Sakın yeni bir durumdan bahsettiğim anlaşılmasın. Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm görev zamanları böyle geçti. Şimdi ise şiddeti biraz daha artmıştır.
Yine, sakın devleti yönetmek adına bu mücadeleyi yaptıkları da sanılmasın. Sadece parti içi iktidarı kendilerine hedef seçtikleri bilinsin.
Zira bugüne kadar CHP’nin iktidara aday olduğunu gösterecek seviyede somut bir programı, öneriyi, eleştiriyi ortaya koyduğunu gören var mı?
Bu konularda biraz aktif olanlar da parti içi tasfiyeye kurban gitmişlerdir.
Fikri Sağlar, Mustafa Balbay, Barış Yarkadaş, Haluk Pekşen, İlhan Cihaner, Musa Çam, Zeynep Altıok bunlardan bazıları…
Bu kişiler sol gövdeymiş.
Eh o zaman size sağ gövde hayırlı olsun.
Mehmet Bekaroğlu, İlhan Kesici ve Abdüllatif Şener ile iyi yolculuklar!
Muhalif kanadın olağanüstü kurultay için gereken imzaları toplama süresi dün akşam saatlerinde doldu. Genel merkez, toplam kurultay delegesi sayısının 1242 olduğunu, olağanüstü kurultay için 622 imza gerektiğini, muhaliflerin 569 delegeden imza aldığını açıkladı. 31 delegenin noter onayıyla imzalarını geri çektiği de kabul gördü.
Bu şekilde sosyal demokrat bir partide, akıl sağlığı yerinde olan 31 kişinin imzalarını hangi gücün iptal ettirdiği de ayrı tartışma konusu oldu.
PM’nin 12 üyesi de kurultay için imza vermiş.
Bakın imzayı toplayan muhaliflerin ağır suçlamalarına, hatta eleştirel görüşlerine hiç yer vermiyorum. Çünkü gerek yok.
Genel Merkez, ne kadar demokrat olduğunu kendisi açıklıyor zaten! Eylemleri ile de bunu teyit ediyorlar.
Dikkat çekici bir örnek vereyim.
Denizli’de 14 CHP delegesinden 13’ü imza vermişler. 3 CHP milletvekili ise imza vermemişler.
Sebep?
Teşkilat aynı ama koltuklar farklı. Meclise kapağı atınca da delege arkada kalıyor gari!
İşte parti içi iktidarın gücü budur. Buna rağmen imza sayısı fevkalade yüksektir.
569 delege sizi değiştirmek istiyor. Yani toplam delege sayısının yüzde 46’sı.
Bu yüzde 46 büyük ihtimalle yeni Genel Başkan’ı da seçer.
Dolayısıyla ister kurultay olsun, isterse olmasın, Kılıçdaroğlu’nun etkinliği azalmıştır. Hiçbir şey eskisi gibi olamaz.
Ha, yerine gelecek Muharrem İnce ümit veriyor mu?
O da henüz net değildir. Hatta şimdiden olumsuz birkaç işaret bile vardır.
Seçim gecesi ortadan kaybolması ve daha sonra da kazanan aday için güzellemeler yapması onun da inandırıcılık sorunu olduğunu gösteriyor.
Sandıklar açılana kadar “hile, hurda edebiyatı” yapacaksınız, sandıklar sayıldıktan sonra da “hakkıyla kazandı” deyip kutlayacaksınız.
İki gün arayla bu kadar zıt iki görüş ortaya atılabilir mi?
Atıldı diyelim, özür dilemek filan yok mu?
Siyasetçi olduğunuzu anladık ta, bu kadar rahat olmayı anlayamadık.
Bunun sonu yoktur, Büyük Belediyelerde iktidar olmak bu beylere yetiyor.
Ancak esas etik olmayan, en çok şikâyete konu olan Belediyelerin Sayın Kılıçdaroğlu tarafından en fazla koruma altına alınanlar olmasıdır.
Adalet için yürüyüş öyle mi?
Peki kıymeti kaldı mı?
Ya sizden adalet isteyenler de yürümeye kalkarlarsa…