Safa Tekeli / Ajans Bizim – Menemen’de yedek subaylığını yapan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay, 23 Aralık 1930’da tarikat mensubu Derviş Mehmet ile arkadaşları tarafından şehit edileli 92 yıl oldu.
“Polis arşiv belgeleriyle gerçekler”
Olayın üstünden 68 yıl geçmiş, Cumhuriyet’in 75’inci yılına gelinmişti. Emniyet Genel Müdürlüğü de kutlama etkinlikleri çerçevesinde, Ekim 1998 tarihli Polis Dergisi’ni “Özel Sayı” olarak çıkarır. “Cumhuriyetin 75. Yıldönümünde Polis Arşiv Belgeleriyle Gerçekler” adıyla ve “Cumhuriyetimizin gelişimini yansıtacak boyuttaki tarihi belgelerin gün ışığına çıkarılarak kamuoyunun bilgisine sunmak amacıyla” yayımlaman bu özel sayıda, “Kubilay Olayı”nın gerçekleştiği tarihteki belgeler de yer alır. Bu belgeler, yukarıda özetlenen dehşet uyandıran olayı tüm yönleriyle ortaya koymaktadır.
Vali Kazım Dirik’in İçişleri Bakanlığına gönderdiği telgrafta olay şöyle bildirilir:
Menemen Olayı gerçekleri
Türkiye Cumhuriyeti kurulalı henüz yedi yıl olmuştu. Atatürk, ülkeyi çağdaşlaştırma yolundaki devrimlerini hayata geçirmişti. Halifeliğin kaldırılması, medreselerin, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması, öğretimin birleştirilmesi ve Medeni Kanun’un kabul edilmesi, eski düzene dönülmesi için fırsat kollayan çevreleri harekete geçirmişti. Çok partili siyasi hayata geçilmek amacıyla 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) kurulmuştu. Mustafa Kemal’in tek istediği “laik Cumhuriyet esaslarına sadık” kalınmasıydı. Ancak, dünyayı etkileyen 1929 ekonomik krizi, Ege’deki yaşamı da etkilemişti. Ekonomik sıkıntıdan yararlanan gerici çevreler, yeni partiye sızmışlardı. Laikliğin tehlikede olduğunu gören Mustafa Kemal de, çok parti denemesinden vazgeçmişti. Gerici çevreler bu kez, SCF’nin dağılma kararı almasından otuz beş gün sonra Menemen’de ayaklandılar.
Genç Cumhuriyet’i kuranları ve bütün kamuoyunu dehşete düşüren olay, Derviş Mehmet ile birkaç yardakçısının, ellerinde yeşil bayrakla Menemen’i basmalarıyla başlar. Derviş Mehmet mehdi olduğunu iddia eder; “yetmiş bin kişilik halife ordusunun da yakında geleceği”ni bildirir, salladığı yeşil bayrakla halkı ayaklanmaya çağırır. Kubilay, karşılarına tek başına dikilir ve elebaşı Derviş Mehmet’in yakasına yapışır. Onu önce tüfekle vururlar; bu sırada göreve koşan Hasan ile Şevki adlı iki bekçi de şehit edilir. Derviş Mehmet, Kubilay’ın başını kesip bir sırığa takar, bununla da yetinmez kanını içer. Olay, Alay komutanlığından gelen makineli tüfek birliğinin ateşiyle bastırılır. Derviş Mehmet ve iki adamı (Sütçü Mehmet, Şamdan Mehmet) olay yerinde öldürülür. Olayın “birkaç meczubun işi” olmadığı; Cumhuriyet rejimine karşı girişilmiş planlı bir ayaklanma olduğu anlaşılır. Ayaklanmanın ucunun İstanbul’daki Nakşibendîlere dayandığı ortaya çıkarılır. 31 Aralık 1930’da Menemen, Manisa ve Balıkesir’de sıkıyönetim ilan edilir. (Sıkıyönetim Menemen’de 7 Mart 1931’de; Manisa ve Balıkesir’de 28 Şubat 1931’de kaldırılır.) 1 Ocak 1931’de Mustafa (Muğlalı) Paşa başkanlığında Divanı Harp kurulur. 15 Ocak 1931’de biten yargılama sonunda idama mahkûm edilen 36 sanıktan 28’inin kararı 3 Şubat’ta Kubilay’ın şehit edildiği yerde infaz edilir.
