Bir kadın düşünde ıssız bir kentte yalnız dolaşmaktadır. Birden arkasında ayak sesleri duyar. Yakışıklı bir adam onu izlemektedir. Kadın ne yapsa erkek de onu yapıyor. Sonunda çıkmaz bir sokak, kadının yolunu kapatıyor. Kadın kaygı ile dönüp adama bağırır:
“Benden ne istiyorsun ne? Beni rahat bırakın!”
Adam bu sözleri anlamsız buluyor:
“Ben ne bileyim hanımefendi, bu sizin düşünüz.”
(Başkanın Kedisi, Guram Odisharia, Çev.: Kevser Ruhi, Tamar Alpenidze, 2024)
“Düş” ile “düşlemek” sözcükleri genellikle karışıyor. İnsan uyurken zihninde beliren olaylara düş diyoruz. Yukarıdaki olduğu gibi düş uykuda görülür. Düşlemek ise, uyanıkken bir şeyi varmış diye tasarlamaktır.
Yukarıdaki öykücük, bizi bize ne güzel anlatmış. Kurduğumuz, gördüğümüz düş denizinde yaşarız da, canımız yanınca suçu başkasında ararız.
Toplumun büyük bölümü düş içinde yaşıyoruz. Sonunda duvara çarpınca uyanıyoruz ama iş işten geçmiş oluyor. İnanılır olmasa da biz uyanıkken bile düş içindeyiz. Düş bir tür afyon görevi üstlenmiş. Bu daha çok siyasi sonuç görünümünde önümüze çıkıyor. “Elim kırılsaydı da size oy vermeseydim!” sözlerini sık sık duymuşuzdur. Onun bunun tatlı masalları yurttaşı uyutuyor. Oradaki düşler baştan sona kurmaca. Yalancı cennetler sunuluyor hep! Sonu ise düş kırıklığı. Üstelik, yukarıdaki öykücükte olduğu gibi, “Bu sizin düşünüz!” diyen de bulunmaz. Sonuç, ne haliniz varsa görün!
Sanat, düşün, ekonomi yönlerinden gelişmelerini tamamlamamış kişiler, eksiklerini düşlerle tamamlamak istiyor. Dünyada bununla başarıya ulaşan henüz görülmedi.
Birinin sözünü karşıdaki inandırıcı bulmazsa ona:
“Arkadaş, sen düş görüyorsun!” der.
Umut veren, temiz, kirlenmemiş düşler de vardır. Örneğin Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın düşü: “Mustafa Kemal’i gördüm düşümde / ’Daha’ diyordu / … Al bir kalpak giymişti al / Al bir ata binmişti al / ‘Zafer ırak mı’ dedim / ‘Aha’ diyordu”
Genç karı koca aynı yastığa baş koyuyor. Bu yetmez. Yaşamın süreği olarak aynı yastıkta, aynı düşü görmeleri de gerekiyor. Karikatürist Nehar Tüblek böyle istiyordu.
Orhan Veli, bize masal düşleri sunanlara karşı okumamız için bir şiir yazmış:
“Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi / Senin yiyeceğin kalaylı kapta / Benimkisi aslan ağzında”
Düşten dönüş geleceğimizi belirleyecektir. Korkulu düş görmektense uyanık kalmak iyidir.
Yazarlar, yolumuzu açar.