CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında beklenmeyen, doğaçlama bir konuşma yaptı. Sözlerinin başında Gezi Davası kararlarına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Kurgulanmış mahkemelerden adalet çıkmaz” dedi ve yol arkadaşlarına seslendi. CHP lideri, “Bu engerekler ve çıyanlarla çatışma ne kadar sert olursa zafer de o kadar yakın ve görkemli olacaktır. Ne pahasına olursa olsun yürüyeceğiz. Ben o yoksulluğa mahkum edilen çocuklar için mücadele edeceğim. Ya bana katılın ya şimdi şu anda yolumdan çekilin” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’de grup toplantısında konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasına, mahkemenin iş insanı Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay ve Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası verilmesine tepki göstererek başladı. Yargının bağımsız olmadığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Kurgulanmış mahkemelerden adalet çıkmaz. Burada görev alan hakimlerin bir kısmı zaten önceden kararlarını vermişler. Verdikleri kararlar kendi özgür iradeleriyle verdikleri kararlar değil, talimatla aldıkları kararlara imza atıyorlar” dedi.
Konuşmasını kısa kesen Kılıçdaroğlu açıklamalarına, “Bugün farklı bir konuşma ile karşınızda olacağım. Hepimiz bu güzel ülkede birlikte ve beraber yaşamak zorundayız. Bugün yazdığım konuşmayı bir tarafa bıraktım. Karanlığa mahkûm edilen milyonların sesini dile getirmek istiyorum” diyerek devam etti. Kılıçdaroğlu, Saray’a seslendiği konuşmasında, çok öfkeli olduğunu belirterek, “Yoksulların biriken öfkesini görüyor musun? Evsiz, yurtsuz, elektriksiz aç bıraktığın bebeklerin ağladığını duyuyor musun? Ben o bebeklerin ağlamalarından gece uyuyamıyorum, karanlıkta onları düşünüyorum, sonra o karanlıkta senin beşli çetelerini de düşünüyorum ve yumruklarımı sıkıyorum” dedi.
Ayrıca, partililere seslenen Kılıçdaroğlu, “Yol arkadaşlarıma sesleniyorum; bu engerekler ve çıyanlarla çatışma ne kadar sert olursa zafer de o kadar yakın ve görkemli olacaktır. Ne pahasına olursa olsun yürüyeceğiz. Bu milleti çetelere boyun eğdirmeyeceğiz. Ben o yoksulluğa mahkûm edilen çocuklar için mücadele edeceğim. Ya bana katılın ya şimdi şu anda yolumdan çekilin. Açıkça söylüyorum. Bir insanın uğrunda öleceği bir şey yoksa hayatında, zaten o hiç yaşamamıştır” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle:
“Gezi nedir… Bizim demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin sesidir aslında. Baskıya isyandır Gezi aslında. Baskı istemiyoruz, kendi ülkemizde özgürce yaşamak istiyoruz diyor gençler. Doğayı koruyalım diyor gençler. Bu kurgulanmış mahkemede, Osman Kavala beraat ettiği bir davadan müebbet hapise mahkûm oldu. Dünyada böyle bir örnek yok, böyle bir garabet yok ama bizim ülkemizde olur. Çünkü yargı bağımsız değil. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi ve Tafyun Kahraman… Tutuklandılarve hapise gönderildiler. Vera’yı unutmayın, Vera babası hapise giderken babasını kucakladı ve öptü. Bizim hep beraber Vera’ya bir sözümüz var, biz sevgili Vera’yı babası ile tekrar kucaklaştıracağız.
Bu iktidar, beşli çetelerin iktidarıdır. Halkın iktidar değil, milletin iktidarı değil.
“YOKSULLARIN ÖFKESİNİ GÖRÜYOR MUSUN?”
Bugün farklı bir konuşma ile karşınızda olacağım. Hepimiz bu güzel ülkede birlikte ve beraber yaşamak zorundayız. Bugün yazdığım konuşmayı bir tarafa bıraktım. Karanlığa mahkûm edilen milyonların sesini dile getirmek istiyorum. Onların sorunlarını size anlatmak istiyorum. Gerçekten çok öfkeliyim. Evlatların karanlığa mahkûm edildiği bir Türkiye’yi asla istemiyorum, farklı bir Türkiye, her çocuğun aydınlık bir ortamda yatağına başını koyduğu bir ülke istiyorum. Karanlığa mahkûm edilen çocuklarımız dolayısıyla öfkeliyim. Ve seslenmek istiyorum, eyy Saray sesimi duyuyor musun? Hiç kimse olarak gördüklerin, yani görmezden geldiklerin, karanlık ışıksız evlerinden sesleniyorum sana. Yoksulların biriken öfkesini görüyor musun? Evsiz, yurtsuz, elektriksiz aç bıraktığın bebeklerin ağladığını duyuyor musun? Ben o bebeklerin ağlamalarından gece uyuyamıyorum, karanlıkta onları düşünüyorum, sonra o karanlıkta senin beşli çetelerini de düşünüyorum ve yumruklarımı sıkıyorum. Bunlar engerekler ve çıyanlardır. Bunlar başımıza ekmeğimize göz koyanlardır diyor Ahmet Arif. Dünya kötülüğe seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden bu hale geldi.
“YOKSULLUĞA MAHKÛM EDİLEN ÇOCUKLAR İÇİN MÜCADELE EDECEĞİM”
Yol arkadaşlarıma sesleniyorum; bu engerekler ve çıyanlarla çatışma ne kadar sert olursa zafer de o kadar yakın ve görkemli olacaktır. Ne pahasına olursa olsun yürüyeceğiz. Bu milleti çetelere boyun eğdirmeyeceğiz. Ben o yoksulluğa mahkûm edilen çocuklar için mücadele edeceğim. Ya bana katılın ya şimdi şu anda yolumdan çekilin. Açıkça söylüyorum. Bir insanın uğrunda öleceği bir şey yoksa hayatında, zaten o hiç yaşamamıştır.
Pes etmeyeceğim, durmayacağım. Söz veriyorum, hepinizin huzurunda söz veriyorum durmayacağım. İçimde bu halk için biriktirdiğim büyük bir kavga var. Bu kavgayı hep birlikte, yol arkadaşlarımla birlikte yapacağız.
Ülkeyi kaçak sığınmacılarla dolduranlarla kavga edeceğiz, beş paraya vatandaşlığı satanlarla kavga edeceğiz, yabancılara daire satılsın diye emlak desteği çıkanlarla kavga edeceğiz, ülkede milyonların elektriğini kesen çetelerle kavga edeceğiz, çocukları etten sütten mahrum bırakanlarla kavga edeceğiz, bu kiralarla bu enflasyonla kavga edeceğiz, sokaklarımızı mafyaya teslim edenlerle kavga edeceğiz, uyuşturucu baronlarıyla iş tutanlarla kavga edeceğiz, ülkenin onurunu konsolosluk bahçelerine gömenlerle kavga edeceğiz. Yargıyı siyasetin emrine verip Brunsonları özel uçaklarla gönderip, kendi insanımızı hapishanelerde rehin tutanlarla kavga edeceğiz, halkın milyarlarını alın terini arka kapıdan satanlarla kavga edeceğiz. Yani özetle; vatanı satanlarla kavga edeceğiz. Biz birbirimize emanetiz yol arkadaşlarım. Bu memleket bize emanet. Birimiz açken hiçbirimiz tok değiliz, birimiz karanlıktayken hiçbirimiz aydınlıkta değiliz.”