AKP’nin 21. kuruluş yıldönümü:
Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan diyor ki:
“Devletin, siyasetin, bürokrasinin ve iş dünyasının kapılarını hangi kökene, bölgeye, siyasi görüşe sahip olursa olsun bu ülkenin tüm evlatlarına biz açtık.”
Sakın gülmeyin, çünkü tüm AKP’liler kızar…
Sonraki cümlesi ne?
“Elini vicdanına koyan herkes kabul edecektir ki bugünün Türkiye’si 21 yıl öncesine göre daha demokratik, daha özgür, fırsat eşitliğinin olduğu bir Türkiye’dir.”
Demokrasi ve özgürlük…
Bu kelimelerin karşılıkları sadece sözlüklerde var…
“Fırsat eşitliği”ne gelince, devlet sınavları, ÖSYM ve sadece FETÖ kadroları akla geliyor nedense…
Devam edelim:
“Bugün 2002’ye göre daha huzurluyuz. Daha müreffeh bir Türkiye var.”
Herkes şapka çıkarmalı…
Huzur ve refah…
Avrupa Birliği’ne girmiş, ya da tüm sorunlarını çözmüş bir Batı ülkesinde yaşıyormuşum gibi hissettim kendimi…
Aklıma ekonomideki veriler ve hayat pahalılığı geldi.
Bir de sayın Nebati’nin gözlerindeki ışıltı… (!)
“Ağlanacak hale gülmek” buna denir sanırım
Gelelim dış ilişkiler ve Batı alemine:
“Bugün millî menfaatlerini BM ve NATO dahil her zeminde korkusuzca savunan, netice alan, diplomasisi etkili bir Türkiye var”.
BM’de sadece temsilcimiz var…
Bir de “Dünya 5’ten büyüktür” atasözü ile BM Tarihine geçen sayın Erdoğan…
Nato’da ise “papaz” olmadığımız ülke nerdeyse kalmadı…
Diplomasi…
DİP’lerde…
Dip’ten geriye kalan “lomasi” ne işe yarayacaksa…
Gel de “monşer”ler dönemlerini arama…
Ey Türkiyem, sen ne büyük bir devletsin…
Sen ne güçlü ve temelleri sağlam bir Cumhuriyetsin…
Ki…
Her şeye rağmen, her şarta rağmen, herkese rağmen yükseklerdesin…