DÜNE BAKMA DURAĞI
“Öldürün onu…”, “Parçalayın…” Çılgıncasına bağırıyordu insanlar. Tarih 3 Mart 1910’du. Yani 110 yıl önce bugünlerde. Yer Amerika, Dallas Trinity Caddesi. Kent meydanı öfkeden gözü dönmüş bir kalabalıkla dolu. Bir linci seyretmek için o an oraya toplanan 5 bin kişi var meydanda. Linç edilen 65 yaşındaki zenci Allen Brooks. Yargılamanın bitmesini beklemeden mahkeme salonuna dalan ve Brooks’u dışarıdaki öfkeli kalabalığa teslim edenler beyaz. Brooks hakkındaki suçlama tecavüz. Ama yargılama henüz bitmemiş. Daha doğrusu başlayamamış bile. Cadde boyunca sürükleniyor Brooks’un cesedi sonra da telefon direğine asılıyor.
Eee ama o da tecavüzcüymüş der gibisiniz. Ya adalet ve eşitlik? Buyurun o zaman bu da başka bir örnek. Bu kez bir çocuk var örnekte.
Emmett Till 14 yaşındaydı. Kuzeyde; Chicago’da büyümüştü. Babası 2. Dünya Savaşı’nda ölmüş bir Amerikan askeriydi. Bir yaz tatilinde amcası Missisipi’ye güneye götürmek istedi onu. Emmett çok sevindi. Fakat daha sertti buradaki kurallar. Güneyliler pamuk tarlalarında çalışan köleleriyle aynı lokantalarda oturmuyorlar aynı dükkânları kullanmıyorlar hatta onlara “merhaba” “hoşça kal” bile demiyorlardı. Emmett 1955 yılı sıcak bir Ağustos günü sakız almak için girdiği bakkalda beyaz bir kadının gözlerinin içine bakıp, “Goodbye” dedi. Bir başka rivayete göreyse ıslık çaldı. İşte o an yer yerinden oynadı. Küstah bir siyahi genç, beyaz bir kadını taciz etmişti. Dört gün sonra selam verilen kadının; Carollyn’ın eşi Roy ve kardeşi, Till’i kaçırdı. Vahşice dövdüler Emmett Till’i. Bu olaydan üç gün sonra cesedi bulunduğunda yüzü tanınmayacak haldeydi. Kafatası içine göçmüş, bir gözü oyulmuş, kafasına kurşun sıkılmıştı. Boynuna bağladıkları dikenli tel ağırlık nedeniyle üç gün kalmıştı nehirde. Parmağında Amerika için ölen babasından kalan yüzük vardı sadece; oradan teşhis edildi zaten. Cenazesi açık bir tabuttaydı. Görüntü bütün dünyaya anlatı vahşeti. Yine de ceza almadı suçlananlar. 1956’da bir dergiye suçlarını itiraf etseler bile…
MEDENİ BATI, VAHŞİ AFRİKA
Bu sadece iki örnek. Kökleri çok eski. Medeni Batı, Vahşi Afrika’yı fethedince başladı her şey. Resmî rakamlar 1877- 1955 arasında yaklaşık 5 bin benzeri vakayı geçirmiş tarihe. 1855’te yasaklandı kölelik Amerika’da. Siyahların vatandaşlık hakkı kazanmalarından bu yana 166 yıl geçti. Fakat hâlâ gündelik politikalar için eski yaraları kaşıyan politikacılar yönetimde. Ve her şey tam da Emmanuel Eboue’nin dediği gibi “Bedenim siyah olabilir fakat ırkçılık yapanın kalbi siyahtır.” Ve ırkçılık insan eşitsizliğinin en koyu, en çirkin rengidir!