Hasan Köseoğlu / Ajans Bizim – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye’nin Asli Gücü Analar Bacılar Kurultayı”nda yaptığı konuşmada, kadının tarihinin insanlığın tarihi olduğunu belirterek, “Çünkü kadın insan, bizler de insanoğluyuz” ifadesini kullandı.
Analığın ideolojisi, siyasi aidiyeti, etnik kökeni, yöresi, ülkesi olmayacağını belirten Bahçeli, sözü 3 Eylül 2019 tarihinde bir grup annenin “PKK’nın siyasi ayağı HDP’nin Diyarbakır İl Başkanlığı” önünde başlattığı oturma ve protesto eylemine getirdi.
“Üçüncü yılına giren, evlatlarını terör örgütünün pençesinden kurtarmak için ileri atılan, aynı zamanda haklı ve cesur bir eylem başlatan anaların sayısı 250’ye yaklaşmıştır” diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anaların nefesi kanlı örgüt PKK’nın ensesindedir. HDP, terörist devşirme mekanizmasını ara durağıdır. HDP, PKK’nın ikmal organı, terörist sevk zincirinin ilk halkasıdır. Bu bölücü ve yıkıcı terör partisinin ön kapısından giren arka kapısından PKK’nın kamplarına, mağara deliklerine yollanmaktadır. HDP’nin ön kapısından giren, arkadan silahlanarak, terörist kamuflajı giyerek çıkmaktadır. Bu itibarla HDP eşittir PKK’dır, YPG’dir, PYD’dir, bundan mülhem terörizmin siyasi organizasyonudur. Hiç kimse aklımızla alay etmesin. Bir yanda yandaşlarını ölüm oruçlarına mahkum eden, diğer yanda tıka basa kebap yiyen bölücü kebapçılardır. HDP’ye destek PKK’ya destektir. HDP’yle ortaklık PKK’yla ortaklıktır. HDP’yi meşru görmek analara zulümdür, analara hakarettir, bacılara hürmetsizliktir, şehitlerimize, gazilerimize hıyanettir.”
“HDP’nin kapısına kilit vurulmalıdır”
Bugüne kadar dünya üzerinde çocuk kaçıran, terörist devşiren, silahlı bir terör örgütüne tetikçi kazandıran bir partinin ne görüldüğünü, ne duyulduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
“Kürt kökenli kardeşlerim bu oyunu bozacaklardır. Kürt kökenli kardeşlerimin canından, malından, varlığından geçinmek için çırpınan, yıllarca kene gibi kanlarını emen bu alçaklar oluşumu artık adaletin konusu olup demokratik siyasetin alanından çıkmıştır.
HDP’nin kapatılması anaların yüreklerine su serpecektir. HDP’nin kapatılması anaların ümitlerini yeşertecek, derin bir nefes aldıracaktır. Dökülmüş şehit kanlarının yerde kalmaması için PKK’nın HDP isimli ayağı kırılmalıdır, kapısına da hiçbir maymuncukla açılmayacak bir kilit asılmalıdır.”
Bunlar çocuk kaçakçısıdır. Bunlar uyuşturucu kaçakçısıdır. Bunlar devlet ve millet düşmanıdır. HDP/PKK varsa çocuklar, gençler güvende değildir. HDP/PKK varsa milli geleceğimiz, ekonomimiz, sosyal barışımız, toplumsal huzurumuz güvenceden mahrumdur. Geldiğimiz bu aşamada teröristlerin ne yatacak bir yeri, ne kaçacak bir meskeni, ne de saklanacak emniyetli bir alanı kalmıştır. Bölücü teröristler, bölücü siyasiler gibi adaletin karşısında hesap vereceklerdir. Yok vermeyeceklerse, buna yanaşmayacaklarsa, kahramanlarımızın saat gibi çalışan namlusundan çıkan helal kurşunlar bunların alayını devirmeye yetecektir. Teröre yardım ve yataklık yapan muhasım güçler Türk milletinin sabrını zorlamasınlar, test etmeye kalkışmasınlar.”
“Biden yönetimi artık bir karar vermelidir”
“Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını ABD’nin ulusal güvenliğine karşı alışılmadık ve olağanüstü bir tehdit olarak değerlendiren ve bunu Temsilciler Meclisi’ne bir mektup vasıtasıyla bildirerek yazıya döken Biden yönetimi bize göre artık bir karar vermelidir” diyen Bahçeli, “ABD, terör örgütleriyle mi müttefik, yoksa Türkiye’yle mi müttefiktir? ABD, PKK/YPG/PYD’nin stratejik ortağı mıdır? Yoksa Türkiye’nin mi stratejik ortağıdır? ABD yönetimi dost mudur düşman mıdır?” sorularını yöneltti.
