12 Eylül 1980 darbesi…
Askeri yönetimin tüm siyasi partileri kapatması…
Siyasi yasakların devreye girmesi…
ANAP Genel Başkanı Özal’ın Başbakan olduğu yıllar…
Ve 1987 genel seçimler öncesi partisi kapatılan eski Başbakan ve 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in tekrar siyasete devam kararı alması…
Rahmetli Süleyman Demirel ile gazeteci-siyasetçi dostluğu, genel başkan seçilmeden önce 1963-64’lü yıllara kadar uzanıyor…
1987 öncesi ise Demirel’i partisinin genel merkezinde her hafta yaptığı “halkla dertleşme” toplantısına uğramak niyetindeyim.
Akay Caddesi üzerindeki Parti Genel merkezine doğu yöneldim…
Demirel her hafta vatandaşla buluşup dertleştiği salonda konuşmasını bitirmiş, partililerin ellerini tek tek sıkarak vedalaşıyor.
Ben de biraz “muziplik” olsun diye kuyruğa girdim…
Karşısına geldiğimde güldü ve “Hayırdır” dedi…
Ben de “Görüşmeye geldim” deyince: “Bekle biraz, birlikte TBMM’ye gideriz” dedi.
Bir süre sonra makam aracına bindik…
Hal hatırdan sonra, laf haliyle siyasete geldi…
“Siyasete girecek, devlete hizmete hazır insan-politikacı bulmakta çok zorlanıyorum” diye sözlerine başladı.
Ve devam etti:
“Askeri darbeler, siyasetçiye getirilen yasaklar, hapisler haklı olarak politikaya girmek isteyenlerin gözünü korkutuyor. 1960 sonrası bu yaşandı ve ben de yaşadım. 1980 sonrası siyasete istek çok azaldı.”
“Yani cesur insan arıyorsunuz. Ya da gözü pek siyasetçi adayı”
“Evet, devlet bürokratlarından çok az talep var. Ben de üniversitelere göz atacağım. Bakalım kimler gelecek?” diye yanıt verdi…
TBMM giriş kapısına geldiğimizde kısa konuşmamız bitmişti. Geniş bir söyleşi için aramamı tembihledi…
Vedalaştık.
Aylar sonra Prof. Dr. Tansu Çiller’in siyasete gireceği, Demirel ile birlikte çalışacağı anlaşıldı.
Bir süre sonra da Çiller, Demirel’in yardımcısı olarak ekonomi alanında çalışmak üzere yerini aldı…
Çiller döneminde, Hürriyet Gazetesi üst yönetimden birinin önerisi ile bu gazete “Kadının topuk sesleri” manşetini atarak methiyeler düzmekten geri kalmamıştı.
Hatta bir başka köşe yazarı ise Çiller için “Sarışın ve Güzel Kadın” yakıştırması yapmaktan geri kalmamıştı…
Çiller döneminde ise Meral Akşener’i İçişleri Bakanlığı koltuğunda görüyoruz.
Koalisyon ortağı MHP’nin kontenjanından bakanlık koltuğuna oturan Akşener döneminde PKK ile mücadele son hızıyla devam etmiş, ancak çözüm konusunda elle tutulur bir olumlu sonuca varılmamıştı.
Rahmetli Demirel’in 9. Cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü’ne çıkmasından sonra Çiller, Erbakan’ın başbakanlığında kurulan koalisyon hükumetinde bu kez Başbakan Yardımcısı olmuş, kısa bir süre sonra da 28 Şubat askeri müdahalesi ile karşılaşmış, Erbakan’ın direnmesine rağmen koalisyon hükümeti görevden çekilmek zorunda kalmıştı.
Çiller’in yani “Kadının topuk sesleri” siyaset sahnesinde pek işe yaramamıştı.
Hele hele Çiller için “Sarışın ve güzel kadın” methiyesi yazanı da, bu “yağcılığı” okuyanları da derin bir hüsrana uğratmıştı Çiller.
(Devam edecek)