Saim Tokaçoğlu / Bizhaberiz – Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, resmi web sitesinde yayımladığı yazısında, sosyal medyanın sınırlandırılması ve hizaya getirilmesi için yürürlüğe girecek yasaya dikkat çekti. Bildirici, “Kuşkusuz sosyal medya platformlarının, hakaret, nefret söylemi, ayrımcılık içeren ifadelerden, yalanlardan ve manipülasyonlardan arındırılması gerekliydi. Ama ifade özgürlüğünün ve bilgi edinme hakkının alabildiğine sınırlandığı günümüzde sosyal medya bütün yanlışlara, eksiklere manipülasyonlarına rağmen yine de insanlara nefes alma imkânı sağlıyordu. Özellikle iktidara yönelik eleştiriler ve farklı fikirler orada dile getirilebiliyor, hatta yargının ve güvenlik birimlerinin yetersiz kaldığı durumlarda ‘sosyal medya mahkemesi’ kurulup etkili olunabiliyor; çeşitli kampanyalar açılabiliyordu. Ancak sosyal ağ sağlayıcıları, yasadaki koşulları kabul edip Türkiye’de kamu otoritesiyle birlikte çalışmaya başlarlarsa sosyal medya göreli özgürlük alanı olmaktan çıkacak. Eleştirel ve aykırı fikirler alabildiğine baskı altına alınırken iktidar yanlılarına yeni bir alan açılmış olacak. Aslında mesele yasa değişikliği ve sosyal medyaya getirilmek istenen yeni kurallar da değil. Şu anda dünyanın en demokratik, en özgür yasalarını da getirseniz, bugünkü Türkiye’de uygulandığı ülkeyle aynı sonucu vermez” ifadesinde bulundu.
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’nin yazısı şöyle:
AKP iktidarının internet ortamını zapturapt altına alma projesi 2007’de başlamıştı. İnternet ortamındaki yayınlarla ilgili yasa o zaman çıkarıldı.
5651 sayılı yasa, bir yandan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, bir yandan da Sulh Ceza Hâkimleri aracılığıyla baskı kurdu internet ortamına. Engelli Web 2019 raporuna göre, 2019 sonu itibarıyla toplam 408.494 alan adı ve web sitesine erişim engeli getirilmişti.
Bunların dışında polisiye önlemler de uygulanıyordu ama iktidar koalisyonuna yeterli gelmedi. Önce Mart 2018’de internet ortamından yayın yapan radyo ve televizyonlar ile dijital platformlar için yasa değişikliğini yürürlüğe soktular. Ardından da hakaret, nefret söylemi, ayrımcı ifadeler kullanıldığı gerekçesiyle sosyal medyayı tam anlamıyla baskı altına alacak düzenlemeleri temmuz ayında Meclis’ten geçirdiler.
İnternette RTÜK denetimi başladı
İktidarın internet ortamını tümüyle denetim altına almasını amaçlayan büyük projenin (polis ve sulh ceza hâkimleri dışında) iki büyük jandarması var; biri Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ikincisi de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK).
RTÜK, internet ortamında yayın yapan radyo ve televizyonlar ile dijital platformları denetlemek için gerekli hazırlıkları tamamladı. Lisans başvurularının kabul edilmesinden itibaren ilk yaptırım kararı Netflix ile ilgili oldu. 3 Eylül’de, henüz fragmanı gösterilen “Minnoşlar” (Cuties) adlı filmin katalogdan çıkarılmasına karar verildi. Şimdi de izin için başvurmayan kuruluşlara uyarılara başladı. Duyurudan sonra 72 saat içinde RTÜK’e başvurmayan radyo ve televizyonlar kapatılacak.
Kısacası, RTÜK’ün radyo ve televizyonlara uyguladığı medya ve ifade özgürlüğünü sınırlayan, iktidara yönelik eleştirileri dizginleyen, iktidarın ahlak anlayışını dayatan kararları bundan böyle internet ortamındaki radyo ve televizyonlar için de geçerli olacak. İsteğe bağlı yayın hizmetlerini bir katalog içinde sunan dijital platformlar da RTÜK’ün kendilerine çizdiği çerçevenin dışına çıkamayacak.
Arama motorlarından da engelleniyor
Şimdi de bugünden itibaren sosyal medyayı sınırlandırmak ve hizaya çekmek için çıkarılan yasa değişikliği tümüyle yürürlüğe giriyor. Sosyal medyada yeni dönemin jandarması da BTK olacak. İstenilen işlevi yerine getirebilmesi için BTK Başkanı sıfatıyla Ömer Abdullah Karagözoğlu geniş yetkilerle donatıldı.
