesiyle; “Osman Kavala bugün pespaye bir ‘iddianame’ ile hakim karşısına çıkıyor. Ona ve sevenlerine üç yıldır yaşattığınız zulüm yeter! Osman Kavala’dan özür dileyin ve serbest bırakın” paylaşımı ise “suçu ve suçluyu övme” olarak fezlekede yer aldı.
Gezi direnişi hakkında yaptığı “Ben de Gezi’deydim” paylaşımı ise Mayıs 2013’te başlayan Gezi olaylarında Türkiye’nin yönetim şekline karşı eylemlere destek vermesi olarak değerlendirildi.
İddianame değil, komplo
Fezlekede hakkındaki suçlamalara ilişkin gazetemize konuşan Paylan, bunun bir “torba fezleke” olduğunu söyledi. 6-8 Kobanê olayları ile ilgili haklarında hiçbir delil olmadığını belirten Paylan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de tescil ettiği biçimde, o dönem anayasal hak olarak iktidarın Suriye politikasını protesto çağrısı yaptıklarını dile getirdi. HDP’nin çağrı yaptığı akşam hiçbir olay olmadığını ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim’de “Kobanê düştü düşecek” sözlerinin ardından patlak veren olayların tüm sorumluluğunun kendilerine üzerine yıkılmaya çalışıldığını ifade eden Paylan, siyasi faaliyet ve açıklamalarının suç olarak karşılarına çıkarıldığını söyledi. Paylan, “Ortada bir iddianame yok, siyasi bir komplo var. HDP’yi siyaset dışına itmeye çalışan bir komplo var. Muhalefeti parçalamaya dönük bu operasyona karşı tüm muhalefeti ve Türkiye toplumu uyanık olmalıdır” dedi.