Türk halkı her şeyi satan biriyle yıllar önce İstanbul kaldırımlarında tanışmıştı. Ama onun çalışma alanı İstanbul’la sınırlıydı. Galata kulesi, Galata Köprüsü, Tramvay, Dolmabahçe Sarayı’nın saati, şehir hatları vapuru gibi şeyleri satabiliyordu ancak. Bu her şeyi satabilen yetenekli pazarlamacı Sülün Osman’dı. Taşradan gelmiş, cebinde parası olan birini gözünden tanır, üç aşağı beş yukarı pazarlığını yapar, satabileceği her şeyi satardı. Kısmet işte, bir de Maliye Bakanı olabilseydi, İstanbul’la sınırlı kalmazdı satacakları.
“Her şeyi satarım!”. Bu iddialı söz, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a ait. Başbakan Recep Tayip Erdoğan’la birlikte, bu sözün gereğini yerine getirmek için Türkiye’yi pazarlıyorlar. Sümerbank, Tekel, Şeker Fabrikaları, Seka, Petkim, Tüpraş, Türk Telekom, Liman İşletmeleri… Ekonomik değerlerimiz birer birer satılıyor. “Yabancı sermaye geliyor” yalanıyla, bütün Türk şirketleri yabancıların eline geçiyor. Türkiye’nin en çok kâr eden, istihdam yaratan, vergi veren kuruluşları haraç mezat satılıyor. Ekonomik açıdan kime/kimlere satıldığı çok önemli değil belki. Ama İnternette elden ele dolaşan “ekonomik işgal haritaları”, insana ister istemez Kurtuluş Savaşı sonrası topraklarımızdan kaçmak zorunda kalanların “Bizi Anadolu’dan kovdunuz… Ama yine geleceğiz!” cümlesini hatırlatıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’yle özdeşleşmiş her şeyi satmaya çalışanlara, Atatürk’ün 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir’de1. İktisat Kongresi’ni açış konuşmasında, “Türkiye kanı canı pahasına elde ettiği egemenliğini, dünya barışı düzeni içinde yaşatmak istiyorsa, ekonomide her zaman güçlü olmak zorundadır! Çünkü, ekonomik egemenlik olmadan, siyasi egemenlik olmaz.” sözlerini hatırlatmak gerekiyor.
Birkaç hafta önce, Habertürk’te yayınlanan “Aynanın Arkası” programında Erol Mütercimler, “Bir şeyi de satmayın. Satmadığınız tek bir şey kalsın. Tek bir şey kalsın ki o da namusunuzun simgesi olsun” diyordu. Benim önerim, satılmaması gereken tek yer, İzmir kıyıları olsun. Ulus olarak, Recep Tayyip Erdoğan hükümetinden bir talebimiz olmalı; Türkiye’yi pazarlamanıza, bütün Türk şirketlerini yabancılara satmanıza engel olmaya görülen o ki, kimsenin gücü yetmeyecek! Ama, bu çok ağır “Ekonomik İşgal” bir gün sona erecek… O güne kadar elinizden geldiğince pazarlayın Türkiye’yi, her şeyi satın, yalnız İzmir kıyılarına dokunmayın! İnanın, tarih tekerrür edecek, birileri hak ettikleri şekilde, yine İzmir’den denize döküleceklerdir!