Sanki fiyatlar yatay seyrediyormuş gibi şimdiki merak konusu da, “Ramazan öncesi fiyatlar artacak mı?” sorusudur. Elbette artacak, zira hiç durmadı ki…
2022 yılının Kasım ayında, “Kırmızı et sorunu ne olacak?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O tarihteki tabloda hem karkas hem de parça et fiyatlarını euro bazında Almanya ile de kıyaslamıştım. O köprünün altından çok sular geçti ve bizim cephede o günleri de aratacak bir hayli değişiklik oldu. Gıda fiyatları bütün dünyada düşerken bizde bütün hızıyla artmaya devam etti. Şimdiki konumuz kırmızı et olduğuna göre o alan içinde kalmaya çalışalım. Et fiyatları da o günden bugüne kadar (15 ayda) hem enflasyonun hem de kur farkının fersah fersah üstünde artışını sürdürdü.
Kısa bir özet yapalım:
Ürün cinsi | Kasım 2022 | Şubat 2024 | Artış % |
Dana bıçak yağsız TL/Kg | 103,17 | 307,66 | % 198 |
Kuzu bıçak yağsız TL/Kg | 93,64 | 342,29 | % 265 |
Dana kıyma ortalama TL/Kg | 176,00 | 510,00 | % 190 |
Dana antrikot ort. TL/Kg | 285,00 | 743,00 | % 161 |
Kuzu kuşbaşı ort. TL/Kg | 275,00 | 725,00 | % 164 |
• Yukardaki tablonun son sütunu 15 ay sonunda geldiğimiz durumu gösteriyor. İlk 2 satırdaki karkas fiyatlar Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) sayfasından alındı, parça et fiyatları da marketlerden alınan ortalama fiyatlardır. Elbette yukardaki fiyatların da aşıldığı birçok satış noktası vardır.
• Yukardaki perakende fiyatların karkas fiyatlardan az artış göstermesi birçok satış yerinde ithal et ile birlikte paçal kullanımdan kaynaklanmaktadır. Kuzuda da esas para kazandıran pirzolanın fiyatı bazı satış noktalarında 1000 TL’yi geçmiştir. Böylece brüt kâr marjı ortalama yüzde 26’dan aşağı değildir. Bunu da güncel ortalama karkas fiyatlardan hareket ederek; bir danadan çıkacak istatistiki ortalama parça ağırlıklarını esas alarak, kemik ve parçalama firesini düşerek, toplanacak sanal hasılat üzerinden hesapladım. Canlı kesim yapan veya karkası daha ucuza mal eden ve/veya satış fiyatları daha yüksek olan satıcıların kârları bunun da üzerindedir. Yukardaki yüzde 26’yı normal görebilecekler için bunun halk dilindeki karşılığının, maliyet üzerine yüzde 35 kâr ilavesi olduğunu da eklemeliyim.
• Bu fiyatlar bizim tüketicimizin 4-5 katı gelire sahip müşteriye satış yapılan ülkelerdeki fiyatlardan da euro bazında pahalıdır. Örneğin yukarda görüldüğü gibi bizde 9,2 euro olan dana karkas fiyatı Almanya’da en fazla 5,5 euro dur. Bizde 15,32 euro olan dana kıyma fiyatı Almanya’da 7,99 euro dur. Bizde 22 euro olan dana antrikot fiyatı Almanya’da 16 euro dur. Bizde 22 euro olan kuzu kuşbaşı fiyatı Almanya’da 17 euro dur.
• Bu gerçeklerin altını çizdikten sonra yüksek fiyatların daha anlaşılabilir olması bakımından kendimiz için bir deneme test sorusu hazırlayalım…
Soru: Son senelerde kırmızı et fiyatlarındaki aşırı yüksekliğin sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
a) Yem ve diğer girdi fiyatlarının yüksekliği,
b) Hayvan sayısının azalması,
c) Yapısal sorunlar,
d) Açgözlü fiyatlandırma girişimleri,
e) İthalat politikası,
f) Rekabetçi olmayan iç pazar,
g) Ukrayna-Rusya savaşı,
h) Hepsi.
Bana göre sorunun cevabı (h) şıkkıdır. Piyasada ise yukardaki şıkların hepsini doğru bulan sayısı oldukça azdır. Durulan yere göre bakış açısı oluşturmak bu önemli problemin çözümü önündeki en önemli engeldir.
Yemin yüzde 45’inin ithal olduğu belirtiliyor. Ben yemin ve bütün girdilerin yüzde 100’ünün ithal olduğunu varsayıyorum. Bu bizim hem karkas hem de parça olarak fiyatlarımızın küresel anlamda ve döviz bazında en pahalı olmasının mazereti sayılabilir mi?
Kaldı ki bu fiyatlar da yeterli bulunmuyor ve aynı hızdaki artışların devamı savunulabiliyor.
Sektör içinden aldığımız duyumlar; bazı besicilerin aralarında, “Fiyatlar artacak, hayvanları kesmeyelim” dedikleri yönündedir. Fiyatlardaki hızlı artışın bir sebebi de bu olabilir mi mesela?
Sonuç olarak; burada tek mağdur olan tüketicidir ve bu da büyük bir haksızlıktır. Elbette üreticinin de korunması ve kollanması gerekir. Örneğin süte verilecek destek üreticinin besiye devam etmesini teşvik edebilir.
Perakendeciler için yüksek enflasyon dönemlerinde mücadelenin lokomotifi et kategorisidir. Benzer koşulların yaşandığı eski yıllarda etin brüt kâr marjını yüzde 14-15 seviyelerinde tutardık. Bu kategori para kazandırmaz şöhret kazandırırdı ama sonuçta toplam ciroyu ve kârlılığı olumlu etkilerdi. Şimdiki yüzde 26-27’lik brüt kâr marjı uygulamalarını yüksek bulduğumu ifade etmeliyim. Bu kategoride çok sık kampanyalar düzenleyen ve kârın 5-6 puanını buraya harcayan bazı perakendecileri de belirtmemiz gerekir. Ancak göstermelik kampanyaları da hangi fiyattan indirim yapıldığına göre elemek şartıyla…
Elbette hükümetin de yapması gereken işler var. Ancak kenarda durup beklemek yerine diğer paydaşların sunacakları katkılara da ihtiyaç duyuluyor.
AB, Türkiye’ye göre ette 1.5, sütte ise 3.4 kat daha yüksek verimlilik düzeyine sahiptir. Bu bakımdan ithalatın canlı hayvan stokunu güçlendirecek ve verimi artıracak şekilde planlanması daha uygun olacaktır.
Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin bize daha uygun gelmesine rağmen neden ikinci plana itildiği de üzerinde düşünülmesi gereken bir başka önemli konudur.