Hasan Köseoğlu / Ajans Bizim – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bolu Abant’ta düzenlenen CHP TBMM Grubu 27. Dönem 4. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında konuştu.
Türkiye’nin eğitimde, ekonomide, demokraside, dış politikada sorunu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi adaletle değil, baskıyla yöneten bir yönetim tarzıyla, bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız” dedi.
“Bir tweet attı diye eğer kişiyi sabahın köründe evini basıp yakalayıp karakola götürüyorsanız bir sorunumuz var demektir. Düşüncelerini özgürce açıkladı diye insanları alıp aylarca, yıllarca hapislerde tutuyorsanız bir sonumuz var demektir” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“AİHM kararını uygulamayan, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan bir yargı düzeni varsa ciddi bir sorunumuz var demektir. Kanun hükmünde kararnameyle, yargı kararıyla değil kanun hükmünde kararnamelerle insanlar görevlerinden ediliyor, kamu görevlerinde çalışırken bunlar kamu görevleri sona erdirilerek dışarıya atılıyorsa bir sorunumuz var demektir. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamadı diye bir yargıç ödüllendiriliyorsa bir sonumuz var demektir. Biz böyle bir tabloyla daha hiç karşılaşmamıştık. Yargının bir düzeni vardı, bir adalet anlayışı vardı. Eleştirirdik ama eleştirilere karşı duyarlı olan bir yapı vardı ve biz o yapıyla yan yana gelirdik. İnsanlar oturur konuşurlardı. 83 milyonluk bir Türkiye’yi düşünün, Londra’daki bir avuç tefeciye çalışan 83 milyonluk bir yurttaş kitlesini düşünün. Hep beraber hizmet ediyoruz. Biz kazanıyoruz ama paraları oraya gönderiyoruz. Türk lirasını bırakın Amerikan dolarını AB’nin avrosunu da bir tarafa bırakın üçüncü dünya ülkelerinin paraları karşısında bile erimeye başladıysa ciddi bir sorunumuz var demektir. Ve şu soruyu hepimiz kendimize sormak zorundayız. Bu tablo 83 milyonun hak ettiği bir tablo mu?”
“Sorunların altında halkımız yorgun”
Açlık sınırının altında asgari ücret olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Milyonlarca kişi açlık sınırının altında bir gelirle geçinmeye çalışıyorlar. 4-5 yerden aylık alanlar var. Bir tarafta insanlar açlık sınırının altında asgari ücretle geçinirken öbür taraftan sarayın ve beslemelerinin aldıkları paralar var. 4 yerden, 5 yerden aylık alanlar var. Adaletsiz bir düzen bu. Oturup düşünmemiz gerekiyor hepimizin” diye konuştu.
“Bütün bu sorunların altında halkımız yorgun” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, 2014’ten bu yana kişi başına düşen milli gelirin sistematik olarak düştüğünü belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir tablo hiç olmadı” dedi.
Türkiye’nin günlük kararlarla yönetildiğini, planlama olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki yılın ne olacağını bırakın, önümüzdeki ayın ne olacağını kimse bilmiyor, tahmin bile edemiyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Bazen soruyorlar efendim çok sıkıştık mahvolduk diye. Diyorum ki daha baharınızı yaşıyorsunuz, daha kış gelecek göreceksiniz. Daha ciddi tablolar çıkacak önümüze, daha ağır tablolar çıkacak önümüze bunları biliyoruz. İğneden ipliğe her şeye zam geleceğini artık 83 milyonda biliyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye Cumhuriyetinin kasasındaki 128 milyar doların buharlaşmasına yol açan, karar veren kim?” sorusunu tekrarlayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milletin sırtına döviz kurunun Türk lirası karşısında yükselmesi veya Türk lirasının erimesi karşısında sadece son üç haftada 260 milyar liralık ek yük getirdik milletin sırtına. 260 milyar lirayı kim ödeyecek? Saray mı ödeyecek, sarayın beslemeleri mi ödeyecek, beşli çeteler mi ödeyecek, 83 milyon sıradan vatandaş mı ödeyecek? Bu soruyu da gittiğimiz her yerde sormak zorundayız. Daha önce hiç yaşanmayan tablolar var dedim yaşıyoruz bütün bunları. Rüşveti görmeyerek adeta meşrulaştıran bir siyasal anlayış var. Bir ülke düşünün İçişleri Bakanı var televizyonlara çıkıyor bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para verildiğini söylüyor. Saraydan ses çıkmıyor, beslemelerinden ses çıkmıyor, AK Parti grubundan ses çıkmıyor, MHP grubundan ses çıkmıyor. Yolsuzluğun bu kadar meşrulaştığı bir düzeni hiç yaşamadık. Yolsuzluk bu boyutlara ulaştıysa bize düşen görevin ne kadar ağır olduğunu fark edeceksiniz. Yolsuzluğu meşrulaştıran kim? Manav mı, kasap mı, apartman görevlisi mi, sanayici mi, kim? Bunu sormak zorundayız.”
