DİSK Genel-İş Sendikası’nın her yıl düzenli olarak yayınladığı Kamu İstihdam Raporu’na göre, ülkemizde kamu harcamaları yetersiz. Türkiye’de kamu istihdamı, OECD ülke ortalamasından düşük. Yıllık büyüme gerçekçi değil, kamuda istihdam yaratmıyor. Her 10 kişiden 8’i özel sektörde, 2’si kamu sektöründe istihdam ediliyor. Kamuda en az kadının çalıştığı ülke Türkiye.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’na bağlı Genel-İş Sendikası’nın her yıl düzenli olarak yayınladığı Kamu İstihdam Raporu’nun beşincisini yayınladı. Kamu istihdamından, harcamalarına, Türkiye’nin OECD ülkeleri ve dünya ile karşılaştırmalarına göre durum vahim.
Kamu İstihdam Raporu’ndaki ayrıntılar şöyle:
Ülkemizde kamu harcamaları yetersiz!
Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını sadece halk sağlığını tehdit etmekle kalmadı, beraberinde ülkelerin sosyal devlet anlayışı ve bu anlayış içerisinde kamu harcamalarının yeterliliğinin de sorgulanmasını sağladı. Bu yönü ile ülkelerin kamu harcamalarına ayırdığı pay ne kadar büyükse, salgın sürecinde vatandaşların başta sağlık ve sosyal güvenlik olmak üzere kamusal hizmetlerinden daha çok ve adil bir şekilde yararlanabildiği söylenebilir. Ancak ülkemizde, GSYH içerisinde kamu harcamalarının oranı oldukça düşük. OECD ülke ortalamasına göre GSYH içinde genel kamu harcamalarının oranı yüzde 42,12 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 35.
Türkiye’de kamu harcamalarının oranı birçok Avrupa ülkesine göre de düşük. Almanya (%45,38), Yunanistan (%46,27), İtalya (%48,71) GSYH’nin yarıya yakını, Fransa’da (%55,59) ise yarısından fazlası kamu harcamalarına ayrılmış durumda.
Türkiye’de kamu istihdamı, OECD ülke ortalamasından düşük!
Ülkelerin kamu harcamalarına ayırdığı payın yanı sıra kamu istihdamının toplam istihdam içindeki payı hükümetlerin çalışma hayatına dönük bakış açısını ortaya koyar. Toplam istihdam içerisinde kamu istihdamının payı ne kadar büyük olursa, hizmetlerin niteliği de o kadar artar. Ayrıca kamudaki çalışma ilişkileri, özel sektöre göre daha güvenceli olduğu için çalışanları da korur. Türkiye’de ise kamu istihdamının toplam istihdam içindeki payı OECD ülke ortalamasının altında. Türkiye’de bu oran yüzde 10,77 iken OECD üye ülkeler ortalamasında yüzde 17,69.
Yıllık büyüme gerçekçi değil, kamuda istihdam yaratmıyor!
Kamu istihdamını ayrıntılı incelediğimizde Türkiye’de yıllık ekonomik büyümenin istihdam yaratmadığı görülüyor. 2017 yılında OECD ülkelerinde yıllık büyümenin kamu istihdamındaki artışa oranlarını incelediğimizde, ekonomik büyümenin Türkiye, İtalya ve Macaristan’da kamuda istihdamını artırmadığı görülmekte. Oysa resmi rakamlara göre Türkiye’de 2017 yılında yıllık olarak ekonomik büyüme oranı yüzde 7,4. Bu durum açıkça gösteriyor ki, ekonomi politikaları hem kamuda hem de özel sektörde istihdam yaratmamakta.
Her 10 kişiden 8’i özel sektörde, 2’si kamu sektöründe istihdam ediliyor!
Türkiye’de kamu istihdamını ayrıntılı olarak incelediğimizde, 2015-2020 yılları arasında kamuda istihdamın yüzde 35,7 arttığını söylenebilir. 2015 yılında 3 milyon 520 bin 530 kişi olan kamu sektörü istihdamı, 2020 yılında 1 milyon 258 bin 822 kişi artarak 4 milyon 779 bin 352’ye çıktı. Bu artışın nedeni uzun yıllardır kamuda güvencesiz bir şekilde çalışan taşeron şirket işçilerinin “sürekli işçi kadrosuna” geçirilmesi. 2017 Aralık ayında çıkarılan 696 sayılı KHK ile personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihaleleri ile taşeron firmalarda çalışan işçiler merkezi idarelerde sürekli işçi kadrosuna, belediyelerde çalışan taşeron işçiler ise belediye şirketlerine geçirildi.
Özel sektörde ise istihdam düştü. Özellikle 2017-2018 yıllarında başlayan ekonomik krizinin etkisi ve Covid-19 salgını sürecinde özel sektör yatırımları azalmış, bu da doğrudan özel sektör istihdamını etkiledi. 2018 yılında 24 milyon 385 bin 818 kişi olan özel sektör istihdamı, 2020 yılının Ağustos ayı istatistiklerinde 2 milyona yakın azalarak 22 milyon 774 bin 648 kişi oldu.
