2013 yılının Nisan ayı. Hava soğuk mu soğuk, yağmur alabildiğince yağıyor, göz açtırmıyor. Evde küçük iki torun, üşümesinler diye kaloriferi yakmaya devam ettiğimiz günler. Temizlik yapılırken birden elektrikler kesildi. Sigortalara baktım, hepsi sağlam. Elektrik sayacına da elektrik gelmediğini görünce herhalde arıza var, birazdan gelir diye düşündüm. Makul bir süre bekledim, gelmeyince elektrik arızayı aradım. Karşıma tabii Enerjisa’nın dijital santrali çıktı. Biraz müzik dinle, ona bas, buna bas, sonunda bir insanoğluna ulaşabildim. Herhangi bir kesinti, arıza gözükmüyordu bölgemizde. Arıza ekiplerinin en kısa sürede yönlendirileceğini öğrenince içimiz rahat beklemeye başladık.
Bir süre sonra iki tıfıl bebe, ellerinde bir yan keski ve tornavidayla geldiler. Gidip elektrik direğindeki sigortaları kontrol ettiler, elektrik sayacına baktılar ve “arıza sizin evde, içerdeki hatlarda” dediler. “Elektrik sayacına elektrik gelmiyor, nasıl içerideki hatlarda olur?” dediğimde, “İçerideki kablolardaki arıza neden oluyor. Bir elektrikçi bulup yaptıracaksınız” dediler. Koskoca Enerjisa’nın teknik elemanlarından daha iyi bilecek değilim ya, ısrar edemedim tabii. Sitemizin emektar elektrikçisi Fikret Bayram’ı aradım, geldi. Her tarafı kontrol etti, “Elektrik sayacına elektrik gelmiyor. Nasıl içeride olur? Arıza dışarıda” teşhisini koydu, o da gitti. Arızamızla baş başa kaldık. Tekrar Enerjisa’yı aradım anlattım olanı biteni. Elektrikçi Fikret’in “Arıza elektrik direğinden eve gelen yeraltı kablosunda” dediğini söyledim. Bu kez yeraltındaki arızaları tespit eden bir minibüs gönderdiler.
Ve asıl macera bundan sonra başladı. Test cihazının kurulu olduğu minibüsle gelen arkadaş öncelikle bir açıklamada bulunma ihtiyacı hissetti. “Bu arıza tespitinin karşılığı KDV hariç 186 TL. Eğer ödeyecekseniz testi yapalım” dedi. Biz memur çocuğuyuz. Çocukluğumuzda bu tür hizmetleri devletin işçisi memuru yapar, çayımızı içer, bazen bir bahşiş bile almazlardı. “Anlamadım” dedim, “Enerjisa bu elektriği benim sayacıma kadar getirmek zorunda değil mi? Arızanın tespiti için neden ücret ödüyorum? Bu arızayı onarmak Enerjisa’nın sorumluluğu değil mi?” Hayretler içerisindeydim. “Değil” diye yanıtladı Enerjisa personeli genç, “2007’den beri ne yazık ki böyle değil. Zaten bu parayı da Enerjisa değil Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. alıyor. Enerjisa yalnızca sayaç okuyup fatura tahsil ediyor. Tespit ettikten sonra bir elektrikçi bulup arızayı da siz yaptıracaksınız”. Buyurun buradan yakın. Çaresiz, doldurduğu formu imzalayıp KDV’siyle 219,48 lira arıza tespit ücretini ödemeyi taahhüt ettim. Hâlâ başımıza bundan sonra geleceklerin farkında değilmişiz. “Neyse, arıza tespit edilip yapılacak, bu sıkıntı da bitecek” düşüncemiz hangi ülkede yaşadığımızın farkında olmayışımızın saflığından kaynaklanıyormuş meğer.
Teknik eleman test için minibüsten kabloları indirip cihazın hazırlıklarını yaparken başka bir şey dikkatimi çekti. Enerjisa’nın test aracı bizim sokağa girdiğinde, hemen arkasından beyaz bir Kartal da geldi ve içinde üç çakal, bizim evin önüne park etti. Test yapıldı, “Kablodaki kopuk tam burada” diyerek kaldırımda bir noktaya elindeki tornavidanın ucuyla kazıya kazıya bir çarpı işareti koydu, “Faturası gelir, ödersiniz” dedi gitti. Böylece Enerjisa görevini yapmış oldu.
