Süfyan Kızılarslan / Ajans Bizim – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Düzensiz göç, adı konulmamış bir istiladır, demografik yapımıza kumpastır” dedi.
Türkgün Gazetesi Ankara Temsilcisi Kadir Yıldız’ın Devlet Bahçeli ile yaptığı söyleşinin bir bölümü, gazetenin bugünkü sayısı ve internet sitesinde yer aldı.
İklim değişiklikleriyle birlikte sadece Türkiye’de değil dünyada doğal afetler görüldüğünü belirten Bahçeli, buna Hindistan, Almanya ve Belçika’yı örnek gösteriyor.
Bahçeli, orman yangınları konusunda ise şunları söylüyor:
“Sadece ormanlar değil yüreğimiz de yandı. Ciğerlerimiz kavruldu. Güney il ve ilçelerimiz diken üstündedir. Sabotaj ihtimalinin üzerine kararlıca gidilmelidir. Ormanlarımızı yakanlar en ağır şekilde, en acımasız biçimde cezalandırılmalıdır.
Orman yakmakla insan canına kıymak aynıdır. İnsan ve doğa katillerine hayat zindan edilmelidir. Devletin nefesi canilerin ensesindedir. İnanıyorum ki, devam eden soruşturmaların neticesinde her şey netlik kazanmış olacaktır. Yeşile, ağaca, orman canlılarına kıyanların insan olması mümkün değildir.”
“Ayrımcılıktır, ırkçılıktır”
Bahçeli, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın “Kentteki yabancı uyruklu kişilerin su faturalarına ve vergilerine 10 kat zam yapılacağı” açıklamasına ilişkin soruya da şu karşılığı veriyor:
“Bu karar sakat ve skandal bir karardır. İnsanlık değerlerine suikasttır. Ayrımcılıktır, ırkçılıktır, milletimizin alicenaplığıyla bağdaşmayan bir ilkelliktir. Ne yapacaklar, oksijenden de para mı alacaklar? Bolu Belediye Başkanı şehrinin diğer işleriyle vakit geçirse daha hayırlı bir iş yapar. Türk milletinin tarihinde kendisinden yardım isteyip sığınan hiç kimse zalimlere teslim edilmemiştir. Bunlar tarih de bilmiyorlar. Ecdattan haberleri yok. Bu yanlış kararın hukuktan dönmesi de şarttır.”
“Güvenli ve huzurlu şekilde gönderilmesinden yanayız”
“Peki siz göç olgusuna nasıl bakıyorsunuz? Suriyeliler, Afganlar derken Türkiye doldu taştı” sorusuna da Bahçeli’nin yanıtı şöyle:
“İnsanlığın var oluşundan beri göç mühim bir mesele olarak varlığını korumuştur. Türkiye bir göç güzergahındadır. Aynı zamanda kıtaların kavşak ve kaynaşma noktasındadır. Suriyelilerin ülkelerindeki zulüm, terör ve iç karışıklıklardan dolayı Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkeye sığındıkları bilinmektedir.
Onlar bize misafirdir. Ve geçici koruma statüsüyle ülkemizde bulunuyorlar. Göçlerine neden olan vahim olaylar durulmadan, şiddet sahneleri durmadan bunları kapı dışarı etmek insanlıkla izah edilemez, inançlarımızla örtüşmez.
Türk milleti aranan, beklenen, özlenen, merhamet ve hoşgörüsüne ihtiyaç duyulan bir millettir. Biz ilkesel olarak ülkemizde geçici statüde bulunan yabancı ülke vatandaşlarının, güvenli ve huzurlu şekilde tekrar kendi ülkelerine gönderilmesinden yanayız.
Ancak öncelikle göçe kaynaklık teşkil eden sıcak ortamın soğuması, sertliklerin yumuşaması, gergin atmosferin zayıflaması lazımdır. Bu vasat ortaya çıkmadan, bize sığınanları nasıl ateşe atarız? Nasıl ölüme terk ederiz?”
