DÜNE BAKMA DURAĞI
Zor da laf mı? Çok zordu işleri…
Giresun’da tam altı aydır maaş alamıyordu öğretmenler. Sadece Giresun mu? Konya, Kütahya, Trabzon, Diyarbakır, Kastamonu, Sivas, Silifke, Samsun, İzmit, İstanbul…
Hemen heryerde aynıydı durum. Kimi yatağını satıyordu kimi kitaplarını. Elde avuçta bir şey kalmamıştı. Ardı ardına telgraflar çekmeye başlamıştı öğretmenler, Babıâli’ye. Tam da bu yüzden banka kredisi çekerek sorunu çözme yoluna gitmişti hükumet. Ama iş öyle geçici çözümlerle hallolacak gibi değildi ki.
“Ekmek Bedeli”
Yıl; 1919’du. İstanbul Hükumeti önce “Ekmek Bedeli” diye bir ödeme yoluna gitmiş ama kaynak yokluğu nedeniyle o konuda da aksama olunca greve başlamışlardı öğretmenler. İstanbul birkaç ay önce işgal edilmişti o günlerde. Tarih 1 Mart 1920’ydi…
“Bu grev mrev işlerini bırakınız”
Gebze, İzmit, Şile ardı ardına başlamıştı grevlere. 13 Mart’ta kendisini ziyarete gelen öğretmenlere, “Bu grev mrev işlerini bırakınız” öğüdünde bulunuyordu Maarif Nazırı. Öğretmenlerin de isteği buydu aslında ama grevden başka çözüm yoktu onlar için. Aslında sıkıntıda olan daha çok ilkokul öğretmenleriydi. Çünkü ilkokul öğretmenleri devletten değil halktan alıyorlardı maaşlarını. Daha doğrusu İl İdareleri’nden…
Maaşlar ödenemez olmuştu
Osmanlı eğitim sisteminde İlkokulların ve sübyan mekteplerinin sorumluluğu halkındı. Halk ilkokulun binasını kendi yaptırıyor, ders araçlarını alıyor, öğretmenin maaşını veriyordu. İlköğretimin tüm yükü okulun bulunduğu köy veya mahalle halkının sırtındaydı. Ama gelin görün ki savaş ve işgal halkı iyiden iyiye yoksul bırakmış maaşlar ödenemez olmuştu.
Öğretmenler dişini sıkarken önce İstanbul sonra İzmir işgal edildi. Mustafa Kemal Paşa, Samsun, Amasya ardından Erzurum ve Sıvas’ta kongreler topladı. Derken Ankara…
Paşa Ankara’ya gelmiş Meclis ve hükümet kurulmuştu ki ülkenin dört bir yanından öğretmenler durumlarını anlatan mektuplar göndermeye başladılar Meclis’e.
Çarşamba İlkokulu öğretmenleri diyordu ki bu mektuplarından birinde, “Yorgan ve gömleklerimize kadar eşyamızı satıp dayanmak için gayret ettik. Ancak sefaletimiz son dereceye vardı, tahammülümüz kalmadı.”
Tahammülü kalmayan sadece Samsunlu öğretmenler değildi.
3 Aralık 1920’de Ankara Öğretmen Okulu’nun sınıflarını öğrenciler değil öğretmenler doldurmuştu. Hayat memat meselesiydi bu onlar için. Herkes çok heyecanlıydı. 7-8 aydır maaş alamayan öğretmenler o gün bir karara vardılar: “4 Aralık 1920’de okullara gidilmeyecek ve görevler terk edilecektir”. Ertesi gün Ankara’da bütün okullar kapalıydı.
Tokat’ta öğretmenler, 21 Ekim 1920’de Maarif Vekaleti’ne “Devam eden açlık ve haksızlık sebebiyle görevlerimizi terk etmek mecburiyetinde kaldık” diyerek greve başlamışlardı çoktan. Samsun, Bursa, Rize, Çorum’daki okullara da sıçradı grevler.
Dağ gibi sorunlar vardı Ankara Hükümeti’nin karşısında. İçte ve dışta…
![](https://www.bizhaberiz.com/wp-content/uploads/2020/12/dune_bakma_ogr_grev_01.jpg)
![](https://www.bizhaberiz.com/wp-content/uploads/2020/12/dune_bakma_ogr_grev_02.jpg)