DÜNE BAKMA DURAĞI
Mustafa Kemal, İzmir’de. Üç- dört gün önce evlenmiş ama durulacak, keyif yapılacak zaman değil. O gün halkla bir araya gelmiş; tarih 2 Şubat 1923. Bir araya gelmek dediysem öyle konuşmasını yapıp geçip gitmiyor halkın önünden. Sorular sorun diyor ve tek tek cevaplıyor o soruları. Tamı tamına altı saat sürüyor halkla yaptığı bu sohbet. Aslında belki de anket yapıyor, nabız yokluyor birkaç ay sonra kurulacak cumhuriyet için.
O günler öyle zor ki. Zaferle çıkılmış zorlu bir savaştan ama masa başında işler çok daha zor meydandakinden. Lozan Konferansı başlayalı üç ayı geçmiş ama sonuç yok. Görüşmeler tıkandı tıkanacak. Ama Mustafa Kemal çoktan kolları sıvamış yepyeni bir ülke için yapılacak çok şey var çünkü ülke yangın yeri gibi. O sohbette akla gelebilecek her şey konuşuluyor. Kadınlar, erkekler, bürokratlar soruyor; Mustafa Kemal yanıtlıyor. Her satırı ayrı bir yazı konusu ama.
AMERİKA’YI DEĞİL KONYA’YI İŞARET
Sohbetin bir yerinde Mustafa Kemal, İzmir Valisi Abdülhalik Bey’e dönüp;
-İzmir’de Amerikalılara un için günde kaç lira veriyorsunuz? diye soruyor. Yanıt; üç bin lira. Herkes merakta Mustafa Kemal nereye varacak acaba diye. “Bakın” diyor Mustafa Kemal ve devam ediyor:
“Bu, günde üç bin liradır. Bunu ayda ve senede hesap ederseniz göreceksiniz ki, bir buçuk milyon lira yalnız İzmir, Amerika’ya veriyor. Niçin? Ekmek için! Efendiler. Bakınız Konya bir hazinedir ve hazine olan çok yerlerimiz vardır. Her yerimiz hazinedir. Fakat mümkün müdür ki, bir şehrin ürününü diğer şehre naklinde zorluk çekmeyelim…Çünkü yol yoktur. Çabuk işleyen vasıta yoktur. Amerika ile memleketimiz içinde yarışamıyoruz. Amerika, İzmir’e, Konya’dan daha yakındır. Niçin? Çünkü modern, bilimsel vasıflara sahip…Yapılması lazım gelen şeylerin daha çok olduğu anlaşılıyor. Yol yapacağız, şimendiferler, limanlar yapacağız. Sonra tarımda tamamen bilimsel vasıflar kullanarak onu yükselteceğiz”
Mustafa Kemal tarımda, ticarette, bilimde, sanatta yapılacak şeyleri tek tek sayıyor ve sonra da diyor ki: “Bunların faydalarını takdir etmek ve gereklerini yapabilmek için bir şey lazımdır. O da bilmektir. Cahil olan insanlar bu dediklerimizin hiçbirini yapamazlar” Altı bin kişi dinliyor o gün bu konuşmayı. Annesini kısa bir süre önce yitirmiş, savaşın tozu dumanı arasında evlenmiş bu adam; dur durak demeden tam altı saat konuşuyor İzmirlilerle. Adına da ne diyor biliyor musunuz? “Halleşme” yani “dertleşme”.