Terör örgütlerine silah vermek, para vermek, eğitim desteği vermenin uluslararası hukuk çerçevesinde suç, insanlık değerleri adına utanç verici bir rezalet olduğunu vurgulayan Bahçeli, “ABD, Suriye’den çekiliyormuş, geride 900’e yakın asker bırakıyormuş. Bunların hepsi yalan, hepsi uydurma, hepsi temelsizdir. ABD, terör örgütlerinden sözde kara gücü oluşturduktan sonra kendi ülke askerini Suriye’de niye tutacaktır? ABD’nin silahını taşıyan teröristler vardır. ABD’nin bayrağı altında hain planlar yapan teröristler vardır. ABD’nin emel ve hedeflerine hizmet eden caniler sınırlarımızın mücavir bölgelerinde zaten mevcuttur. Asker çekmek göz boyamadır. Hem asker çekiyorum diyeceksiniz, hem de Suriye’de Türkiye’yi çıkarlarınıza tehdit görüp daha önce ilan edilen ulusal acil durumun devamını temin edeceksiniz” diye konuştu.
Bugüne kadar Diyarbakır annelerini ziyaret etmediğini, partiyi temsilen herhangi bir heyet de göndermediğini belirten Bahçeli, “Çünkü konuyu siyaset ve partiler üstü ele aldım. Çünkü Cumhurbaşkanı’ndan devletin diğer bütün kademelerine varıncaya kadar anaların haysiyetli mücadelesinin yanında kararlıca ve ikna edici şekilde durulduğunu gördüm, Cumhur İttifakı’nın ortağı olarak sürece destek oldum” dedi.
“Zalimlerin oyuncağı olmayın”
Bahçeli, dağda veya bir başka yerde terör baronlarının tasallutu altında bulunanlara da şu çağrıları yaptı:
“Bölücü örgüt PKK’dan bir an önce kurtulun, analarınıza koşun, onlarla kucaklaşın. Zalimlerin oyuncağı olmayın. İhanete daha fazla ortak olmaktan uzak durun. Anneleriniz kollarını açmış sizleri bekliyor, içtiğiniz süt hatırına zilletten, melanetten ayrılın, evinize, yuvanıza, sevdiklerinize dönün. PKK, hem Türk hem de Kürt düşmanıdır. Ezcümle PKK millet düşmanıdır, insanlık düşmanıdır, yaşayan her türlü canlının kanlısıdır. Gelin düşmandan yakanızı kurtarın. Bir kurşunla toprağa düşmektense analarınızın kucağına düşün.”
“Demokratik ve insani gelişmeyi yakalayamayız”
2020 yılında 527 kadının cinayete kurban gittiğini, bu yılın ilk 9 ayında yaklaşık 100 kadın cinayeti işlendiğini belirten Bahçeli, “Eğer kadına şiddet artıyorsa, kadınların hayat ve varlık hakları farklı gaye ve nedenlerle tehdit ediliyorsa, medeni olmayı, medeniyet seviyesinin yükselişini iddia etmek beyhudedir” dedi.
“Masum bir kadına el kaldırmak, hayatına son vermek elbette barbarlık, elbette alçaklık, elbette katilliktir” diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kim bir insanı kasten öldürürse, cezasının ebedi cehennem olacağı Yüce Allah’ın açık buyruğudur. Türk töresinde savunmasız bir insana saldırmak, Türk tarihinde mazlum bir cana kast etmek aşağılık ve affı imkânsız bir suç ve alçalma halidir. Kadınların katline seyirci kalamayız. Kadınların feryatlarına duyarsız olamayız. Kadın anadır, bacıdır, gelecektir. Gerekçesi ne olursa olsun kadına şiddet sorunu çözülmeden, uzanan vahşi eller kırılmadan, daha da önemlisi şiddete müzahir psikolojik ve sosyolojik faktörler köreltilmeden hayat bize zindandır. Kadın şiddetine son vermeden demokratik ve insani gelişmeyi tam manasıyla yakalayamayız, sürdürülebilir nitelikli ekonomik kalkınma ve sıçramayı başaramayız. Kadın cinayetleri kesilmeden insanlık değerlerini ağzımıza almayı hak göremeyiz.”