Kaldırımdaki çarpı işaretine bakıp ne yapacağımı düşünürken, beyaz Kartal’daki bir eleman sessizce yaklaştı. “Geçmiş olsun” dedi ve iki parmağının arasına sıkıştırdığı kartviziti uzattı. Adını verip reklamını yapmayalım, bir elektrik firmasına aitti kartvizit. “Abi biz bu onarım işlerini yapıyoruz. Enejisa’nın test aracını görünce belki yardımcı olabiliriz diye geldik peşinden” dedi. Ya arıza ekiplerinin telsiz konuşmalarını dinliyorlardı, ya da çeteyi kurmuş birlikte çalışıyorlardı. Kaça yapacaklarını sordum, beş yüz lira gibi büyük bir para istediler. O sırada ellerinde kazma kürekle komşular yetişti, “Biz kazarız, Fikret de onarır kabloları” dediler ve başladılar kazmaya. Yerin 1-1,5 m altına indik. Taşın toprağın, inşaat artıklarının arasında birtakım kablolara ulaştık. Telefon, Kablo TV, elektrik… Bir sürü çürümeye yüz tutmuş kablo. Hangi kablo hangi eve ait belli değil. Kabloların çürümesi o kadar normal ki, bir kanal içinden filan geçmiyor. Üstelik üzerlerine bir de inşaat cürufu dökülmüş. İçinden çıkabileceğimiz gibi değildi. Geç saatlere kadar uğraştık ama halledemedik. O geceyi komşumuzdan çektiğimiz uzatma kablosuyla geçirdik.
Çare kalmadı, ertesi sabah erkenden aradım bir gün önce kartvizitini veren elektrikçiyi. Çok kısa sürede geldiler, 350 liraya yapmayı kabul ettiler. Hemen giriştiler, bizim bulduğumuz kablolar olmadığını söyleyip biraz daha kazdılar. Kablonun kopuğunu buldular, bağladılar, izolasyonunu da yaptılar ve kofradan şalteri indirip elektriği verdiler. Bir oh çekmeyi beklerken, evde hâlâ elektrik yoktu! “Abi hatta başka bir kopuk daha var demek ki” dedi elektrikçi, “Tekrar Enerjisa’yı arayacaksınız, gelip yerini tespit edecekler. Yalnız her geldiklerinde bu 186 lira ve KDV’sini alır bunlar”. Enerjisa’yı aradım, aynı şeyleri söylediler. “İsterseniz bizim TEDAŞ’tan ayrılma bir elemanımız var. Test cihazıyla donattığı kendisine ait bir de minibüsü var. Onu arayalım. 200 lira alır ama iş bitene kadar bizimle kalır, kaç ölçüm yaparsa yapsın başka para almaz”. Çağırdılar, geldi eski püskü köfteci arabası gibi bir minibüs, pardon, “Test aracı”. Onardıkları yere 1,5 m mesafede bir kopuk daha buldular.
“Yalnız” dedi elektrikçi, “Orayı daha kazacağız, onaracağız. 350 lira daha alırız”. Fatura gittikçe kabarıyordu. Elektrik mühendisi bir komşum çekti beni kenara, “Orayı yapacaklar, 1 m ileride bir çürüme, bir kopuk daha olmayacağının garantisi yok. 40 yıllık kablo, taşın toprağın altına öylece döşenmiş, bitmiş artık. Başka kopukluk yoksa bile bir süre sonra yine arıza verir. Kazalım kaldırımın kenarını, direkten eve kadar yeni kablo çekelim, kökten çözülsün bu iş”. Bana da mantıklı geldi. Elektrikçilerin patronu da geldi, yeni kablo için 2 bin lira maliyet çıkardı. Borcumuzu kredi kartından çekip taksitlendirdi, tam bir sene taksit taksit o borcu ödedim. Enerjisa’ya 219, 48 lira test ücreti, elektrikçinin getirdiği elemana arıza tespiti için 200 lira daha, yeni kablo döşenmesi filan derken 2 bin 5 yüz liradan fazla borçlanmıştım.
Elektrikçinin fatura koçanında benden önce bir apartman yönetimine kestiği faturayı görünce içim ürperdi. Tam 28 bin lira elektrik kablosu onarım bedeli! “Apartman çok büyüktü abi” dedi, “elektrik ihtiyacı çok fazla olunca kablo da ona göre çekiliyor. Üstelik direkten binaya kadar da çok mesafe vardı. Öyle olunca maliyet de yükseliyor tabii.” İçimi rahatlatan cümleyi sona saklamıştı, “Sen çok ucuz atlattın”.
“Özelleştirme” denilen kepazelik vatandaşı böyle etkiliyor işte. Ben vatandaş olarak elimden geleni yaptım, şikâyetçi oldum, kooperatif yönetimi nezdinde de girişimde bulundum. Ancak minareyi çalacak olanlara kılıfları zaten büyüklerimiz hazırlamışlar, hiçbir sonuç alamadım!
Sesimiz çıkmadıkça, başımıza geleni paylaşmadıkça, direnmedikçe daha çok söğüşleniriz!