Bu ne devletin, ne de kamunun, “tasarruf paketi”.
Bu doğrudan “tek adam” yönetiminin “israf paketi”dir…
Adını doğru koyalım, “tasarruf” filan deyip lafı bükmeyelim.
Özetle ve amiyane deyimle “kıvırtma” yalım.
Neymiş devlet alacağı yeni bazı tedbirlerle 100 milyar tasarruf edecekmiş…
Bu paranın on katı tasarruf yapılsa ne yazar…?
Devlet hazinesi adeta “kara delik”…
Memurun yemek parası ya da, servisinden tasarruf edeceğine, gözlerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne çevir be sayın Hazine ve Maliye bakanım.…
Saray’ın bir tekini, sadece tek bir uçağını satış çıkar, 84 milyon vatandaş seni alkışlasın.
Hatta bu karar nedeniyle ülkede bir hafta boyunca şenlikler düzenlensin.
Saray’ın ve Diyanet’in bütçelerinden “minimum” tasarruf yap, bu bile dar gelirliye soluk aldırır.
Ülkeyi soyup soğana çeviren 5’li çetelere verilen kamu garantilerini düzenlemeye gitme…
Yabancı araba saltanatına son verme.
Yüksek gelirli gruplar için farklı vergi kalemlerini yok say.
Devlet büyüklerinin “koruma orduları”ndan kısıntıya gitme.
Devlet ihalelerini şeffaflaştırma.
Sayıştay denetimlerini devre dışı bırak.
Sayısını dahi bilmediğimiz “saray”lardan tekini dahi satışa yanaşma.
Devlet “arpalığı” gibi kullanılan üç-dört ek maaşlı yönetim kurulu üyeliklerinin “ballı” gelirlerine elini sürme…
Eeeee, neymiş…???
Memurun öğle yemeği ve evine yorgun argın dönmek için bindiği servis aracı uygulamasına son ver.
Bu mu “tasarruf tedbiri”…?
Buna “milletle dalga geçmek “diyenler olabilir, çıkabilir.
Ben bu görüşe katılmıyorum.
Bu düpedüz herkesi, tüm halkı “aptal” yerine koymak anlamına gelir ki…
Bunu da asla kabul etmiyoruz.
Bu halkın çoğunluğu fakir ama aptal değil…
Yerel seçimlerde bunun işaret fişeğini ateşlemesinden belli…
Genel seçimlere çok var dense de…
Zaman akıp gidiyor…
Öyle bir an gelir ki, göz açıp kapayıncaya kadar zaman geçmiş, genel seçimler önümüze gelmiş, kendimizi sandık başında bulmuş oluruz.
Belli mi olur?