“İlanihaye kalmaları mümkün değil”
“Şu da var ki, bayram münasebetiyle kendi ülkelerine gidebilenlerin, bu gidişlerinde sorun yaşamayanların geri dönüşlerine de lüzum yoktur.
Ülke olarak demografik istikbalimizi düşünmek zorundayız. Nüfus istiklalimizi korumak mecburiyetindeyiz. Önümüzdeki 50 yıl, 100 yıl için demografik bir projeksiyon hazırlanmalıdır. Gelecekte nüfusun bileşenleri nasıl olacak? Anadolu coğrafyasındaki demografik dağılımın içeriği nasıl şekillenecek? Suriyeliler bize emanettir. Buna diyeceğim bir şey yoktur. Ama ilanihaye burada kalmaları mümkün değildir.
Vatandaşlarımızın sorun ve şikayetlerinden birisi de budur. Gettolaşmaya, şiddet ve asayişsizlik olaylarının yayılmasına, huzursuzluğun genişlemesine müsaade edilmemelidir. Bir yanda ülkesi için canını ortaya koyanlar varken, diğer yanda sığındığı ülkenin plajlarında keyif sürenler doğal olarak maşeri vicdanda sorgulanmaktadır. Bu çelişki tepki toplamaktadır.”
“Afganistan’da çatışma ortamı kızışmış halde”
Bahçeli, “Afganların gelişine ne diyorsunuz? Kitlesel bir göçten bahsediliyor” sorusuna şu karşılığı veriyor:
“Afganistan’daki çatışma ortamı kızışmış haldedir. Bu ülkede belirsizlikler artmıştır. Kırılgan bir devlet yapısı gittikçe derinleşmektedir. Taliban son haftalarda bilhassa ülkenin kuzeyindeki vilayetlerde kontrol alanlarını genişletmiştir. İlk aldığım bilgiler çerçevesinde söylersem, şu anda, Afganistan’daki toplam 398 ilçenin yarısından fazlasında Taliban hakimiyet kurmuştur. Diğerlerini ele geçirme mücadelesi de kanlı şekilde sürmektedir. Taliban hiçbir vilayet merkezinde egemen değildir. Fakat Eylül ayıyla birlikte şehir merkezlerine saldırıların yoğunlaşacağı ileri sürülmektedir.
Türkmenistan, İran ve Tacikistan sınır kapıları Taliban’ın elinde. Özbekistan sınır kapısının düşmesi de an meselesi. Afganistan’da son zamanlarda özellikle sivilleri ve okul öğrencilerini hedef alan ve çok sayıda can kaybına yol açan terör eylemleri gerçekleşmiştir.”
ABD ve NATO’nun Afganistan’dan çekilmesinin büyük ölçüde tamamlandığını anlatan Bahçeli, ülkede giderek kötüleşen durumun yeni bir göç dalgası başlattığını, son dönemde ülkelerini terk eden Afgan sayısının yüzde 50 arttığını belirtti.
“Düzensiz göç adı konulmamış istiladır”
Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“Düzensiz göç, adı konulmamış bir istiladır, demografik yapımıza kumpastır. Küresel ve bölgesel güçlerin bu düzensiz göçteki parmak izlerini iyi araştırmak gerekmektedir. Tehlike alarm verici düzeydedir. Yapılan tahminler kapsamında ifade edersem, yakın gelecekte 1,25 milyon Afgan’ın İran’a; 1,2 milyon Afgan’ın ise Pakistan’a geçmesi bekleniyor. Asıl üzerinde durulması gereken risk ve tehdit ise bu göç hareketliliğinin nihai durağının Türkiye olacağı yönündeki yorum ve tahminlerdir.”
Devlet Bahçeli, “Sınır aşan göçler konusunda en hazırlıklı partinin MHP olduğunu” da ifade ediyor.