Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile TBMM’de görüştü. CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’na CHP TBMM Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı eşlik etti.
Görüşmenin ardından konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kürt sorunu dahil, bütün sorunların çözüm adresi TBMM’dir” dedi.
Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan Buldan ve Mithat Sancar ile görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları satırbaşlarıyla şöyle:
“-Görüşme sırasında kendilerine; Millet İttifakı’nın hazırladığı anayasa değişikliği metnini, güçlendirilmiş parlamenter sistem ile ilgili dokümanımızı ve ortak mutabakat metnimizin birer örneğini takdim ettik.”
“-Bağımsız ve tarafsız yargı, mutlaka olmalı. Hukuk devleti mutlaka olmalı. Sosyal devlet… Gelir dağılımındaki giderek bozulan dengesizliğin giderilmesi gerekiyor. Sosyal devletin mutlaka güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Temel hak ve hürriyetlerin korunması, bu da ortak talep olarak dillendirildi. Mutlaka temel haklar ve özgürlükler korunsun.”
“-Yerel yönetimler üzerinde duruldu. Yerel yönetimlerin kayyum atanması, kayyum uygulamasının sürdürülmesini asla doğru bulmadığımızı ifade ettik, Sayın Genel Başkanlara.”
“-Bizim ortak mutabakat metninde de kayyum uygulamasının olmaması gerektiğini… Seçimle gelen seçimle gider; demokrasinin temel kuralıdır. Siz demokrasiyi yok eder; halkın, yani milletin iradesini ipotek altına alırsanız, ‘Sizin verdiğiniz oyları kabul etmiyorum ve buraya kendi istediğimi, atama ile gelen birisin getireceğim’ derseniz, bu doğru bir uygulama değildir. Demokrasiye aykırıdır.”
“-Demokrasiyi savunuyorsak; her ortamda, her yerde, her koşulda demokrasiyi savunmalıyız. Demokrasiyi savunmak; insan haklarını, yargı bağımsızlığını, kadın-erkek eşitliğini; çevreyi… İklimde oluşacak olan tahribatların giderilmesi açısından her türlü önlemi ortaya koymaktır.”
“Siyaset kavga alanı olmamalı”
“-Serbest siyasetin önünün açılması… Siyaset artık bir kavga alanı olmamalı. Artık bu ülke kavgadan bıkmadı mı?”
“-Kucaklaşmak varken, beraber bir araya gelip uygar insanlar gibi tartışmak varken niye kavga ediyoruz, hangi gerekçe ile kavga ediyoruz? Toplumu ne için kamplaştırıyoruz, ayrıştırıyoruz?”
“-Biz birlikten ve beraberlikten yanayız. Beraber bu ülkenin kalkınması, büyümesi için var olan bütün sorunların çözümü için ortak hareket etmekten yanayız.”
“-Siyaset sorun yaratmamalı, var olan sorunları çözmeli ve bunun için siyaset var zaten. Siyaset sorun yaratıyorsa; bu sorun ülkenin büyümesine, kalkınmasına, insan haklarına, kadın-erkek eşitliğine negatif yansıyor. Bunun ortadan kalkması lazım.”
“Parti kapatmak doğru değildir”
“-Parti kapatılması… 21. Yüzyıldayız, arkadaşlar. Hâlâ, parti nasıl kapatırız? Bu arayışlar doğru değil.”
“-Ben şu partiyi kapatayım da onun oyları bana gelsin’, nereden çıktı bu?”
“-Parti kapatmak doğru değildir. Bugüne kadar kapatılan partilerin farklı isimlerle tekrar siyaset sahnesinde yer aldığını, halkın da bunlara destek verdiğini hepimiz görüyor ve biliyoruz.”
“-Dolayısıyla parti kapatmanın, bizim Ortak Mutabakat Metni’nde de bu konuda düzenlemeler var. Zorlaştırılması gerekiyor, önce Meclis’in bu konuda karar alması gerekiyor.”
“Kadına şiddetin son bulması lazım”
“-Kadına yönelik şiddet… Kadına şiddetin mutlaka son bulması lazım. Bu konuda toplumun bir duyarlılığı var. Bu duyarlılığı, siyaset kurumunun da kendi ruhunda hissetmesi lazım.”
“-Siz kadına yönelik şiddeti şöyle veya böyle teşvik ederseniz, sessiz kalırsanız; bu doğru değil. Kadına yönelik şiddetin, mutlaka sonlandırılması ve bu konuda çok açık ve çok net siyaset kurumunun tavır alması lazım.”
