Muazzez İlmiye Çığ’ın ölümünün ardından sanal ortamda çok şey yazıldı, söylendi. Türkiye’nin ilk Sümeroloğunu farklı açılardan değerlendirip övenler de yerenler de oldu.
Yerenler arasında Sivil Havacılık Genel Müdürü Prof. Dr. Kemal Yüksek de vardı. “Ne alaka?” demeyin! Belli ki Saray’ın gözüne girmek için böyle fırsatları kaçırmak istemiyor kimi bürokratlar…
19 Kasım 2024 tarihli Cumhuriyet gazetesine göre, Genel Müdür Kemal Yüksek’in Muazzez İlmiye Çığ hakkındaki yorumu şöyleydi:
“Her ne üdüğü belirsiz din düşmanı illa neden Cumhuriyet Çocuğu Oluyor. Cumhuriyette sıkıntı mı var..”
(Cumhuriyet, 19 Kasım 2024)
Kemal Yüksek’în bir kamu görevlisine yakışmayacak saldırgan dili bir yana, üstelik “Prof. Dr.” gibi akademik san taşıyan bu zatın Türkçesi de içler acısı! İki satırlık yorumunda sayısız yazım yanlışı var! “Türkçe sınavından nasıl geçmiş acaba?” diye düşünmeden edemedim…
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın ardından “Ömrünü insanlık tarihinin en eski izlerini aydınlatmaya adamış değerli bilim insanımız, araştırmaları ve eserleriyle nesiller boyu hatırlanacaktır” diye konuşurken, Sivil Havacılık Genel Müdürü, bu bilim kadını için “ne üdüğü belirsiz din düşmanı” demiş! Yani Çığ’ı kendi engizisyon mahkemesinde yargılayıp “din düşmanı” olduğuna karar vermiş! Nasılsa ülkede muhaliflere karşı cezasızlık durumu var, o halde atış serbest! Ölmüş bir kişiye bile her türlü hakareti edebilirsiniz!
KULLANDIĞI DEYİME YABANCI!
Gelelim bu profesörün kullandığı “ne üdüğü belirsiz” sözüne… Öyle anlaşıyor ki deyimin hem anlamına hem yazımına yabancı biri. Çünkü o sözün doğru kalıbı, “ne idiği belirsiz”dir. Gerek TDK’nin gerek Dil Derneği’nin sözlüklerine ve yazım kılavuzlarına bakarsanız bunun böyle olduğunu görürsünüz. Ne var ki bu deyim “galatımeşhur” olarak yaygın biçimde “ne idüğü belirsiz” diye kullanılıyor. Ama “ne üdüğü belirsiz” biçimindeki bir yazımla ilk kez karşılaşıyoruz. Bu da Türkçeye sayın profesörün katkısı olmalı!
Peki, ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, sayın profesörün savladığı gibi “ne üdüğü belirsiz” biri miydi?
Bu deyim Türkçede, “ne olduğu, soyu sopu belirsiz” anlamında kullanılır. 110 yaşında yaşamını yitiren Muazzez Hanım böyle biri miydi? Bu bilim kadınının soyunun sopunun belirsiz olduğuna hangi araştırma sonunda karar vermiş Kemal Yüksek?
Görüldüğü gibi, neresinden baksanız dökülen bir paylaşımda bulunmuş Sivil Havacılık Genel Müdürü! Üstelik görev alanı dışındaki bu konular kendisini hiç ilgilendirmezken…
“Eski Türkiye”de bürokratlar böyle işgüzarlıklar yapmaz, güncel politika içinde yer almazlardı. “Tek adam” rejiminde “devlet adabı” diye bir şey kalmadı. Şimdi Saray memurları, seçilmiş milletvekilleriyle saygısızca polemiğe girebiliyor, hatta parti başkanlarına tehdit ve hakaret yağdırabiliyor!
“Devletin çivisi çıkmış” diye boşuna söylenmiyor!…
* * *
HAFTANIN NOTU
Türkiye Dincileşirken
Örgün eğitimi imam hatipleştirme… Okullara manevi danışman… Spor salonlarında dini vaaz, kokpitte namaz, açık alanlarda içki yasağı, illerde konser ve festival yasakları; sanat etkinliklerine, sergilere saldırılar ve de “ÇEDES Projesi” adı altında dayatılan gerici uygulamalar…
Daha sayalım mı?
Ülkemiz çok karanlık bir dönemden geçiyor…
Adında “Milli” sözcüğü bulunan bir bakanlığın başındaki kişi, laik eğitime meydan okuyarak anayasa suçu işliyor! Ama sözde milliyetçilerden çıt çıkmıyor!
MHP destekli AKP iktidarı, “cemaat” kılıklı Fethullah Çetesi’nin yaptıklarından hiç ders almamış; onların boşluğunu holdingleşmiş başka cemaat ve tarikatlarla doldurmaya çalışıyor. “CHP döneminde camiler ahır yapıldı” diyen Milli Eğitim Bakanı, “sivil toplum örgütü” saydığı bu karanlık yapılarla protokoller imzalamaktan vazgeçmiyor.
“Şeriat isteriz!” sloganları artık mahkeme koridorlarında bile duyulmaya başlandı. Ama “cumhuriyet savcıları”nın kulakları bu seslere kapalı! Siyasal İslamcılar için ülke genelinde sınırsız özgürlük alanı açılırken devlet kadrolarına gericiler dolduruldu. Ordudaki “Sarıklı Amiral”e dokunamayanlar, şimdi Atatürkçü teğmenleri tasfiye etme çabasındalar!
Ama başaramayacaklar! Çünkü ülke sahipsiz değil! Devrimciler, yurtseverler, demokratlar var! Cumhuriyet değerlerine bağlı milyonlar, bu iktidardan kurtulmak ve eşitlikçi-özgürlükçü bir düzen kurmak için direnişini sürdürüyor…