23 Ocak 2009
Sıra bilimin sansürlenmesine gelmiş demek ki! Ünlü teorisyen Prof. Richard Dawkins’in web sayfalarına artık erişilemiyor. Hangi mahkeme, neye dayanarak zararlı buldu da kapanmasına karar verdi, o da belli değil. Mantıklı bir açıklama yapılmasını bekliyoruz. Ama bu açıklamayı kimin yapması gerektiğini de bilmiyoruz. Yine haksız yere erişimi engellenen bir web sayfası için İletişim Başkanlığı’ndan bilgi istemiştim, yaptıkları açıklamada “Erişimi engelleme kararını biz vermiyoruz, yalnızca mahkeme kararlarını uyguluyoruz” denmişti. Prof. Dawkins’in sayfasından anlaşılan ya mahkeme kararı aranmadan kapatılıyor ya da mahkeme kararı gizleniyor.
Neden korkuyorsunuz?
Prof. Dawkins terörist değil, Türkiye karşıtı yayınlar da yapmıyor, neyi zararlı buldunuz, neden korkuyorsunuz? Evrim Teorisi’ni kabullenmeye kimse zorlamıyor sizi. Karşı çıkarsınız, tartışırsınız, çürütebilirseniz çürütürsünüz. Bilimin kapıları herkese açık, akıl dışı, mantık dışı, çağdışı yöntemlerle bilime erişimi engelleyemezsiniz. Bu teknik olarak da mümkün değil. Ben bilime inanan insanların sizin yasakladığınız sayfalara erişmekte zaten zorlanmadıklarını biliyorum. Bu çağdışı sansür anlayışının hiç kimseye yararı yok. Türkiye’yi bütün dünyaya rezil etmekten başka bir işe yaramıyor.
YouTube, Geocities örneği
Aylardır YouTube ve Geocities sayfalarına yasal olarak erişimi engellemiş durumda Türkiye. Bilgisayar canavarı gençlik o yasak sayfalarda cirit atıyor tabii. İnanmıyorsanız kendi çocuklarınıza sorun, bacak kadar bilgisayar kurtları anlatsın size yasak sitelere giriş yöntemlerini. Bu siteler sizin düşündüğünüz gibi muzır siteler değil, sinemadan tiyatroya, fotoğraftan yağlıboyaya, futboldan Uzakdoğu sporlarına, eğitimden sağlığa her şey var o sitelerde. Üstelik ücretsiz! Öğrenciler sanatı, bilimi, kültürü, sporu oluşturdukları web sayfaları aracılığıyla ücretsiz olarak sergileyebiliyorlar buralarda. Çektikleri fotoğrafları, yaptıkları resimleri, yazdıkları şiirleri, kısa filmleri bu ücretsiz siteler sayesinde bütün dünyayla paylaşıyorlar. 3-5 kendini bilmezin yüzünden, her şeyden mahkûm etmeye çalışıyorsunuz kendi insanınızı, düşmanca davranıyorsunuz.
Nâzım’ın mısraları
Fazla söze gerek yok aslında, yıllar önce Nâzım Hikmet sanki bu günleri görerek sıralamış sözcüklerini, son sözü ona bırakalım, arif olan anlasın;
Onlar ümidin düşmanı sevgilim<
Akarsuyun, meyve çağındaki ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına
Çürüyen diş dökülen et
Bir daha geri gelmemek üzere yıkılıp gidecekler
Ve elbette ki sevgilim elbet
Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya
En şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla
Bu güzelim memlekette hürriyet
Onlar Bursa’da havlucu Recep’e,
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasan’a düşman
Fakir köylü Hatce kadına, ırgat Süleyman’a düşman
Düşünen insana düşman
Vatan ki bu hainlerin evidir
Sevgilim, onlar vatana düşman..