“-Bu tavır alındığı zaman da göreceksiniz ki Türkiye’de kadınlar da özgürce siyaset yapabileceklerdir… Hayatın her alanında zaten çalışıyorlar, çalışmalarına devam edeceklerdir.”
“Yargının siyasallaştırılması”
“-Yargının bir sopa olarak kullanılması… Yani siyasi iktidarın yargıyı siyasallaştırması, oraya kendi adamlarını getirmesi ve ondan sonra yargının, siyasetin üzerinde bir sopa olarak kullanılmasını asla kabul etmiyoruz.”
“-Hâkim, Anayasa’nın 138. maddesine göre hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Kanuna göre değil, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir.’ Biz yargıçlardan bunu bekliyoruz. Siyasal iktidarın baskılarına direnmesini bekliyoruz. Kendi vicdanlarının sesini dinlemelerini istiyoruz. Bu olduğu taktirde, gerçek bir demokrasiyi inşa edebiliriz.”
“Çözüm adresi TBMM’dir”
“-Kürt sorunu dahil, bütün sorunların çözüm adresi TBMM’dir.”
“-TBMM’nin varlığı, zaten soruları çözen bir Meclis olmasından kaynaklanmaktadır. Kuruluşundan bu yana, Türkiye’nin en temel sorunları TBMM’de çözülmüştür.”
“-Biz; milletin sağduyusuna güvenerek, buraya getirdiği, seçtiği parlamenterlerle birlikte var olan sorunların tamamını çözmeye hazırız ve çözeceğiz.”
“-Göreceksiniz, hiçbir sorun çözümsüz değildir. Her sorunun çözüm adresi TBMM’dir, yani milletin iradesi ile bu sorunların tamamı çözülür.”
“-TBMM’nin kapasitesi sorun çözmeye yeterli değil mi? Hayır yeterlidir. Her sorunun çözüm adresi burasıdır.”
“Kavgayı bitireceğiz”
“-Bu ziyaret, anlaşılıyor ki sizin açınızdan da büyük bir önem taşıyor. Bütün kameralar burada.”
“-Ben özellikle basın mensuplarından istirhamım. Toplumu ayrıştıran bir dilden lütfen kaçının. Toplumu kutuplaştıran bir dilden kaçının.”
“-Medyanın da sorumluluğu var. Medya da bu sorumluluğu bilmeli, bu sorumluluğun farkına varmalı. Tokalaşmak, kucaklaşmak varken, acı günlerimizi paylaşmak, sevinçli günlerimizde beraber neşelenmek, gülmek varken, bu kavga neden? Kavgayı bitireceğiz.”
“Bu oyundan Türkiye’yi kurtaracağız”
“-Acı bir olay daha. Gelinir, TBMM’de kürsüde konuşulur. İngilizce yazar, parantez içinde bu söz İngilizcedir. Fransızca, söz Fransızca vs. Konuşma metnin içinde Kürtçe geçtiği zaman ‘bilinmeyen bir dil’ deniyor.”
“-Allah aşkına bu ülkenin insanlarının vicdanına sesleniyorum. TRT’nin ‘TRT Kürdi’ diye kanalı var, yayın yapıyor. Nasıl oluyor da buraya ‘bilinmeyen bir dil’ diye yazıyorsunuz, bilinmeyen bir dil. Binlerce yıldır konuşulan bir dili neden ‘bilinmeyen bir dil’ yazıyorsunuz.”
“-Şimdi vicdan, ahlak, erdem, bilgi sahibi herkese soruyorum. Devlete çifte standart yakışmaz, doğru değildir.”
“-Herkesin diline saygı göstereceksin. Evet, resmi dilimiz Türkçe, eyvallah. Kimsenin bir şey dediği yok, zaten.”
“-Ama siz devlet olarak çifte standart kuramazsınız. Çifte standart yaptığınız zaman vatandaşlarınızı ayırıyorsunuz, ayrıştırma yapıyorsunuz demektir. Bir grup insanı, bir grup insana düşman ediyorsunuz demektir.”
“-Bu emperyal güçlerin Türkiye’ye oynadıkları oyundur. Bu oyundan da Türkiye’yi kurtaracağız. Herkes rahat olacak bu ülkede. Kimseyi düşman olarak görmeyeceksiniz. Kimseyi ötekileştirmeyeceksiniz. Herkesin inancına da kimliğine de yaşam tarzına da saygı göstereceksiniz.”