Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akşener, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve Merkez Bankası Başkanı’nın değiştirilmesini sert sözlerle eleştirdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. İstanbul Sözleşmesi’nin AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla feshedildiğini hatırlatan Akşener, “Erdoğan, millet iradesini hiçe sayan kanunsuz yetkiyle gece yarısı aklına esmiş İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmiş. Bu yetki aşımı milletimiz için hak gaspıdır” dedi.
“Arkadaşlar zorda, oylar eriyor” şeklinde konuşan Akşener, “Erdoğan panik içerisinde kimin gözüne nasıl girerim, nasıl oy devşiririm diye çırpınıyor” ifadelerini kullandı. Akşener, “İstanbul Sözleşmesi’nin hedefi belli. Kadınları, aileyi ve çocukları korumak” ifadelerini kullandı.
‘YANDAŞ GAZETENİN YAZARI MERKEZ BANKASI BAŞKANI OLDU’
Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı görevden almasını da eleştiren Akşener, “Bu sistemde Erdoğan’ın izni olmadan faiz artırılamaz. Yapılan hatalarda aman Erdoğan’a fatura kesilmesin diye bu ucube sistem çöp öğütür gibi bürokrat öğütüyor” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a desteğiyle bilinen Yeni Şafak gazetesinin, Ağbal görevden alınmadan önce, “Bu operasyonu kim adına çektiniz?” başlıklı haberini hatırlatan Akşener, “Cuma sabahı iktidara yakın bir gazete, faiz artırımına ‘tezgah’ dedi, gece o gazetenin yazarı başkan oldu. Erdoğan ‘Gazete manşetleri bize istikamet veremez’ diyordu. Manşetlerle vuruşa vuruşa geliyordunuz, manşetlere eğile eğile gidiyorsunuz” şeklinde konuştu.
Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:
“Geçtiğimiz cumartesi Nevruz bayramıydı.Baharın gelişini simgeler. Bir kez daha buradan Nevruz’un aziz milletimize mutluluk ve efah getirmesini diliyorum.
Devletin malını deniz yemeyeni keriz gördüklerini biliyorum. Bugün öyle bir noktaya geldiler ki: Kanunmuş, anayasaymış önemsiz bir hale geldi. Kendilerini öyle bir kaptırdılar ki milletin iradesini önemseyen kalmadı. Sadece canları istedi diye diye uluslararası bir anlaşmayı feshedebiliyorlar.
Yarın emekli maaşları ödenmeyecek diye bir cumhurbaşkanlığı kararının verilmeyeceğini bilemezsiniz. Yarın seçme seçilme hakkını iptal ediyoruz diye bir cumhurbaşkanı kararının çıkmayacağını bilemezsiniz. Sayın Erdoğan gittiğin yol yol değil. Bugün kendin için yol açtığın dolambaçlı yollar yarın döner karşına çıkar. Kasosu çıkaran, kaosun parçası olan kaosu yönetemez.
‘KENDİ ELLERİYLE İMZALADIKLARI SÖZLEŞMEYE KARŞI ÇIKIYORLAR’
Kimseyi bulamazsa geçer aynanın karşısına kendiyle icraatleriyle kavga eder. İstanbul Sözleşmesi konusunda olan budur. Şimdi de çıkıp kendi elleriyle imzaladıkları sözleşmeye karşı çıkıyorlar. Bizim de bu tiyatroyu onaylamamızı bekliyor. Madem şüpheleriniz vardı neden adını İstanbul Sözleşmesi koydunuz.
Çıkacaksın devlet yönetmenin zihniyetiyle cevap vereceksin: Niye imzaladın? Haksız oldularla bittilerle bu işlerin içinden çıkamazsın.
Çarpık bir azınlığa şirinlik yapacağım diye şiddet gören, istismar edilen, tacize tecavüze uğrayan, kadınların, çocuklarımızın güvenliği, kutsal aile yapımız kurban ediliyor.
Hiç kimse merak etmesin. İlk seçimlerden sonra bu utancı temizleyeceğiz. Biz değerlerini bir avuca peşkeş çekenlerden değildir. Söz konusu kadınların hayatı, çocukların sağlığı, ailelerin birliğidir. İktidar tecavüzü, ölümleri izlemeye devam etsin. Biz biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi yaşatır.
‘SABAH ATILAN MANŞETLE BAŞKAN DEĞİŞİYOR’
Mesele sadece İstanbul Sözleşmesi’ne karşı takındıkları tutum değil. Mesele bunların 19 yıldır benimsediği fırıldak siyaset anlayışıdır. Bu siyaset kullan-at siyasetidir. Bunların siyasi hamleleri de böyledir.ü 19 yıldır icap ettiğinde herkesle ittifak kuran da sayın Erdoğan’dır. Bu ittifakı bozmadan devam ettirdiği bir kişi var o da İmralı canisi Abdullah Öcalan’dır. Ailevi birliktelik var aralarında. İşi bittikten sonra her ittifak ortağına sümüklü mendil muamelesi yapan sayın Erdoğan’dır.