AKP-MHP ortaklığının iki ay kadar önce Meclis’ten geçirdiği ve 5651 sayılı yasada değişiklik yapan düzenlemenin üç maddesi, yasanın kabulüyle birlikte yürürlüğe girmişti. Bu yenilikler şunlar:
İçerik de çıkarılabiliyor- İnternet ortamında “çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu madde kullanılmasını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuş ve kumar oynanması için yer ve imkân sağlama” suçlarını oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan içeriklerde ve kişilik haklarının ihlali taleplerinde daha önce sadece erişim engellemesi kararları verilebiliyordu. Artık Wikipedia örneğinde olduğu gibi tüm internet adresinin engellenmesi yerine sadece sakıncalı görülen içeriğin çıkarılmasına da karar verilebilecek. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcıları ve BTK Başkanı da erişim engellemesi ve içeriğin çıkarılması kararı verebilecek.
Arama motorlarından da siliniyor- Eskiden erişim engellemesi kararı verilse bile o sayfaların adresleri arama motorlarında görünüyordu. Bu yasa değişikliğiyle erişim engellemesi kararı verilen isim ve sayfaların arama motorlarından da silinmesi uygulaması getirildi.
Böylece erişim engellemesi kararı verilen sayfalar tamamen görünmez olacak. Örneğin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul bölgesindeki arazisi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin yanında kiraladığı arsadaki yapılaşma, Uşşaki tarikatı lideri Fatih Nurullah’ın 12 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunması hakkındaki haberlere erişim engellemesi getirildiğinde arama motorlarından da silinip Türkiye’de tamamen görünmez hale gelecek bu haberler.
Ceza miktarı artırıldı: Bildirimde bulunmayan veya yükümlülüklerini yerine getirmeyen yer sağlayıcılara Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı tarafından verilecek para cezası 10 bin-100 bin liradan, 100 bin-1 milyon liraya yükseltildi. Enflasyon karşısında eriyen cezaların caydırıcılığını korumak için yapılan bir artış bu.
Sosyal medyada yedi aylık süreç
AKP’nin hazırladığı “Sosyal Medya Etik Kuralları”, “Etik Kurul” ve “Yeşil top” uygulaması, ardından da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı Kullanım Kılavuzu etkili olamayınca sosyal medyayı denetim altına almayı hedefleyen yasa değişikliği yapıldı.
Türkiye, Twitter, Facebook, Instagram, YouTube, LinkEdin gibi sosyal medya ağlarından en çok içerik çıkarma talebinde bulunan ülkelerden biri. Ancak bu kuruluşlar Türkiye’den gönderilen taleplerin tümünü yerine getirmiyor, kendi ilkelerine göre içerik çıkarma ve hesapları kapatma kararı veriyorlar.
Engelli Web 2019 raporunda yer alan Twitter Şeffaflık raporuna göre, 2012-2019 yılları arasında Türkiye’den 36 bin 256 içeriğin çıkarılması talebi iletilmiş, Twitter bunlardan 11 bin 601’ini çıkarmış. Türkiye’den 84 bin 258 hesabın kapatılması istenmiş, Twitter bunlardan sadece 2 bin 243’ünü kapatmış.
Bugünden itibaren yürürlüğe giren yasa hükümleri sosyal medya kuruluşlarına Türkiye’de temsilci bulundurma zorunluluğu getiriyor. Yasada bu uluslararası kuruluşların Türkiye’de temsilci bulundurması için yaklaşık yedi aylık bir süreç öngörülüyor:
10 milyon lira ceza: İlk aşamada BTK, Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurtdışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına Türk vatandaşı bir temsilci ataması için bildirimde bulunacak. 30 gün içinde temsilci bildirilmemesi hâlinde BTK Başkanı tarafından 10 milyon Türk lirası idari para cezası verilecek.
30 milyon lira ceza: Cezanın tebliğinden itibaren 30 gün içinde yine temsilci bildirmeyen kuruluşlara 30 milyon TL daha idari para cezası kesilecek.
Reklam yasağı: İkinci para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içinde temsilci bulundurmazlarsa BTK Başkanı tarafından, bu kuruluşlara reklam yasağı getirecek.