Kamuda en az kadının çalıştığı ülke Türkiye!
Kamu istihdamını cinsiyet dağılımında incelediğimizde, dünyada birçok ülkede kamuda istihdamın cinsiyete göre dağılımında eşitliğin sağlandığı ve hatta kimi ülkelerde kamu sektöründe kadın istihdamının, erkekleri geçtiğini söylenebilir. OECD üye ülkelerin ortalamasında kadınların kamu sektöründe istihdam oranı yüzde 60, erkeklerin yüzde 40.
Bazı ülkelerde istihdam oranları kadın ve erkek olarak şöyle;
Fransa’da yüzde 63,55’e, yüzde 36,45, Macaristan’da 59,74’e, yüzde 40,66, Yunanistan’da yüzde 48’e, yüzde 52. Türkiye’de ise durum oldukça eşitsiz. Türkiye’de kadınların kamu sektöründe istihdam oranı yüzde 25,31, erkeklerin ise istihdam oranı yüzde 74,69. Bu durum, ülkemizde kamu politikalarında cinsiyete dayalı bir eşitliğin sağlanamadığı, hatta buna dönük çalışmaların oldukça yetersiz olduğunu göstermesi açısından önemli bir veri.
Türkiye’de her 100 kişiye 4 kamu personeli düşüyor!
Ülkemizde kamu istihdam düşük olması, vatandaşların nitelikli kamu hizmetine ulaşımını da engellemekte. Türkiye’de her 100 kişiye 4 kamu personeli (%3,7) düşerken, Fransa ve Macaristan’da her 100 kişiye 9, Yunanistan’da ve Portekiz’de her 100 kişiye 7 kamu personeli düşmekte.
İstihdamı en fazla artan bakanlık Milli Eğitim Bakanlığı, en fazla azalan bakanlık Milli Savunma Bakanlığı
Kamuda istihdamı ayrıntılı incelediğimizde birçok bakanlık da istihdamın azaldığının görmekteyiz. Türkiye’de ülke nüfusuna göre kamu istihdam oranı diğer ülkelere göre oldukça düşükken bakanlıklarda istihdamın azalması ya boş kadroların oldukça fazla olması, halkın nitelikli kamu hizmetlerine ulaşmasını engellemekte.
2018 yılından 2019 yılına istihdamın en fazla arttığı bakanlık Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) oldu. 2018 yılında MEB’de 1 milyon 90 kişi çalışırken, 2019 yılında MEB’e bağlı çalışan sayısı 1 milyon 27 bin 885 kişiye ulaştı. Ancak bu artışın 40 bin yeni sözleşmeli öğretmen atamasından kaynaklanmakta yani güvencesiz bir istihdam biçiminden oluşmakta.
İstihdamın en fazla azaldığı bakanlıklar ise Milli Savunma Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlıkları oldu. Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı çalışan sayısı 2018’den 2019’a 46 bin 792 kişi azalarak 479 bin 263 kişiden 432 bin 471 kişiye düştü. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı çalışan sayısı ise bin 46 kişi azalarak, 52 bin 405 kişiden 49 bin 359 kişiye düştü.
Salgın döneminde sağlık alanında Kamusal İstihdamın Yetersizliği Ortaya Çıktı: Türkiye’de Her 1.000 Kişiye 2 Doktor düşüyor
İstihdamın en fazla arttığı ikinci bakanlık ise Sağlık Bakanlığı oldu. Sağlık Bakanlığı bünyesinde 2018 yılında 1 milyon 16 bin 401 kişi çalışırken bu sayı 2019 yılında 26 bin 254 kişi artmış ve 1 milyon 42 bin 655 kişiye ulaştı. Ancak bu sayı, halkın nitelikli sağlık hizmetlerinden yararlanması için yeterli değil. Türkiye’de her 1.000 kişiye yalnızca 2 doktor ve hemşire düşmekte.
İspanya, İtalya, Almanya gibi ülkelerde ise doktor ve hemşire sayısı Türkiye’den oldukça fazla. Almanya, İspanya, İtalya’da her 1000 kişiye 4 doktor düşerken, Amerika, Fransa ve Almanya’da her 1000 kişiye 10’dan fazla hemşire düşmekte.
Kamuda en güvenceli istihdam biçimi olan “memurluk” yerini “sürekli işçiliğe” bırakıyor!
Kamuda istihdam biçimlerine genel olarak baktığımızda ise en güvenceli istihdam biçimi olan memurluk son beş yılda yüzde 2,1 artarken, sözleşmeli personel sayısında olağanüstü bir artış olmuş ve yüzde 241 artmış. 2015 yılında 2 milyon 894 bin 91 kişi olan memur sayısı, 2020 yılında 62 bin 320 kişi (yüzde 2,1) artarak 2 milyon 956 bin 411 kişi oldu. Sözleşmeli personel sayısı ise 2015 yılında 149 bin 133 kişi iken 347 bin 849 kişi (yüzde 241) artarak 2020 yılında 496 bin 982 kişi oldu.
