Sosyal medyada bir haber videosu dolaşmaya başladı. Sivil plakalı, sivil trafik ekipleri trafikte seyir halinde radar kontrolü yapıyor, radar kamerasının kadrajına giren hemen hemen bütün araçlara yağmur gibi ceza yağdırıyorlar. Bastıkları cezalar da öyle böyle değil. Hız sınırını yüzde 10 aşan sürücüye 235 lira, yüzde 30 aşana ise 488 lira! Hız sınırında yüzde 10 da tolerans tanıyorlar. Yani 50 km/saat hız sınırı olan bir yerde 55 km ile giderseniz sorun yok, ama hızınız 57 km/saat ise 235 lira ceza anında hanenize yazılıyor. Haberde izlediğimiz kadarıyla sivil trafik ekibi 12 dakika gibi kısa bir sürede toplam 10 bin liradan fazla radar cezası kesiyor. Trafiğin akışı içinde hiçbir sürücünün gözünü göstergeden ayırmadan aradaki 3-5 km hız farkını aşmaması olası değil! Üstelik aradaki bu çok az farkın sürücü tarafından yol durumuna göre ayarlanmasının kolay olmadığını, hız göstergesinde fark edilemeyecek kadar düşük bir değer olduğunu ve hata payının hava ve çevre koşullarına göre makul sayılabileceğini kabul eden emsal mahkeme kararları var. Örneğin; 90 km/saat hız sınırı olan bir yerde, yüzde 10 toleransla hız sınırı 99 km/saat olduğu halde siz 101 km/saat ile radar cezası yediyseniz, mahkemeye başvurduğunuz takdirde ceza kesinlikle iptal ediliyor.
Bu arada bir süredir Ankara’da birçok yerde gördüğünüz sabit radar kameralarının ortasında gördüğünüz kırmızı ışıkla yazılmış “82” tabelaları da artık yanmıyor. Yıllardır sürücüler arasında alışkanlık haline gelmişti, o kameralara yaklaşınca hızını 80’in altına düşürüp, geçer geçmez gazı köklemek. Ama iyi bir tarafı da vardı tabii. Hiç değilse kameraların olduğu yerde araçlar yavaşlıyor, bir regülatör görevi görüyordu. O hız sınırını gösteren “82” ışıklarının söndürülmesinin amacı kısa sürede çıktı ortaya. Bu uyarıyı da görmeyince sürücüler trafiğin akışına kapılıp basıp geçiyorlardı. Ancak gece yarıları cep telefonlarına e-turkiye uygulamasından gelen mesajlar artmaya başladı. Uygulamaya girip gelen mesajın o gün yedikleri trafik cezasının bildirimi olduğunu görünce anladı vatandaşlar yeni uygulamayı.
Dikkat edin, halk arasında Eskişehir yolu olarak bilinen Dumlupınar Bulvarı’nda solladığınız 34 plakalı beyaz Hyundai radar uygulaması yapan sivil bir trafik ekibi olabilir. Ya da Turan Güneş Bulvarı’nda, İncek Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz Bulvarı üzerinde yanından geçtiğiniz sivil plakalı bir Renault, belki de size o anda ceza yazıyordur. Eskişehir yolunda görev yapan beyaz aracın plakasını söylediğimde bir arkadaşımın rengi attı, “Sağ şeritte çok yavaş gidiyordu. Hızlansın diye arkasına dayandım, bir de üstüne selektör yaptım. Hapı yuttuk desene” dedi. Merakla bekliyoruz ne kadar ceza yediğini.
Bu sivil ekipler yalnızca radarla hız kontrolü yapmıyorlar. Yanlış park edenler, makas atanlar, sağlama yapanlar, sis farları yanık gezenler, emniyet şeridini ihlal edenler, kısaca “çakarı olmayan” vatandaşa ait bütün araçlar bu yağmur gibi trafik cezalarından nasibini alıyor.
Ankaralı olmayan pek bilmez, bu şehrin yollarında sürekli “çakarlı” araçların tacizi altında araç kullanılır. Makam aracının arkasında sürekli olarak bir sağa, bir sola kafa atarak sözde koruma görevini yapan ekipler, koruma görevi yapmak bir yana, koruduklarını zannettikleri kişinin de, trafikte karşılaştıkları diğer araçların sürücülerinin hayatlarını da tehlikeye atarlar. Bazıları iyice abartır, kapıları yarım açık giderler. Her an taklalar atarak yola atlayıp belindeki silahı çekip etrafa kurşun yağdıracak bir ajan gibidirler. Bu tür tacizlerin altında, “ben trafik kurallarına sonuna kadar uyarım, ceza da yemem” diyebilecek Ankaralı varsa, alnını karışlarım!
Ne yayanın, ne şoförün trafik eğitimi yok! Yollar eciş bücüş, çukur dolu. Sürekli çakarlıların tacizi altındasınız, deli gibi akan serseri bir trafik içindesiniz. Artık arabanızın “kaç kuruş yakıyor” hesaplarını bir yana bırakın! Giriş çıkışın 10 lira olduğu otopark ücretlerinin, en az bin lira MTV ödediğiniz aracınızın aylık maliyetine 300-500 lira da trafik cezası ekleyin. Yeni yılın girmesiyle birlikte, trafik cezalarının da çok fazla artacağını bilin.
Devlet tuzak kurmaz dedik, devlet tuzak kurmaz! Eskiden radar uygulaması yapılacak bölgeye “Radar hız kontrolü” tabelası konulması yasal olarak zorunluydu. Devlet tuzak kurmaz denirdi. Ya şimdi?
Bir yandan otomobil satışlarını arttırmak için ÖTV indirimi yapacaksınız, bir yandan fahiş trafik cezalarıyla vatandaşın nefesini keseceksiniz! Benzine, mazota dünyanın en yüksek vergisini uygulayıp Avrupa ülkelerinin iki misli fiyata yakıt satacaksınız, topladığınız vergiden tek bir kuruşu otopark yapımına ayırmayacaksınız, üstüne her yere park yasağı koyup, park cezası keseceksiniz! Trafik cezalarından milyonlarca lira gelir elde edeceksiniz, bu parayı bütçeyi denkleştirmek için kaynak olarak kullanacaksınız, trafik eğitimine tek bir kuruş ayırmayıp her yıl binlerce vatandaşınızın ölmesine, yüz binlerce vatandaşınızın yaralanmasına, sakat kalmasına göz yumacaksınız!
Ne diyelim, “topladığınız trafik cezaları helâl olsun!”
Haksız mıyım canım kardeşim?