Melda Çetiner / Ajans Bizim – İzmir’de, 30 Ekim 2010’de meydana gelen ve 117 kişinin yaşamını yitirdiği ve 29 bin bağımsız bölümün zarar gördüğü depremden etkilenenlerin bir araya gelerek kurduğu İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği üyeleri, Alsancak Gündoğdu Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.
İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA) Başkanı Haydar Özkan, konuşmasına, ”Yaklaşık 80 bin depremzedenin temsilcileri olarak burada olmamızın sebebi, deprem felaketinin üzerinden tam 9 ay geçmiş olmasına rağmen yaraların sarılması konusunda kayda değer bir ilerleme kaydedilememiş olmasıdır” diyerek başladı.
Yıkılan evlerin yerine yapılacak inşaatlar için en az 450 bin TL gibi hiçbir depremzedenin ödeme gücü olmayan fiyatlar istendiğini belirten Özkan, bin 300 ila 4 bin TL arasında ve büyük çoğunluğu emekli olan depremzedelere kentsel dönüşümcü muamelesinin reva görülmesinin ”sarılmamış yaraları derinleştirdiğini” ifade etti.
Evini yaptırmak isteyen depremzedenin aylık ödemesi gereken tutarın 7 bin 500 TL olduğuna işaret eden Özkan, proje alanlarında hasar oranına göre ayrım yapılarak oluşturulan farklı ödeme planlarının, depremzedeler arasında tahammülü zor bir adaletsizliği ortaya çıkardığını söyledi.
DASK kurumunun depremde zarar gören evleri az, orta ve ağır hasar şeklinde ayırarak ağır hasarlı bina haricindeki ödemeleri adeta badana boya parası şeklinde çok gülünç miktarlarda gerçekleştirmesinin akıl, mantık ve adalet duygusuna zarar verdiğini anlatan Özkan, deprem sonrasında yapılan yardımlarda adaletsizlikler olduğunu, esnafa yardım yapılmayarak mağdur edildiğini, zarar gören araçlara sigorta şirketleri tarafından ödeme yapılmadığını, eşyalarını almak için bir saat süre verilenlerin evini taşıdığı kabul edilerek eşya yardımı verilmediğini kaydetti.
”Kentsel dönüşümcü değiliz”
Özkan, yetkili kurumlar ve yerel yönetimlerden beklenti ve taleplerini şöyle dile getirdi:
”Sorunumuzun çözümü için en etkili adımlardan birisi olarak İzmir büyükşehir belediyemiz ve değerli meclis üyelerimizin, rant yaratmak için değil mağduriyetlerin giderilmesine katkı sağlamak için yüzde 30 emsal artışı kararı almalı.
Kentsel dönüşümcü değil deprem mağduru olduğumuz göz önünde bulundurularak; 2 yıl ödemesiz 18 yıl geri ödemeli 20 yıllık sıfır faizli depremzede desteği maksatlı bir kredi oluşturulmalı.
Proje alanı dışındaki depremzedelerin müteahhit ödemeleri için ağır, orta ve az hasar ayrımı yapılmaksızın yerel yönetimler ve devletimiz tarafından seyyanen, 50 bin TL tutarında yardım yapılmalı.
Devletimizin proje alanları içinde aynı yaklaşımı benimsemeyerek yapılan konutların ödeme koşullarının eşit düzeye getirilmesini istiyoruz. Bu bağlamda 2 yıl ödemesiz 18 yıl geri ödemeli 20 yıllık sıfır faizli maliyetin yüzde 50 sinin ödeneceği kredi imkanının herkes için uygulanmasını bekliyoruz.
Proje alanı içinde 7269 sayılı kanun esasına göre yıkılan ağır hasarlı binaların aynı zamanda 6306 sayılı kanundan ve rezerv alandan yararlandırılmalarını, aynı ilçede birden fazla evi olanların hak sahipliğinin elinden alınması şeklindeki adaletsiz uygulamanın yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.”
”Eylemci, terörist, isyancı değil depremzedeyiz”
Depremin kurulu düzenlerini ve mütevazı dünyalarını başlarına yıktığı sarsıntıların üzerinden a 9 ay geçtiğini hatırlatan Özkan, aradan geçen sürede devletin yaraları sarmasını, acılarını kısmen de olsa dindirmesini beklediklerini, ancak tüm yükümlülüklerini yerine getiren vatandaşlar olarak bunun en doğal hakları olduğunu söyledi.
Özkan, sözlerini şöyle tamamladı:
”Mağduriyet durumumuz kendisine net olarak aktarıldığı takdirde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sorunlarımızı ivedilikle çözüme kavuşturacağı inancımızı yitirmedik. Devlet, bütün toplumumuzda olduğu gibi biz depremzedelerin gönlündeki en müşfik babadır. Evlatları olarak en fazla ihtiyacımız olduğu zamanlarda yardım elini uzatmasını bekliyor, düştüğümüzde kaldırmasını ve yaralarımızı sarmasını istiyoruz. Biz buraya toplanan ve sesini duyurmaya çalışanlar olarak eylemci, terörist ya da isyancı değil sadece depremzedeyiz. Sadece mağduruz. Mağduriyetlerimiz giderilinceye, çığlıklarımız işitmesi gerekenler tarafından duyuluncaya, yaralarımız olması gerektiği gibi sarılmaya başlanıncaya kadar derdimizi anlatmaya devam edeceğiz. Meydanlarda, makamlarda, ana akım, geleneksel ya da sosyal medyada, fırsat bulduğumuz her zaman ve zeminde yardım çağrılarımızı seslendirmeye devam edeceğiz. ”
”İzmir depremzedelerini unutma”, ”proje alanı mağduruyuz”, ”emsal artış ve sıfır faizli 20 yıl vadeli kredi istiyorum”, ”siyasetin değil evimizin derdindeyiz”, ”rantçı değil depremzedeyiz” yazılı pankartları taşıyan grup, basın açıklamasının ardından dağıldı.