Bizhaberiz – THKP/C üçüncü yol davasından yargılanan ve 29 Ocak 1983’te İzmit Kapalı Cezaevinde alalacele idam edilen Erdoğan Yazgan’ın, idamından birkaç dakika önce ailesine yazdığı ve bugüne kadar verilmeyen mektuba ulaşıldı. Son derece insani duyguların yansıdığı mektubun, el konulup 26 yıldır aileye verilmemesi, darbecilerin insanlık düşmanı yüzlerini bir kez daha ortaya çıkardı.
Erdoğan Yazgan’ın ailesinin Devrimci 78’liler Federasyonu öncülüğünde yıllardır süren mücadelesi nihayet sonuçlandı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın arşivinde bulunan mektup alınarak bugün ailesine teslim edildi.
Mektubun ailesine teslim edilmesi dolayısıyla, Devrimci 78’liler Federasyonu tarafından, bugün saat: 12:30’da Mülkiyeliler Birliği salonunda bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısı Şair Mehmet Özer’in katılımcıları 1 dakikalık saygı duruşuna davet etmesi ve devamında okuduğu şiirle başladı. Sonra Devrimci 78’liler Federasyonu Başkanı Ruşen Sümbüloğlu, basın açıklamasını okudu. Mektubu almak için 2 gün önce kent dışından gelen Erdoğan Yazgan’ın kardeşi Fatoş’un öğleden önce mide spazmı geçirmesi nedeniyle katılamadığı törende, mektup aile yakınlarından İsmet Kaymaloğlu’na teslim edildi. Mektubu ise Odak dergisinden genç bir kadın okudu ve hemen ardından duygu ve düşüncelerini salondakilerle paylaştı. “…devletin elindeki mektubun 26 yıl sonra sahibine ulaştırılması bir trajik vakadır. Bu mektup gayri insani koşullarda yazılmış bir mektup. Tutuklandıktan 2 ay sonra, daha ilk duruşmada idama mahkûm edildiler, hukuk kuralları ihlal edildi. Her insanın örnek aldığı birisi vardır, benim de örnek aldığım abim Erdoğan Yazgan…”
Erdoğan Yazgan’ın dava arkadaşlarından Rahmi Yıldırım da bir konuşma yaptı. Yıldırım konuşmasında, “…kısa ancak onurlu bir yaşam sürdüler. Ömer Yazgan kara harp okulu mezunu subaydı. Ömer’i cezaevindeyken pazarlığa zorladılar. Ordu içindeki ilerici, devrimci subayların adını ver infazını durduralım dediler ama Ömer reddetti. THKP/C üçüncü yol davasından yargılanıp idam edilen 4 kişi rüşvetçi bir hâkimin kararıyla asıldılar. Neoliberal politikaların her şeyi paraya tahvil ettiği gibi insan hayatlarını da paraya tahvil etmişti. Gölcük Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde görevli hâkim Eyüp Menteş, bir başka davada idam cezası vermeme karşılığında rüşvet alma suçundan hüküm giydi. İdam kararında bunun da imzası vardı. Ancak yargılama yenilenmeliydi. 28 Ocak 1983 tarihinde Askeri Yargıtay’a acil telgrafıyla iletildi durum. Ancak aynı gün toplanan Millî Güvenlik Konseyi infazın gerçekleşmesini kararlaştırdı. Daha sonra yaptığım araştırmalarda infazın durdurulması için başvurunun Millî Güvenlik Konseyine ulaştırılmadığını öğrendim. Askeri Yargıtay Millî Savunma Bakanlığına iletmiş ancak, MSB MGK’ya iletmemiş… Ahmet Altan 1985’te ‘sudaki iz’ romanını yazdı, sola soldan yöneltilen bir eleştiri denildi roman için. Romandaki devrimciler korkak, halktan kopuk, halktan iğrenenler olarak tanıtılıyordu. Bunların gerçek hayatta hiçbir karşılığı yoktur. Bu mektuplardan da görüyoruz ki bu insanlar darağacına korkmadan, onurluca gittiler. Ahmet Altan’ın devrimcilere özür borcu var” dedi.