“Elektrik şirketleri zam hazırlığı yapıyor”
Elektrik şirketlerinin zam hazırlığı yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Onları uyarmak benim ve bizim ortak görevimizdir” diyerek şunları kaydetti;
“Milletin sırtına çökmeye çalışırsanız, elektriğe zam yapmaya kalkarsanız söylüyorum bunun bedelini ödeyeceksiniz. Emekli aldığı aylık 1500 lira, 2000 lira. 250 lira elektrik faturası geliyor. Sizde vicdan yok mu bu adam nasıl ödeyecek? Daha bu elektrik, daha pazara gitmedi. Eğer zaman yaparlarsa gerekirse kademeli olarak tüketimi durdurmaya çağıracağız halkımızı. Bunun mücadelesini vereceğiz. Yapmaya kalkarlarsa yarın iktidar olduğumuzda bunun hesabını kesinlikle soracağız. Halktan yana tavır alacağız, milletten yana tavır alacağız ve bunun hesabını soracağız. Oturursun kafana göre zam yaparsın. Kim ödeyecek onu? En pahalı elektriği kullanıyoruz. Sadece evde oturanlar değil, kuyudan su çekip tarlasını sulayan vatandaş içinde aynı dert var. O elektrik düğmesine bastıkları zaman beş çeşit vergi ödüyor vatandaş. O nedenle elektrik dağıtım şirketlerinin dikkatli adım atması lazım. Aynı zamanda çiftçi kardeşlerimiz içinde tarlasını ekiyor, suluyor, ekini satmamış elektrik faturası geliyor öde diye. Ürününü satmadı ki bu adam. Bu tabloyu da değiştireceğiz. Onlar bilsinler, ürünü elde edip hasadı sattıktan sonra elektrik faturasını ödeyeceğiz ve asla faiz çalışmayacak. Bunu da söylüyorum. Açık ve net; ya bu milletin, ya bu halkın yanında yer alırsınız ya da bizi karşınıza alırsınız. Bunu gayet açık, gayet net söylüyorum. Derdin varsa derdini bana değil, halka değil, millete değil, derdin varsa gideceksin saraya anlatacaksın derdini. Senin sorununu çözecek olan saraydır. Oradaki şürekâdır.”
“Bu topraklarda hiç kimsenin, hiçbir ailenin acı çekmesini istemiyoruz. Birileri lüks içinde yaşarken yüz milyonlar, yüz binler acı içinde yaşamasın” diyen Kılıçdaroğlu, “Devralacağımız sorumluluğun ne kadar ağır olduğunu milletvekili arkadaşlarım bilsinler diye bunu anlatıyorum. Sıradan bir iktidar değişimi olmayacak bu değişim. Bu değişim devasa bir sorumluluğu omuzlarına alıp Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak için mücadele etmek demektir. Bu sorumluluğun anlamı budur. Ağır bir sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Neden? Aklımızla sorunları çözeceğiz, birikimimizle çözeceğiz. Yolsuzluklarla mücadele ederek çözeceğiz. Ahlaki temelleri güçlendirerek çözeceğiz bu sorunları. Devletin hazinesine hiç kimsenin el uzatmasına izin vermeyeceğiz. Kul hakkı yiyenlerin burnundan hep beraber fitil fitil getireceğiz” ifadelerini kullandı.