Uzun, küçük adam, Maraş depremini “kader planı” yüksek felsefesiyle(!?) açıkladı.
Türkçesi “benim kusurum yok, tanrı böyle uygun görmüş!..”
Yıl 1974… CHP-MSP Koalisyonu… Ecevit Başbakan… Konya’da da bir deprem oldu; galiba 4 kuvvetinde… Can kaybı, hasar yok… Ailem Konya’da yaşıyordu. Konya’nın ağdalı muhafazakârları (tabi tüm Konyalılar değil) depremi “komünist Ecevit başbakan… Allah bizi cezalandırdı!..” diye yorumladı! Oysa Erbakan da Ecevit’in yardımcısıydı! “Allah” Erbakan’ın fevkalade Müslümancılığını niye dikkate almamış!
Ecevit sadece Konya’nın başbakanı değildi. Allah Ecevit komünist(!) olduğu için “bizi” cezalandırmışsa, “biz” Konya’dan mı ibaretti? Niye tüm Türkiye’yi cezalandırmamıştı? “Ben Türkiye’de Marksist parti kurulmasını onaylarım ama partimde Marksist istemem” diyen Ecevit ne kadar komünist idi?
Aynı “Allah”, 2023’te 50 (200) binimizi öldürürken ne için, kim için cezalandırdı? Erdoğan da mı komünist!?..
Marmara depreminin merkez üssü Gölcük’tü. Gölcük, aynı zamanda T. C. Deniz Kuvvetleri Donanma Komutanlığının karargâhı idi. O dehşet ortamında, kerameti kendinden menkul bir sarıklı-cübbeli, “orada askerler içki içiyor, eğleniyor, kadınlar çıplak denize giriyordu. Allah bizi cezalandırdı” demişti.
O günlerde Hürriyet gazetesinde (19 Ağustos 1999, sayfa 6 manşeti) “VİCDANSIZLAR CAMİDEN BİLE ÇALMIŞ!” başlığıyla yayınlanan bir fotoğraf-haber… Kubbe tencere kapağı gibi yere kapaklanmış, minare de kalem gibi yanında uzanıyor… Altyazıda şunlar var:
“ (…) korkunç deprem, … camileri de yerle bir etti. …, ya da ağır hasar gördü. Depremi hasar görmeden atlatan cami hemen hemen yok!… Vatandaşların plansız ve kaçak yaptığı binalarla, müteahhitlerin yaptığı 4-5 katlı apartmanların yıkılması neyse de, ibadethanelerin çürük yapılması hayli düşündürücü. …”

Hani “orada askerler içki içiyor, eğleniyor, kadınlar çıplak denize giriyor. Allah bizi bunun için cezalandırdı”ydı ya… Ben de bir dergide sormuştum: “Siz bu camide ne yapıyordunuz? Kadınların göbeğine muska mı yazıyordunuz?”
Cami, kadınların göbeğine muska yazıldığı için de (yazılsa bile), kadınlar çıplak denize girdiği için de yıkılmaz. Koca “Allah”ın işi yok da 8 buçuk milyar insanı mı izleyecek tek tek? Tanrı, pandemide akşam sokağa çıkma yasağı saatini açıklamayı bile büyük iş sayan zavallı bir tek adam değil ki!
Tanrı, insanların her pisliği için böyle can alarak müdahale edecek olsaydı dünyada yobaz kalmazdı ya, yobaz olmayan da kalmazdı. Açıkça görülüyor ki, 1999 itibariyle çok yeni olduğu fotoğraftan da anlaşılan caminin de çimentosundan, demirinden “ÇALINMIŞ!”
Erdoğan mı komünist, 11 ilde ona oy veren ahali mi komünist?
Bunların hepsi tam anlamıyla PALAVRA! Deprem yıkar! Antakya’daki, 638 yılında inşa edilen 1385 yıllık Habib-i Neccar Camii de, en az iki yüz yıllık Sarımiye Camii de ne yazık ki yıkılmış.

Kendi ihmalini, kusurunu, kötü niyetini, ihanetini tanrı ile açıklamak, gerçekten inanıyorlarsa, kendi tabirleriyle “küfür”dür. Halk tabiriyle üçkağıtçılıktır!
Benim dinim namusluluk ve dürüstlük… Ya sizinki!.. Kızılay’ı holdingleştirip çadır, kan satarak, bağışlanan giysileri ihracat malı haline getirerek siz Müslüman oluyorsanız, ben memnuniyetle Müslüman değilim!