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal ve Bakanlar Kurulu üyelerinin imzalarının yer aldığı “Sıkıyönetim ilanına” ilişkin belgede şöyle denilmektedir:
Atatürk’ten taziye
Hasan Rıza Soyak’ın anılarına göre, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, “Menemen’de geçen elim hadiseden, çok vahşice yapılmış, tüyler ürpertici cinayetten” Edirne’de bulunduğu sırada haberdar olur. Mustafa Kemal, hemen İstanbul’a döner. Dolmabahçe Sarayı’nda, Başbakan İsmet (İnönü) Paşa ile devletin en üst kademesinin katıldığı toplantı yapar ve gerekli talimatları verir.
Cumhuriyete karşı suikast
Gazi Mustafa Kemal, 27 Aralık 1930 tarihinde, Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa’ya, orduya taziyesini bildiren bir mektup gönderir. Olayı, “Cumhuriyete karşı bir suikast” olarak nitelendiren Mustafa Kemal, özetle şunları kaydeder: “Menemen’de ahiren vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit vekili Kubilay Bey’in vazife ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim. Kubilay Bey’in şahadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkâr bulunmaları bütün Cumhuriyetçi vatanperverler için utanılacak bir hadisedir. … Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile Cumhuriyetin hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır. Reisicumhur Gazi M. Kemal.”
***Kubilay***
Mustafa Fehmi Kubilay, Giritli bir ailenin çocuğuydu. Babası Hüseyin, annesi Zeynep, onu Adana’nın Kozan ilçesinde, kucaklarına almışlardı; 1906 yılıydı. Antalya Öğretmen Okulunun sınavını kazandığında terzi çıraklığı yapıyordu. Üç yıl Antalya, bir yıl da İzmir öğretmen okulunda eğitim aldı. 1926 yılında Bursa Öğretmen Okulundan mezun oldu. Bir köyde öğretmenlik yapan Vedide ile evlendi; Vedat (Aktuğ) adını verdikleri bir çocukları oldu. Kubilay, 24 yaşında şehit edildiğinde, oğlu 2,5 yaşındaydı; annesi Zeynep de hayattaydı.
Gazete başlıkları
Kubilay’ın, 23 Aralık 1930’da şehit edilmesini, 24 Kânunuevvel 1930 Çarşamba günlü Milliyet ve İnkılap gazeteleri, 31 Mart 1908 gerici ayaklanmasına atıfta bulunurcasına “Derviş Vahdettin Hortlağı Karşısında mıyız?” ve “İkinci Derviş Vahdeti” başlıklarıyla verirler:
Milliyet: “Derviş Vahdettin hortlağı karşısında mıyız?”, “Menemen’de şeriat isteyen bir derviş”,“Bir küçük zabitimizin şehit düşmesiyle neticelenen müsademede habisler gebertildi.”
İnkılap: “Menemen’de şeriat isteyen bir derviş yakalandı.” “İkinci Derviş Vahdeti,” “Menemen’de beş müsellah (silahlı) mürteci, ‘Şeriat isteriz’ diye tahrikât (kışkırtma) yapmaya cüret etti.”, “Derdestine giden jandarma, mürtecilerle müsademe etti. Bir küçük zabit ile bir bekçi şehit düştüler.”
Akşam gazetesi ise 26 Kânunuevvel 1930 tarihli sayısında, düzenlediği bir film yarışmasına (FOKS-FİLM yıldızları müsabakası) ilişkin fotoğraflı haberinin altında yer alan habere, “İrtica hareketi nasıl hazırlanmış” başlığını atar.