Süfyan Kızılarslan / Ajans Bizim – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Devleti yönetenler kimseyi suçlayamazlar, önlem alırlar, önlem…” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, sorunları aşmanın yolunun millet iradesi olduğunu belirterek, sandığa giden her vatandaşın sorunların aşılmasında sorumluluğu bulunduğunu söyledi.
Her gün yeni sorunla karşılaşıldığını, bundan kurtulmanın yolunun birlikte hareket etmek olduğunun anlatan Kılıçdaroğlu, “Gelir düzeyi ne olursa olsun, en zengin de endişeli, en fakiri de endişeli. Dertleri farklı olabilir ama endişe var. Türkiye’yi bu endişe girdabından çekip çıkarmak zorundayız” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin bu gidişinden huzursuzluk duyan herkesin, sandığa gittiğinde oyunun rengini değiştirmek zorunda olduğunu söyledi.
Türkiye’nin terörden büyük acılar yaşayan bir ülke olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Terör bir insanlık suçudur, bunu bütün dünyaya anlatmak zorundayız. Terörün sağı-solu yoktur, bunu da bütün dünyaya anlatmak zorundayız. Terörü acaba ne kazanırım, nasıl lehime çevirebilirim diye terör, iç politika malzemesi olamaz zaten, olmamalıdır da bu. Dolayısıyla terör bir insanlık suçuysa ve hepimiz insanlığa, insana saygı duyuyorsak, o zaman terör konusunda beraber olmak zorundayız, birlikte olmak zorundayız. Terör kimden, nereden, nasıl gelirse gelsin, hangi amacı taşırsa taşısın, hep beraber karşı çıkmak zorundayız. Kısır tartışmalarla terörün yanındaymış, terörün karşısındaymış gibi bir algı yaratmanın Türkiye’ye hiçbir faydası yoktur. Tam tersine teröristlerin ekmeğine yağ sürersiniz, terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürersiniz. Onlar zaten toplumu ayrıştırmak istiyorlar, zaten bölmek istiyorlar toplumu.”
Kılıçdaroğlu, İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısına değinerek, “Evet, güvenlik güçlerine teşekkür ediyoruz, hemen yakaladılar ama asıl sorulması gereken soruyu daha sormadık. Bu kişi, yani bu terörist sınırdan nasıl geçti? Kim geçirdi bunu sınırdan?” sorusunu yöneltti.
“Doğruyu söylüyoruz”
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Bir insanlık belası var, bu belaya karşı diyoruz ki: Ciddi önlemler alın. Terörist dediğiniz sadece bir yönüyle değil, uyuşturucu teröristleri de var aramızda, gencecik evlatlarımızı, yüzbinleri zehirliyor onlar. Onların teröristten ne farkları var? Onlar da aynı şey… Nasıl oluyor da kilolarca değil, tonlarca uyuşturucu bu ülkeye nasıl giriyor? Ben bunu da soruyorum, buna da kızıyorlar. Devleti yöneten birisi uyuşturucu baronları ile fotoğraf çektirir mi Allah aşkına ya? Fotoğraf çektirir mi?
Kızıyorlar, bağırıyorlar, çağırıyorlar, hakaret ediyorlar… Ya biz doğruyu söylüyoruz arkadaş, doğruyu söylüyoruz. Tonlarca uyuşturucu gelecek. Sokaktaki uyuşturucu satıcısı bunun ilk ayağıdır, asıl beyleri yakalayacaksın kardeşim. Onlar da terörist, onlara da terörist muamelesi yapacaksın, onları da tutacaksın, onları da hapse atacaksın, onlara da hiçbir indirim vermeyeceksin. Gencecik evlatlarımız arkadaşlar ya, gencecik evlatlarımız ya… Teröristle ne farkı var bunların?”
Kılıçdaroğlu, “büyük açmazlar” bulunduğunu ve bunların çözülmesi gerektiğini belirterek, “Birisi bir devleti suçlarken açıkça, terör odağı diye suçlarken, öbürü aynı kişi aynı devletin başkanını karşılıyor, taziyesini kabul ediyor. Nasıl bir anlayıştır bu? Devlet böyle yönetilmez” dedi.
“Devleti yönetenler kimseyi suçlayamaz”
Kemal Kılıçdaroğlu, 2020’de “Yaşam Haktır” diye bir iletişim hattı kurduklarını belirterek, bugüne kadar 400’ün üzerinde kadının telefon ettiğini ve destek istediğini söyledi. Bu kadınlara destek verildiğini, iş imkânı sağlandığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Yapması gereken iktidar ama yapmıyor, yapamıyor, beceremiyor. Devleti soyulacak organ olarak gördüğünüz andan itibaren dünyanız değişir” diye konuştu.
