Başlığı kimse üstüne almak istemez. Oysa kimi kişilerdeki davranış, deliliğin ipuçlarını ele veriyor. Einstein’ın olduğu söylenen, doğruluğuna güvendiğim bir özdeyiş söyle diyor:
“Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.”
Tarihin motoru değişimle çalışır. Yenilik değişimle gerçekleşir. Gelin görün ki, yeniliği hemen kabul etmiyoruz, direniyoruz. İnsan, alışkanlığından pek kopmak istemiyor. Bu da ancak bilgiyle aşılır. Değişimle yeni dünyaların kapısı açılır.
Düşünce yönünden de gelişmiş ülkelerde gördüklerimiz bize hiç benzemiyor! Seçimde bir parti başkanı başarılı olamadıysa, ertesi günü beklemeden o an görevden ayrılıyor! Bizde, adım atacak gücü kalmasa da orada oturuyor! Aynı görüntü, aynı ses, izle de izle. Moda bile üç ayda, beş ayda bir değişiyor. Kendisi giderse dünya yıkılır sanılıyor. Sadece kendisi değil, başarısız, yaşlı kadrosunu da orada öyle tutuyor. Seçim kaybedildikçe suç başkalarında aranıyor. Bu durum yıllarca sürüp gidiyor.
Aziz Nesin, yüzde kaçımız aptal dedi de adama yapılmayan kötülük kalmadı. Aziz Nesin demişse, bir bildiği vardır. Aziz Nesin’e derler ki,’’ Sen de hep ağzına geleni konuşuyorsun!’’ O öyle düşünmez:
“Ağzıma geleni değil, aklıma geleni konuşuyorum” der. Aziz Nesin’den öğreneceklerimiz çoktur. Örneğin Deliler Boşandı kitabını okumayan toplumla ilgili, paylaşımla ilgili konularda sokağa çıkmasın. Akılcı kuralların nasıl konulduğunu delilerden bir öğrensin. Sonra da o davranış biçiminin değerini anlasın.
Mehmet Âkif bile aynı işi yapıp duranlara kızar:
“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?”