Mahkeme kararıyla işine iade edilen KHK’li Mithat Tokur, kararın hem OHAL Komisyonunu hem idareyi hem de KHK kararını mahkûm ettiğini söyledi.
Evensel’den Ramis Sağlam’ın haberine göre, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğündeki kamu görevinden 6 Ocak 2017 tarihinde 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Mithat Tokur, mahkeme kararıyla işine iade edildi.
Türkiye’de sayıları 140 bini aşan KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin hukuk mücadelesi devam ediyor. Haklarında hiçbir soruşturma açılmadan, savunmaları dahi alınmadan görevlerinden “ihraç” edilen kamu emekçileri, kamuoyu önünde “suçlu” ilan edilmişti.
İLTİSAK VE İRTİBAT OLUŞMAMIŞTIR
Ankara 24. İdare Mahkemesi Tokur hakkında verdiği kararda, OHAL Komisyonu kararını değerlendirerek, “Kamu görevinden çıkarılma gerekçelerinden olan ‘üyelik’ unsuru, ceza kanunları ile tanımlanmış bir suç olduğundan idari yargı mercilerinin bu yönde bir inceleme yapmaları ve tespitte bulunmaları mümkün değildir. Zira terör örgütü üyeliği ancak ceza yargılaması sonucunda tespiti mümkün olan bir eylemdir” diyerek, “Buna karşın iltisak ve irtibat halleri idari yargı yerlerince değerlendirilmesi gereken hususlardandır. Böylece, yasa koyucu, ‘terör örgütü’ üyeliğini hem kamu görevinden çıkarılma hem de hapis cezası vb. cezai yaptırımları saymışken, iltisak ve irtibat hallerini sadece kamu görevinden çıkarma gerekçesi olarak öngörüldüğünün” altı çizilmiştir.
Tokur’un, Türkiye İş Kurumu tarafından OHAL Komisyonuna gönderilen personel bilgi dosyasında, facebook hesabından terör örgütü lehine paylaşımlarda bulunduğu iddia edilmiştir. Mahkeme ara kararıyla Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatından, SİBER Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığından ve davalı idareden bilgi belge istemiştir.
İlgili kurumlardan gelen bilgi belgeler sonucunda, “Hukuken kabul edilebilir bilgi, belge, tanık ifadesi, ihbar, şikayet ve emniyet tespitinin bulunmaması” nedeniyle, mahkeme heyeti, OHAL Komisyon kararını “hukuka uygun” bulmayarak, Tokur’u haklı bulduğuna hükmetti.
MALİ VE SOSYAL HAKLARI İADE EDİLECEK
Mahkeme, OHAL Komisyonunun kararını hukuka uygun bulmayarak, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden ay başından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal haklarının ödeneceği kuralını dikkate alarak, davacının işlemden dolayı yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının hak ediş tarihinden itibaren dönemsel olarak işleyecek olan yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmetti.
OHAL KOMİSYONU RET KARARI VERMİŞTİ
Kamuoyu tarafından verdiği kararlar nedeniyle de “hukuk dışı” olarak ilan edilen OHAL Komisyonu tarafından 20 Haziran 2019 tarihinde “işe iade” başvurusunun reddedildiğini belirten Tokur, “OHAL kararının, ardından Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelerden doğan haklarımı yok sayan, devlet memurluğundan çıkarılmaya ilişkin usule uyulmaması ve savunma hakkının tanınmaması nedeniyle yargı yoluna başvurmuş, yasal haklarımın faiziyle tarafıma ödenmesini talep etmiştim” dedi.
“5 YILDIR SÜREN HUKUKSUZLUK”
2016 yılında yayımlanmaya başlanan KHK’lerle bugüne kadar binlerce kamu emekçisinin mağdur edildiğini söyleyen Tokur, hukuksuz bir şekilde kurulan komisyon kararlarının en az kendisi kadar hukuk dışı kararlara imza attığını söyledi.
Tokur, “Bir gece yarısı kararnamesiyle görevden ihraç edildiğimi öğrendim. Ne bir ifademiz alındı ne bir sorgumuz yapıldı. 36 yıllık memuriyet hayatımda tek bir kınama cezam dahi yok. Bunların vicdanları buysa, vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Anlatılamayacak ekonomik zorluklar çektim. Bir de engelli olmam yaşanan süreci iki kat daha katlanılmaz hale getirdi. Tek gelirim olan maaşım, haksız, hukuksuz, mesnetsiz iddialarla elimden alınarak, ‘terörist’ ilan edildim” diye konuştu.
Yaşadığı hukuksuzluk sürecini değerlendiren Tokur, “Bu süreçte birçok arkadaşımız, yaşamını yitirdikten sonra OHAL Komisyonu kararıyla işe iade edildi. Ben OHAL Komisyon kararını yargıya taşıma fırsatını yakalayabilenlerdenim. Mahkeme bu kararla hem OHAL Komisyonunu hem idareyi hem de KHK kararını mahkum etmiştir. Bu sürecin en temel insan haklarının ihlal edildiğini algılamak için hukukçu olmaya gerek yok” dedi.