Kamuda istihdamın yüzde 24’ünü sürekli işçilik oluşturuyor.
Kamuda memur alımında sınırlı bir artış varken, sürekli işçi sayısı gün geçtikçe artmakta. Kamuda sürekli işçi statüsünde çalışanların sayısı 2015 yılında 328 bin 701 kişi iken 2020 yılına gelindiğinde yüzde 249,9 artışla (821 bin 646 kişi) 1 milyon 150 bin 347 kişi oldu. Bu artışın nedeni uzun yıllardır kamuda güvencesiz bir şekilde çalışan taşeron şirket işçilerinin “sürekli işçi kadrosuna” geçirilmesi. Bununla birlikte kamuda geçici işçi statüsünde çalışanların sayısı ise 2015 yılından 2020 yılına yüzde 104,1’luk bir artışla (29 bin 546 kişi) 28 bin 364 kişiden 57 bin 910 kişiye çıktı. Kamu işçilerinde de geçici ve güvencesiz istihdam yaygınlaşıyor.
Belediye şirket işçilerinin sayısı 494 bin 510 kişiye ulaştı!
Belediyelerde istihdam yapısının belirleyeni 696 sayılı KHK oldu. 696 sayılı KHK kapsamında yapılan düzenlemeyle; personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalesi ile kamuda çalışan taşeron işçiler belirli şartlara sahip olmaları durumunda merkezi idarelerde sürekli işçi kadrosuna, belediyelerde ise belediye şirketlerine geçirildi.
Belediyelerde sürekli işçi kadrosunda çalışanların sayısı 2015 yılında 86 bin 894 iken 2020 yılına 26 bin 207 kişi (% 30) azalarak 60 bin 687 kişiye düştü.
Belediye şirketlerinde çalışanların sayısı ise 2015 yılında oldukça az olup 16 bin 793. Ancak bu veri doğru olmadığı için 2016 yılında belediye şirket işçilerinin sayısında düzeltmeye gidilmiş ve gerçek sayının 90 bin 270 olduğu belirtildi. 2017 yılında da bu sayı 100 bine yaklaştı. 2017 yılında çıkarılan 696 sayılı KHK ile taşeronlarda çalışan işçilerin belediye şirketlerine geçirilmesi ile bu sayı kat ve kat arttı. 2020 III. Çeyrek verilerine göre belediyelerde çalışan şirket işçilerinin sayısı 494 bin 510 kişiye ulaştı.
Belediyelerde çalışan memur sayısı 2015 yılında 118.134 iken yüzde 13,1 azalarak 2020 yılında 102.610 oldu. Sözleşmeli personel sayısı ise 2015 yılında 11 bin 520 iken 2020 yılında yüzde 82,7 artarak 21 bin 49 kişiye çıktı.
Ne istiyoruz? Neyi savunuyoruz?
– Salgın sürecinde toplumun her kesimi birçok sorunla karşı karşıya iken özellikle Türkiye işçi sınıfı güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışma koşullarının giderek arttığı, sendikalaşma olanaklarının giderek azaldığı, çalışma yaşamının emekçiler açısından kötüleştiği bir süreci yaşamaktadır. Bu sorunların çözümü ancak sendikal hak ve özgürlüklerin tam olarak sağlandığı eşitlik ve adalet temelli bir sosyal devlet ile sağlanabilir.
– Türkiye’de kamu harcamalarına daha fazla pay ayrılmalı, nüfusa orantılı bir şekilde kamu istihdamı arttırılmalıdır.
– Kamuda sözleşmeli, geçici, ücretli personel istihdamı yerine, kadrolu güvenceli istihdam sağlanmalıdır.
– Merkezi idare ve yerel yönetimlerde çalışan kamu işçilerinin haklarında bir kayıp olmamalıdır. Özellikle salgın sürecinde kamu hizmeti veren işçiler ile belediye şirketlerinde çalışan işçiler için ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneği uygulanmamalıdır.
– Kamu ve özel sektörde çalışanları arasında ayrım yapılmaksızın risk grubunda olanların (hamile, emziren, çocuk bakımından sorumlu ebeveynler ve kronik rahatsızlığı olanlar) salgın sürecinde uzaktan çalışmaları için düzenlemeler yapılmalıdır.
– Belediye şirket işçileri kamu hizmeti yapmaktadırlar. Bu nedenle tüm belediye işçileri haklar konusunda eşit uygulamalara sahip olmalı ve belediye şirket işçilerine de ilave tediye hakkı verilmelidir.
– İş güvencesi hakkı tüm çalışanları kapsayan bir hak olarak yeniden düzenlenmelidir. Eşit iş yapan kamu çalışanları arasında mali, sosyal, özlük farklılıklarının giderilmelidir.
– 5393 sayılı Belediye Kanunu’ndaki norm kadro sınırlamaları kaldırılmalıdır.
– Kamuya alımlarda eşitsizliği artıran, torpilin, kayırmanın, kadrolaşmanın önünü açan uygulamalara son verilmelidir.
– Kadınlar kamuda sürekli ve güvenceli işlerde daha çok istihdam edilmelidir.