“Birileri rantı paylaştığını” ama ülkede “derin bir yoksullukla karşı karşıya kalındığını” ifade eden Kılıçdaroğlu, çiftçinin girdi fiyatlarının yıllık yüzde 138,5 arttığını söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Neden bu zam oluyor diye bağırıyorlar, esnafı suçluyorlar, soğan üreticisini suçluyorlar, domates üreticisini suçluyorlar, diğer yerleri suçluyorlar. Sizin suçlamaya hakkınız yok. Devleti yönetenler kimseyi suçlayamazlar, önlem alırlar önlem; neden bu fiyatlar artıyor, önlem alırlar, tedbir alırlar yani. Birilerini suçlamaya kalkıyorsanız, ‘ben bir şeyi yapamıyorum ancak ben suçlayabiliyorum’ demektir bu. Siz devleti yönetmeyi bırakmışsınız artık.”
Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin ciddi sorunları olduğunu belirterek, “Öğretmenlerin tamamını Hakimler ve Savcılar Kanunu gibi özel bir yasa çıkararak ayrıcalıklı bir sınıf haline getireceğiz” dedi.
“Kişiye endeksli dış politika olmaz”
İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nde “Dış politikayı 180 derece değiştireceğiz” dediklerini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Niçin? Bu dış politika, dış politika değildir? Kişiye endeksli dış politika olmaz. Dış politika, ülkenin çıkarları üzerine inşa edilir. Eğer dış politikada yanlış yaparsanız, dengesiz konuşursanız, hamaset yaparsanız, size bir gün bunun gereğini yaparlar ve siz onların önünde diz çökmek zorunda kalırsınız.
Erdoğan, Mısır Devlet Başkanı için şunu söylüyordu. Uluslararası platformlarda Türkiye’yi saymıyor, Türkiye’de zaten çok söylüyordu. Malum Mısır’daki İhvan’ı da, 4 parmağını da AK Partinin logosu haline getirmişti, meydanlarda, şurada, burada, her yerde söylerdi, yapardı bunu. Yapmayın diyorduk, yapmayın bunları, Türkiye’ye zarar veriyorsunuz diyorduk. Rabia işareti evet… Uluslararası platformlarda sadece Sisi’yi cumhurbaşkanı olarak kabul etmediğini söyledi, “kabul etmiyorum” diyor Sisi’yi. “Benim için Mısır’ın Cumhurbaşkanı Mursi’dir. Birleşmiş Milletlerde onunla aynı masaya oturmadım, oturursam kendimi inkâr ederim” diyor. Ne oldu Allah aşkına?
Erdoğan’ın benim zoruma giden tarafı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil etmesidir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarını yerle bir etmesidir. Ne demektir? Tükürdüğünü yalamak. Allah kimseye böyle bir şey yaşatmasın.
Kavga etme dedim arkadaş… İç politikada tamam kavga ederiz, eyvallah ne olacak, 3 gün sonra barışır ama dış politika öyle değil. Şimdi ne yaptın? Gidiyorsun, elini sıkıyorsun. Birleşik Arap Emirlikleri için, Suudi Arabistan için, İsrail için, Suriye için neler söylemedin? Şimdi araya aracılar koyuyor, acaba nasıl barışabiliriz diye. Bütün dünya gülüyor arkadaşlar, Türkiye’nin itibarı böyle sarsılmamalı.”
“3 Aralık’ı bekleyin”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de ortalama her 7 yılda bir kriz olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Türkiye’yi artık bu kriz zincirinden kurtarmamız lazım. Emin olun çok güzel şeyler açıklayacağız, çok güzel. Belli aralıklarla krize giren bir Türkiye değil, sonsuza kadar krizi bitirecek olan bir vizyon açıklayacağız. Sonsuza kadar krizleri bitirmeliyiz.
Ekonomi bakanlarını değiştirdiler, maliye bakanlarını değiştirdiler, bürokratları değiştirdiler, hükümetler geldi-gitti ama krizler bizim hayatımıza hep oldu. Sonsuza kadar bu krizleri bitirmemiz lazım. Türkiye bunu hak etmiyor. Siyaset kurumu da bunun gereğini yapmak zorundadır. O nedenle gittim değerli arkadaşlarım, o nedenle gittim. Vizyonumuz hazır: 3 Aralık… Ekiplerimiz hazır, yatırımcılar hazır, taze para da hazır. Türkiye’yi bu beladan sonuna kadar kurtaracağız. 3 Aralık’ı bekleyin ve asla unutmayın, geliyor gelmekte olan.”