Eğitim Sen, 5-12 Mart tarihleri arasında koronavirüs tanısı konulan, temaslı olan ve karantina altına alınan toplam öğretmen, öğrenci ve personel sayısının 432 olduğunu açıkladı.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 5-12 Mart tarihleri arasında yüz yüze eğitimde tespit edilen Covid-19 vaka verilerini açıkladı. Eğitim Sen web sitesinden yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’de yapılan 11 milyon doz aşı içinde eğitim emekçilerinin aşılanmasının 80 binde kaldığına dikkat çekildi, “MEB’in 1 yıldır devam eden salgın sürecinde uzaktan eğitime de yüz yüze eğitime de yeterince hazırlık yapamamasının nedeninin strateji geliştirme, planlama yapma ve karar alma süreçlerinde yaşanan sistemsel kriz olduğu açıktır. Eğitime ayrılan bütçenin çok düşük seviyede olması dolayısıyla ne ek kadro istihdamı ne okullarda fiziki yenilenme ne de gerekli teknolojik ilerleme sağlanamamaktadır. Ekonomik, sosyal, siyasal politikalar derin bir krizi yaşarken eğitim alanının da kötü yönetilmesi beklenen bir gelişme olsa da bu durum eğitim emekçileri ve veliler tarafından kabul edilmemeli, izlemede kalınmamalıdır” denildi.
OKULLAR UYGUN DEĞİL
Açıklamada salgın koşullarında yüz yüze eğitime geçmenin ciddi bir strateji ve buna bağlı olarak uygun ek bütçeyi zorunlu kıldığının altı çizildi. “Uzaktan eğitimde milyonlarca öğrenciyi tabletten, bilgisayardan ve internet desteğinden yoksun bırakan MEB bu kez de yüz yüze eğitimde eğitim emekçilerini aşısız bırakmış, öğrencileri seyreltilmiş sınıflara yeterince kavuşturamamış, ihtiyaç oranında ek kadro atamamış, her okula bir sağlık personeli görevlendirememiş, öğretmen odaları, öğrenci ve öğretmen tuvaletleri çoğaltılamamış, sağlıklı ulaşım konusunda strateji geliştirilmesine öncülük edememiştir” bilgilerine yer verildi.
VAKA SAYILARI
Eğitim Sen’in 33 il, 82 ilçe ve 10 köy okulundan edindiği bilgilere göre, 5-12 Mart tarihleri arasında pozitif tanı konulan, temaslı olan ve karantina altına alınan toplam öğretmen, öğrenci ve personel sayısı 432 kişi. Bu sayının 141’i öğretmen, 269’u öğrenci ve 22’si personel olarak belirlendi, 2 eğitim emekçisi de Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.
Eğitim Sen’in açıklaması şöyle:
“Covid 19 salgınının dünyada ve Türkiye’de tüm ekonomik ve sosyal yaşama olumsuz etkilerinden en fazla etkilenen alanlardan biri de eğitim-öğretim alanı olmuştur. Birçok ülke salgına karşı mücadele yürütürken yapmış olduğu düzenlemelerde sağlıklı ve güvenli eğitimi gözeten ve planlamalarının öncelikli noktasına taşıyan bir çalışma izlemiş olmasına rağmen ne yazık ki ülkemizde en gerilerde ve neredeyse dikkate alınmayan bir alan olmaktan kurtulamamıştır. Ülkemizde şu ana kadar 8 milyonu birinci doz 3 milyonu ikinci doz olmak üzere yapılan 11 milyon aşı içinde eğitim emekçilerinin aşılanmasının 80 binde kalmış olması da bu yaklaşımın bir sonucudur.
