Hazır giyim sektöründe koronavirüs pandemisi, Suudi Arabistan’ın boykotu krize neden oldu. Maske ihracatı küçülmeyi telafi etmedi.
Yeni yıl hazırgiyimci için Avrupalının sipariş ötelemelerinin ve Suudilerin boykotunun gölgesinde başladı.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Gamze Bal’ın haberine göre; Sanayicinin artan maliyetleri nedeniyle 2020 genelinde en az yüzde 15 hazırgiyim zammıyla karşılaşan yurttaşı ise 2021 ilk çeyreğinden sonra yüzde 10’luk bir zam daha bekliyor.
Geçen yıl iç satışları (banka ve kredi kartlarıyla yapılan) en az yüzde 12 azalan hazırgiyimci, ihracatta da 2019 Kasım-2020 Kasım aralığında toplam yüzde 5.4’lük kayıp yaşadı. Buna göre 2020’nin 11 aylık döneminde 15.5 milyar dolarlık ihracat yapılabildi.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı ve Avrupa Tekstil ve Hazır Giyim Konfederasyonu (EURATEX) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hadi Karasu’ya göre maske ve koruyucu giysi ihracatının 1.5 milyar dolarlık katkısı olmasaydı, toplam hazırgiyim ihracatı 2020’de yıllık bazda yüzde 15 küçülecekti.
İhracatçı, şimdi de salgının ikinci dalgasının yaşanması nedeniyle Avrupalıların siparişleri ötelemeleri sorunuyla yeniden karşı karşıya. Bunun aralık ihracatını olumsuz etkilemesi bekleniyor.
5 SENE KAYBETTİRİRDİ
Bu sorun ilk dalgada da yaşanmış, alım yapmaya devam eden Avrupalılar yüzde 10-30 aralığında indirim talep edince ihracat birim fiyatı gerilemişti. Yani ihracatçı ürününü satabilmek için nakit dengesinin bozulmasına razı olmuştu.
Hadi Karasu, yaşadıkları bu zorluğu uluslararası alanda sivil toplum örgütleriyle yakın ilişkiler kurarak, marka sahipleriyle temaslar kurup mektuplar göndererek aştıklarını anlattı. Karasu, “Bu sürecin atlatılması için hâlâ fabrikalarımızdayız. Uluslararası markaların satış yapamadıkları dönemde stokların elde kalması tehlikesi doğmuştu. Bu çok büyük bir bedel tabii. Bize aşağı yukarı 5 sene kaybettirirdi. Diplomasi yaparak 1-2 ay içinde içerideki stokların gönderilmesini sağladık. 2020’de yaşadığımız en büyük zorluk buydu” dedi.
SUUDİLER VURDU
Hazırgiyimci, ihracatının yaklaşık yüzde 80’ini yaptığı Avrupa ülkeleriyle yaşadığı bu sorunlardan sonra, yılın son aylarında da Suudi Arabistan’ın Türk mallarına uyguladığı boykotla sarsıldı.
Son yıllarda iki ülke arasındaki siyasi gerginliğe rağmen 319 milyon dolarla Suudi Arabistan’a en fazla hazırgiyim ihracatını 2019’da yaptıklarını anlatan İstanbul Hazırgiyim Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, “Boykotun uygulandığı ekim-kasım döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58 eksideyiz” diye konuştu.
‘İNGİLTERE’NİN ÜRETİM ÜSSÜ OLABİLİRİZ’
Birleşik Krallık ile Türkiye arasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nı değerlendiren Hadi Karasu, “İngiltere bu anlaşmayla AB’ye karşı Türkiye’yi üretim üssü yapabilir” dedi. Karasu, “Çünkü daha önce birliktelerdi ve ortak bir ticaret politikası izliyorlardı. Şu an kendi ticaret politikasını izleyeceği için üretim alanlarına kendileri karar verecek. Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirirse İngiltere’nin üretim partneri olabilir” diye konuştu. Türkiye ihracatının 9.5 milyar doları İngiltere’ye gidiyor. Bunun 1.9 milyar dolarını hazırgiyim yapıyor. Karasu, ayrıca Türkiye’nin yıllardır ihmal ettiği, sattığı hazırgiyimin çok düşük orandaki hammaddesini üretebilmesi sorununa da dikkat çekti. “Hammadde üretimini artırmamız, Türkiye önündeki çok önemli fırsat ve dönemeçtir” diye konuştu.
KURDAKİ DALGA, OKYANUS GİBİ
Hazırgiyimci, yeni yılda ekonomideki belirsizliklerin ortadan kalkmasını, yüksek enflasyon ve yüksek döviz kurunun kontrol altına alınmasını talep ediyor. 2021 Haziranı’ndan önce normalleşme beklemediğini kaydeden TGSD Başkanı Hadi Karasu, “İç piyasadaki tehlike, 2021’de de enflasyonun yüksek seyretme ihtimalidir. Enflasyonu yükseltmeyecek tedbirler alınmalı. Enflasyon yükselirse kaçınılmaz olarak fiyat artışları gelecektir” dedi.
Artan maliyet artışlarının etkisiyle 2021’in ilk çeyreğinden sonra tüketiciye yansıyacak yüzde 10’luk bir zam olacağına işaret eden İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe ise şunları söyledi:
“Kurdaki çok aşağı ve çok yukarı hareketler hiç kimseye fayda sağlamıyor. Marjların belli bir aralıkta olması lazım. Dalgalı kur doğrudur ama bizde dalga okyanus gibi. Dalgası daha az denizlerde hareket etmemiz lazım. Aksi halde önünü göremiyorsun, yatırım yapma konusunda daha tedbirli olup yavaşlatmak durumunda kalıyorsun. ‘Dur bakalım ne olacak’ demeye başlıyorsun. Böyle olmaması gerekir. Üretime ağırlık verilmesi lazım. 2020’deki koşullara rağmen başarıyla yakaladığımız ihracat performasının tekrar aşağı düşmemesi için kur, enflasyon, faiz üçlüsünün iyi bir şekilde yönetilmesi lazım. Bence şu an halihazırdaki faizler, kuru belli bir noktaya getirdi ama sürdürülebilir değil. İş insanının sermayeye uygun fiyatlarla uğraşması gerekiyor. Yüzde 10-20 ile şu an kimse kredi alıp mecbur kalmadıkça yatırım yapmaz.”