Mülkiyeliler Birliği’nde gerçekleşen basın toplantısında yine demokrasi güçleri yoğun bir katılım sağladı. Mehmet Kanbur’un mektubu teslim edilirken yaşanan izdihamın benzeri bugün de yaşandı.
Devrimci 78’liler Federasyonu tarafından düzenlenen etkinliğe/basın toplantısına; sanatçı Ali Asker, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Ali Cancı, DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Kani Beko ve DİSK’e bağlı sendika yöneticileri, KESK’e bağlı sendika yöneticileri, TMMOB yöneticileri, hasta tutuklu Erol Zavar’ın eşi Elif Zavar, Sanatçı Yılmaz Demiral, yazar Necmettin Salaz, yazar Adnan Caymaz, Halkevleri, SDP, EHP, TKP, ÖDP, DTP, EMEP, Alevi Bektaşi Federasyonu, Demokrasi için Birlik Hareketi, Ankara Barış Meclisi, İnsan Hakları Derneği, ÇHD, Antikapitalist, Kaldıraç, Odak, ÇGD ile 68’liler Dayanışma Derneği’nden yönetici ve temsilciler katıldı… Basının yoğun ilgisiyle gerçekleşen etkinlik 13:05’te sona erdi.
12 Eylül faşist darbecilerince idam edilen 17 devrimci içinde Erdoğan Yazgan’ın bugün teslim edilen mektubu, büyük çabalar sonucu bulunan ve ailelere verilen sonuncu mektuptur.
Ana var yavrusunun mezarını bile bilmeyen, yüreğinde evlat acısıyla oluşan kasırgaları gidip mezarı başında ağıtlar yakarak dindiremeyen. Ana var, kuş uçmaz kervan geçmez dağlardan umutla haber bekleyen. Ana var, teskere yolu gözleyen… Ana var, işkencede katledilen biricik evladının ten kokusunu doyasıya koklayacağı elbisesini alamamış olan. Baba var, darağacına asılan oğlunun son mektubunu almak için ömrünü harcayan ama göremeden yaşama gözlerini yuman… Ülkemizde hüzünle, acıyla, kan ve gözyaşıyla yaşıttır çoğu ana babaların yaşı. Bunlardan biri de Erdoğan Yazgan’ın babasıydı ve ömrü bütün çabalarına rağmen oğlunun son mektubunu göremeden doldu. Erdoğan Yazgan’ın babası yaşamıyor artık. Yaşasaydı kim bilir neler söyleyecekti bize bugün.
Analar var yavrusunun mezarını bile bilmeyen, yüreğinde evlat acısıyla oluşan kasırgaları gidip mezarı başında ağıtlar yakarak dindiremeyen. Analar var, kuş uçmaz kervan geçmez dağlardan umutla haber bekleyen. Ana var, teskere yolu gözleyen… Analar var, işkencede katledilen biricik evladının ten kokusunu doyasıya koklayacağı elbisesini alamamış olan. Analar Babalar var, darağacına asılan oğlunun son mektubunu almak için ömrünü harcayan ama göremeden yaşama gözlerini yuman… Ülkemizde hüzünle, acıyla, kan ve gözyaşıyla yaşıttır çoğu ana babalarımızın yaşı. Bunlardan biri de Erdoğan Yazgan’ın babasıydı ve ömrü bütün çabalarına rağmen oğlunun son mektubunu göremeden doldu. Erdoğan Yazgan’ın babası yaşamıyor artık. Yaşasaydı kim bilir neler söyleyecekti bize bugün. Bir hüzünle başladı bulunan mektubun teslimi ve yine öyle bitti bugün Mülkiyeliler Birliği salonunda…