MEB’in 1 yıldır devam eden salgın sürecinde uzaktan eğitime de yüz yüze eğitime de yeterince hazırlık yapamamasının nedeninin strateji geliştirme, planlama yapma ve karar alma süreçlerinde yaşanan sistemsel kriz olduğu açıktır. Eğitime ayrılan bütçenin çok düşük seviyede olması dolayısıyla ne ek kadro istihdamı ne okullarda fiziki yenilenme ne de gerekli teknolojik ilerleme sağlanamamaktadır. Ekonomik, sosyal, siyasal politikalar derin bir krizi yaşarken eğitim alanının da kötü yönetilmesi beklenen bir gelişme olsa da bu durum eğitim emekçileri ve veliler tarafından kabul edilmemeli, izlemede kalınmamalıdır. Tam tersine sağlıklı ve güvenli eğitim hakkı talebini ısrarla dile getiren toplumsal sesin yükseltilmesi gerekmektedir. Gelir seviyesi oldukça düşmüş olan toplumun bir de çocuklarının eğitimsiz kalması ülkemizin geleceği açısından çözüm bekleyen bir probleme dönüşmüştür. Uzaktan eğitim döneminde mağduriyet yaşayan yoksul ailelerimizin çocukları, kırsal kesimde olanakları olmayan çocuklarımız, eğitimden kopan ve ağırlıkla tarımda işçi olarak çalıştırılan çocuklarımız, eğitimden koparılan kız çocuklarımız büyük bir istekle yüz yüze eğitimi beklerken onlara sağlıklı ve güvenli bir eğitim ortamı sunulmaması en büyük kaygımız ve mücadele gerekçemizdir.
Salgın koşullarında yüz yüze eğitime geçmek ciddi bir stratejiyi ve buna uygun ek bütçeyi zorunlu kılmaktadır. Uzaktan eğitimde milyonlarca öğrenciyi tabletten, bilgisayardan ve internet desteğinden yoksun bırakan MEB bu kez de yüz yüze eğitimde eğitim emekçilerini aşısız bırakmış, öğrencileri seyreltilmiş sınıflara yeterince kavuşturamamış, ihtiyaç oranında ek kadro atamamış, her okula bir sağlık personeli görevlendirememiş, öğretmen odaları, öğrenci ve öğretmen tuvaletleri çoğaltılamamış, sağlıklı ulaşım konusunda strateji geliştirilmesine öncülük edememiştir.
Mevcut durumda okullarımızda ki tablo giderek ağırlaşırken, Bakan Ziya Selçuk her şey yolundaymış gibi okul gezileri yapmakta, öğrencilerle ve öğretmenlerle kısa süreli buluşmalar gerçekleştirmekte ve bu görüntüleri sosyal medyada sergilemektedir. Ancak gerçeğin kendisi bu değildir. Madalyonun bir de görünmeyen gösterilmeyen öteki yüzü vardır. Bugün açıkladığımız ikinci vaka tespit tablosu işte bu yüzü göstermektedir. Vakalarla birlikte karantinaya alınan öğrenci, öğretmen, sınıf, yurt ve okul sayıları her geçen gün artmaktadır. Öğrenci vakalarının ağırlıklı olarak ortaöğretimde görünüyor olması tesadüfi değildir. Talep ve uyarılara kulaklarını tıkayan MEB ortaöğretimin tüm kademelerinde yüz yüze sınavdan vazgeçmemiş ve 12. Sınıfların yanı sıra birçok bölgede 9, 10 ve 11. sınıflarda yüz yüze eğitime başlamıştır. Salgın bulaş riskinin yüksek olduğu bu yaş gruplarını, tedbirlerin bu kadar yetersiz olduğu bir dönemde yüz yüze eğitime ve sınava alma ısrarı anlaşılır bir durum değildir. Tablo incelendiğinde öğrenciler açısından bulaş riskinin en düşük yaş grupları olan anaokulları, ilkokullar ve ortaokullarda eğitim emekçisi vakalarının da yaygın bir şekilde mevcut olduğu görülmektedir.
Bilinmelidir ki sendikamızın olanakları ölçüsünde ulaştığı verilerden oluşan bu tablo gerçeğin bir kısmıdır. Tablomuzun açık bir biçimde gösterdiği şudur; salgına karşı en öncelikli tedbir olan aşının halen eğitim emekçileri için yaygınca yapılmayışı yüz yüze eğitimin sürdürülebilirliğini risk altına almaktadır çünkü vakalar ciddi oranda artmaktadır. MEB, yüz yüze eğitimin devam ettirilebilmesi için aşının hayati öncelikte ilk tedbir olduğunu bilmeli ve tüm eğitim emekçilerinin aşılanmasının seferberlik düzeyinde hızla ve bir an önce yapılmasını sağlamalıdır. Diğer tüm tedbirleri de ivedilikle hayata geçirmelidir. Eğitim Sen olarak MEB’in yüz yüze eğitimi istiyormuş gibi yapıp hiçbir tedbir almamasını kabul etmeyeceğimizi ve çocuklarımızın hakkı olan sağlıklı ve güvenli ortamlarda yüz yüze eğitim için tüm tedbirlerin alınması mücadelesini yürüteceğimizi bir kez daha belirtiyoruz.”