Herkes doğal olarak piyasalardaki yangının sebebini soruyor. Sebep işte bu zihniyetin ta kendisidir. Kendinize şunu sorun, güvenli bir yere mi güvenliği sarsan yere mi? Ne içeride ne de dışarıda yatırımcıya güven vermiyor Türkiye’yi yönetenler.
‘BU İKTİDAR ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞTIR’
Bu iktidarın artık ömrünün tamamlamış olmasıdır mesele. Piyasalar için istikrar ve güvenin adresi olması gereken Merkez Bankası’nın yap-boz tahtasına çevirmeleri de işte bundandır. Biliyorsunuz daha 4,5 ay önce damat bakanı göndermek pahasına göreve getirdikleri Merkez Bankası Başkanı da gitti. Damadı affettik diyorlardı onun gidişine sebep olan başkan görevden alındığı için teşekkür etti. Her giden nedense rahatlıyor. Hayretle izliyoruz. Sizi nasıl bir ateşe atıyorlar ki, ekonomideki tablo aslında ne kadar kötü ki görevden alınca teşekkür ediyor üzerine bir de şükranlarınızı sunuyorsunuz?
Bu ucube sistemde balık baştan kokuyor. Devlet insanı bulmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Merkez Bankası Başkanı’nı 4 ay sonra bir gece yarısı görevden alma akıldan ve mantıktan uzak ekonomiyi uçuruma sürekleyen karardır. Türkiye, sayın Erdoğan’ın düşünmeden aldığı şuursuz kararlar sonucunda yüksek faizin acı faturasını ödüyor, yükselen kur ve artan enflasyonla boğulmaya mahkûm oluyor.
‘UCUBE SİSTEM ÇÖP ÖĞÜTÜR GİBİ BÜROKRAT ÖĞÜTÜYOR’
Ekonomiye dair anlatılan başarı masallarına rağmen bugün ilk 20’nin en alt sırasında tutunmaya çalışıyoruz. 2001 krizi sonrası Merkez Bankası’nı kasasında net rezervle alan AK Parti bugün Merkez Bankası’nın kasasını borçlu hale getirdi. Damat bakanın sattığı 128 milyar doların neticesinde eski 63 milyar rezervle borç içinde yüzüyor. Faizler yüzde 19’a çıktı. Ucube sistemde Erdoğan’ın bilgisi olmadan faiz artırılmaz, arttırılamaz. Sözüm ona kendisi faiz düşmanı ama faizi artıran da kendisi. Faiz artınca kelle alan da yine kendisi. Herkes kötü kendisi iyi. Ucube sistem çöp öğütür gibi bürokrat öğütüyor.
Kendisi ‘Ekonominin patronu da sorumlusu da benim’ demişti. Her yanlışa bir bakan, bürokrat harcarken çıkıp tek bir gün de ‘Yanlış yaptım, milletim beni affetsin’ demedi. Yalnız 4,5 aylık Merkez Bankası Başkanı’nı yiyen süreçte bu defa ilginç şeyler oldu. Cuma sabahı iktidara yakın bir gazete faiz artırımına tezgâh dedi. Aynı gazetenin yazarı en yeni başkan oldu. Sayın Erdoğan, bir zamanlar ‘Gazete manşetleriyle bize istikamet veremezler’ diyordun şimdi onlar sabah manşet atıyor sen akşamına gereğini yapıyorsun. Nereden nereye. Manşetlerle vuruşa vuruşa geliyordunuz, manşetlere eğile eğile gidiyorsunuz. Yolun açık olsun.
Çiçeği burnunda Merkez Bankası Başkanı’nı uyarmak istiyorum. Hocam dikkatli ol, o koltuğa şimdiden talipler var. Baktı ki bu atamalar verilen ayarlar üzerinden oluyor, faizlerin gidişatını beğenmeyen Ayasofya imamı Twitter üzerinden hem faiz lobilerine gözdağı verdi hem de MB Başkanlığı’na göz kırptı. Listenin birinci sırasına yerleşti.
‘REFORM PAKETİNİ KİMSE İNANDIRICI BULMADI’
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı sorumlu davranmak, ihtiyaç olan reformları yapmak zorundadır. Çıktın paket açıkladın kimse inanmadı. İnandırıcı bir paket olsaydı, Merkez Bankası faiz artırmak zorunda kalmazdı. Damadınla birlikte bu ülkenin 128 milyar dolarını buharlaştırmasaydın, Türkiye faiz şampiyonluğuna oynamayacaktı. Bugünkü şartlarda iktidarın fahiş hataları yüzünden, yüksek faiz kaçınılmaz olmuştur. Sermaye kontrolü gibi şaibeli yollara başvurmayı aklının ucundan bile geçirme.”