İnternet bant genişliğini daraltma: Reklam yasağı tarihinden itibaren 3 ay içinde yine de temsilci bildirmezse BTK Başkanı, sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde 50 oranında daraltılması için sulh ceza hâkimliğine başvuracak.
Yüzde 90 oranında daraltma: 30 gün içinde temsilci bildirilmezse BTK Başkanı, bu kez bant genişliğinin yüzde 90’a kadar daraltılması için sulh ceza hâkimliğine başvuracak.
Cezaların dörtte birinin tahsili: Bunlardan sonra Temsilci atanırsa idari para cezalarının dörtte biri tahsil edilecek, reklam yasağı ve hâkim kararları kaldırılacak.
Yasak kararlarını uygulama zorunluluğu
Uluslararası sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’nin koşullarını kabul edip, Türkiye’de temsilci atamayı kabul etmeleri zor görünüyor. Temsilci atamaları, bu kuruluşları Sulh Ceza Hâkimlikleri ve BTK’dan gelecek erişim engellemesi ve içerik kaldırma kararlarını en geç dört saat içerisinde uygulamak ve kişilerden gelen talepleri de yanıtlamak zorunda bırakacak. Bu da sosyal medyanın yasaklarla, engellemelerle dolu bir alana dönüşmesine yol açacak.
Sosyal medya kuruluşlarını zorlayacak en önemli düzenlemelerden biri de yasadaki, Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırma zorunluluğu. Bu koşul, bütün verileri merkezlerinde saklayan bu kuruluşlar için büyük bir değişiklik anlamına geliyor. Daha önemlisi, Türkiye’de tutulacak veriler, polis ve adli makamların ulaşımına açık hale gelebilecek, gizliliği sağlanamayacak. Özellikle takma isimlerle ya da sahte isimlerle açılan hesapların gizliliği korunamayacak, bu da kullanıcıları sınırlandırabilir, korkutabilir.
Ayrıca bu kuruluşlar, kişilerin başvurularına, en geç 48 saat içinde olumlu ya da olumsuz cevap vermek zorunda olacaklar. Günde 1 milyondan fazla paylaşımda bulunulan bu sosyal ağ sağlayıcılarının her gün binlerce içerik kaldırma ve hesap kapatma talebiyle karşı karşıya kalmaları hiç de şaşırtıcı olmayacak. Ama bu kuruluşlar üç ay içerisinde gerekli organizasyonu tamamlayıp kişilerin başvurularına olumlu ya da olumsuz yanıt vermemeleri halinde 5 milyon TL ceza alacaklar.
Bununla da kalmayacak sosyal ağ sağlayıcıları, içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasıyla ilgili istatistiksel bilgileri içeren Türkçe raporları altı aylık dönemlerle BTK’ya bildirecekler. Bu raporlar, kişisel verilerden arındırılmak suretiyle internet sitesinde de yayınlanacak. İlk raporların, Haziran 2021’de BTK’ya bildirilmesi gerekiyor. BTK Başkanı, bu raporları hazırlamayanlara 10 milyon TL ceza verebilecek.
En demokratik yasalar bile işlemez
Kuşkusuz sosyal medya platformlarının, hakaret, nefret söylemi, ayrımcılık içeren ifadelerden, yalanlardan ve manipülasyonlardan arındırılması gerekliydi. Ama ifade özgürlüğünün ve bilgi edinme hakkının alabildiğine sınırlandığı günümüzde sosyal medya bütün yanlışlara, eksiklere manipülasyonlarına rağmen yine de insanlara nefes alma imkânı sağlıyordu. Özellikle iktidara yönelik eleştiriler ve farklı fikirler orada dile getirilebiliyor, hatta yargının ve güvenlik birimlerinin yetersiz kaldığı durumlarda “sosyal medya mahkemesi” kurulup etkili olunabiliyor; çeşitli kampanyalar açılabiliyordu.
Ancak sosyal ağ sağlayıcıları, yasadaki koşulları kabul edip Türkiye’de kamu otoritesiyle birlikte çalışmaya başlarlarsa sosyal medya göreli özgürlük alanı olmaktan çıkacak. Eleştirel ve aykırı fikirler alabildiğine baskı altına alınırken iktidar yanlılarına yeni bir alan açılmış olacak.
Aslında mesele yasa değişikliği ve sosyal medyaya getirilmek istenen yeni kurallar da değil. Şu anda dünyanın en demokratik, en özgür yasalarını da getirseniz, bugünkü Türkiye’de uygulandığı ülkeyle aynı sonucu vermez.