Macar ve Yahudi asıllı, ABD’li bir finans spekülatörüdür kendisi. “İyi de bunda bizi ilgilendiren ne var?” diyebilirsiniz.
O zaman önemli özelliğinden bahsedelim. Parasal gücünü kullanarak ülkelerin iç işlerine karışmak ve o ülke siyasetine yön vermek en büyük zevkidir.
2006 yılında bir Rus radyosuna verdiği demeçte, Gürcistan’da 2003 yılında gerçekleşen ‘Kadife Devrim’i mali olarak desteklediğini kendisi açıkladı.
Bize ait olan kısmı ise Türkiye’deki icraatlarıyla ilgilidir.
Soros, vakıfları kanalıyla Türkiye’de de 2006 yılı itibariyle son 5 yılda 8 milyon ABD doları harcadığını açıkladı. Parayı alanlarda aldıklarını kabul ettiler.
Soros’un bu paraları hayır için dağıtmadığı, bugüne kadarki çalışmalarından çok net bellidir.
Sabancı Üniversitesinde verdiği bir konferansta; “Türkiye’nin ihraç etmesi gereken şey ordusudur” deme terbiyesizliğini ve cüretini gösterebildi.
Bu küresel darbe tezgâhçısının elbette ülkemizde de uzantıları mevcuttur.
Peki, ülkeyi bunlardan korumak mı, yoksa rahat çalışacakları ortamı hazırlamak mı uygundur?
Elbette birincisinin önceliği olmalıdır. Ancak şimdilik maalesef durum böyle değildir. Soros’tan parasal destek alan vakıflar acaba hangi hizmetin karşılığında bu yardımı almaktadırlar? Vatandaş olarak sorma hakkımız yok mudur?
Darbelere karşı çok hassas olduğumuz bir dönemde bunun sorgulanması gerekmez mi?
Eline hiç silah değmemiş ülkenin saygın akademisyenleri, gazetecileri, milletvekilleri yıllardır ne ile suçlandıklarını tam anlamadan cezaevinde yatarlarken, uzun tutukluluklarının sebebi, “yurt dışına kaçma endişesi” olarak açıklandı.
Soros avenesi ise Anadolu’yu gezerek, suçu sabit örgütün silahlı üyelerinin sağ salim yurt dışına çıkışını halka kabul ettirmenin peşindedirler.
İşte kafaları karıştıran, bu ikilemin ta kendisidir. Çözüm sürecinde bir adet ulusalcı ve milliyetçi görev almazken, bu şahısların egemenliği ise bir Soros etkisidir. Ve de başarısıdır.
İktidarın bunlara dikkat etmesi, muhalefetin de çözüm sürecine katkı yapıp meydanı bu gruba bırakmaması hayati derecede önemlidir.
Çözümün kimlere kaldığını görmek açısından Baskın Oran adlı şahsın Türk halkını nasıl köşeye sıkıştırmak istediğine bakmak yeterlidir: “Süreci başaramazsak metrolar, AVM’ler her gün patlar” diyerek yeni terör hedefi göstermektedir.
Başka söze gerek var mı?