DÜNE BAKMA DURAĞI
“…Yarın bayram bu mektubu arife günü akşam üzeri toplar atılırken yazıyorum. Bilseniz yüreğim nasıl bir üzgünlük içindedir ? Herkes evlerine gidiyor, çocuklarını görecek, eşiyle öpüşecek, birbirlerini kutlayacaklar, gülecekler, göğüslerini şişire şişire nefes alacaklar. Ben, evet hiç kimsenin malına, hayatına, ırzına taarruz etmeyi hatırımdan geçirmemiş, çalışarak beynini terbiye etmekten, ilerisini düşünmekten başka bir şey düşünmemiş ve uğraşmamış olan ben, hapishanenin bir odasında içimin acısını yenmeye çalışıyorum.
…Şöyle gözlerimi yumarak bir kere çocuklarımı koklasam, içime bir tokluk gelir”
Adana Mapushanesi’nden yazmıştı bu satırları Tevfik Nevzat. Adana Valisi Bahri Paşa gözünün önünden ayırmasın diye göndermişti onu Adana’ya Sultan Abdülhamit. Devrinin istenmeyenlerindendi.
Muhalif kalem susturuldu
Jöntürktü, avukattı, gazeteciydi, yazardı…Yakın arkadaşıydı Halit Ziya Uşaklığil. Modernleşme, ilericilik diyordu, kuvvetliydi kalemi. Muhalifti. Ne mümkündü cezasız kalması? Kalebentlikti cezası. Tam üç yıl… Payas Kalesi’ne gönderilirken Adana’da alıkonulmuştu. Cezası kalebentlikken, kürek cezası oluvermişti bir anda. Cezasının bitimine birkaç ay kala, Adana Cezaevi’nde veda etti yaşama. “İntihar” denildi. Kimi, kendisini hücresine astığını söyledi kimi kuyuya attığını…
Yer yerinden oynadı olay duyulduğunda. Fransız Gazetesi Courrier Europeen’e göre olay cinayetti. Haberde cezaevi bekçilerinin Nevzat’ı hapishanedeki hücresinde boğup sonra odasının kapısına astığını yazmıştı. Yıl 1905’ti. “İzmir’in İlk Fikir ve Hürriyet Kurbanı”ydı Tevfik Nevzat…
“Eşimi öldürdüler” diye haykırdı Cemile Hanım ama nafile; karanlık çok koyuydu. Tevfik Nevzat’ın cesedi kimsesizler mezarlığına gömüldü apar topar.
Ailesine Atatürk sahip çıktı
Tevfik Nevzat’ın bir kez daha koklayamadığı Benal, 3 yaşına yeni girmişti babası öldüğünde.1935 yılında 32 yaşında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kapısından içeri girdi İzmir Saylavı Benal Nevzat olarak…Nasıl olmuştu bu iş ? Yıl 1922’ydi. Tam da Türk askerinin İzmir’e girdiği günlerde yanındakilere, “Hanımefendiyi bulunuz” dedi Mustafa Kemal Paşa. Buldular Cemile Hanım ve kızlarını. Paşa, Tevfik Nevzat Bey’in en küçük kızı Benal’ı Fransa’ya Sorbonne Üniversitesi’ne göndermişti. Felsefe okudu orada Benal Hanım. Döndüğünde de halka latin harflerini öğretmek için deliler gibi çalıştı, İzmir Belediye Meclisi’ne seçilen ilk kadın oldu; sonra da İzmir milletvekili…
“Babamın intikamı, hürriyet ve güzellik dolu bir Türkiye’nin yaratılmasıydı” demişti Benal Nevzat bir röportajında. Hürriyetin, cumhuriyetin hikâyesiydi onun hikâyesi.