CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Maceracı bir politika ile devleti yönetmeye kalkarsanız, para politikasını bunun üzerine inşa ederseniz, bunun kaybı ağır olur” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, altı liderin ikinci kez bir araya geldiğini belirterek, siyasal olarak, orada tolumun tüm kesimlerinin temsil edildiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Devletin karar alma mekanizmalarının bir kişiye teslim edilmesinin getirdiği felaketi, getirdiği olumsuzluğu hepimiz görüyoruz. Bunu sadece ben görmüyorum, diğer liderler de görüyorlar ve Türkiye’nin bu bataktan çıkması lazım” diye konuştu.
“Birlikteliğimizi bozmayı amaçlayan Seçim Kanunu Teklifi üzerinde de görüştüklerini” belirten Kılıçdaroğlu, diyen Kılıçdaroğlu, “Kanunu istediğiniz gibi değiştirin, göndereceğiz arkadaş, göndereceğiz” dedi. Liderlerden hiçbirinin “bireysel beklentisi” bulunmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, tek hedeflerinin TBMM ile 84 milyona hizmet etmek olduğunu kaydetti.
Kılıçdaroğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda ek ders karşılığı çalışanlara iş güvenliği ve sosyal haklarının tam olarak verilmesini istedi.
“Devleti yönetemiyorlar”
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Israrla söylediğim bir şey var: Devleti yönetemiyorlar; yönetme güçleri yok, yönetme kapasiteleri yok, sorunların altında ezilmiş vaziyetteler. Ekonomiyi yönetemiyorlar, kurumları yönetemiyorlar… Yani özet olarak devleti yönetemiyorlar. Sorunların altında eziliyorlar; her soruna çözüm üretelim derken, bir başka büyük sorun patlamış oluyor. Dolayısıyla sık sık tekrar ettiğim; devlet akılla yönetilir, devlet bilgiyle yönetilir, devlet birikimle yönetilir, devlet siyasetle yönetilir. Eğer siz bunları yapmazsanız, devleti sağlıklı yönetemezsiniz. Devleti bir sorunlar yumağı haline getirirsiniz ve o devlette yaşayan insanlar kendi üzüntüleri, kendi dertleriyle baş başa bırakılmış olurlar. Biz hem sorunları çözmek, hem insanların huzur içinde yaşayabileceği bir Türkiye’yi inşa etmek istiyoruz. Bunlar ise tam tersini yapıyorlar ve yönetemiyor.”
Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlere büyük görev düştüğünü belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bir kişi yönetiyor. Hiçbir kurumun, Türkiye Büyük Millet Meclisi dahil, mahkemeler dahil, hiçbir kurumun esamisi okunmuyor. Bütün yetkiler bir kişide toplanmış ve o kişi Türkiye’yi bir sorunlar yumağı içine sürükledi ve bugün bu sorunu hep beraber yaşıyoruz” dedi.
“Maceracı para politikasından vazgeçin”
Sorunların çözümü için beş önerisi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bunları özetle şöyle sıraladı:
“-Birinci tavsiyem şu: Maceracı para ve kur politikalarından vazgeçin. Devlet macera ile yönetilmez değerli arkadaşlar. ‘Ben doları şu kadar yaptım, ben şöyle yaptım…’ Bu anlayışla olmaz, devlet yönetilmez. Devlet akılla yönetilir, bilgiyle yönetilir, birikimle yönetilir, liyakatli yönetilir. Siz devletin Merkez Bankasına arkeolog atarsanız, o devlette liyakat yok demektir.”
“-Maceracı bir politika ile devleti yönetmeye kalkarsanız, para politikasını bunun üzerine inşa ederseniz, bunun kaybı ağır olur değerli arkadaşlar.”
“-Milli Kurtuluş Savaşı’nı veren bir ülkenin insanları, bir ülkenin yönetimi borç para için gidip boyun eğer mi, gerdan kırar mı? Benim ağrıma gidiyor. Laf aramızda, Bahçeli’nin hiç ağrına gitmiyor, hiç ağırına gitmiyor.”
“-Düşünebiliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşıyoruz; milli paramız var, adı Türk Lirası; biz gidiyoruz, kendi vatandaşımızdan dolarla borçlanıyoruz. Çünkü vatandaş bana güvenmiyor. Maceracı bir politikanın, kur politikasının, para politikasını Türkiye’yi getirdiği nokta budur. Türkiye’nin buradan çıkması lazım.”
“Korumalı mevduata derhal son verin”
“-İkinci tavsiyem: Kur korumalı mevduata derhal son verin. Bir daha ifade ediyorum; kur korumalı mevduat uygulamasına derhal son verin. Ya Türkiye’yi felakete sürüklüyorsunuz. Akılla, mantıkla bağdaşır bir uygulama değildir. Fakirden alıp zengine veriyorsunuz.”
“-Dövizi sabit tutamıyorsun. Dövizi sabit tutmak için ‘efendim Merkez Bankası faizi düşürsün ama biz başka yerde yükseltelim, milleti kandırırız böylece…’ Kur korumalı mevduatta 3 ay için ödenen faiz yüzde 17,75 devletin kesesinden çıkan. Bankalar hariç, onlar da ayrıca veriyorlar. Devletin kesesinden çıkan 3 aylık faiz 17,75; yıllık yüzde 92.”
“-Bir şey daha var, bir şey daha var: Faiz veriyorsunuz yüzde 92, sıfır vergi, vergi almıyorsunuz. Beyefendi çıkmış, ‘çocuk bezinden vergiyi indiriyorum’ diyor. Çocuk bezinden indirdin, ya asıl bunlardan indireceksin, bunlardan alacaksın vergiyi kardeşim sen.”
“-Yüzde 92 veriyorsun, yüzde 92 faiz veriyorsun, bir de diyorsun ‘senden vergi almayacağım.’ Peki, o faizi nereden ödüyorsun? İşte o çocuk bezi alan, ekmek alan, simit alan, çay içen, minibüse binen, dolmuşa binen insanların ödedikleri vergileri alıp, bir avuç kişiye veriyorsun. Bu mudur adalet,”
“Tam bir soygun düzeni”
“-Üçüncü tavsiyem: Hazine’yi ölçüsüz yük altına sokan kamu-özel işbirliği; tam bir soygun düzeni. Kardeşim derhal bunu öyle dolar-avro falan değil, derhal Türk Lirası’na çevir kardeşim. Zorlanıyorsan, çıkıp şunu dersin: ‘Ben bunu yapıyorum, Cumhuriyet Halk Partisi de benim arkamda kapı gibi duracak.’ Vallahi de billahi de kapı gibi dururuz, kapı gibi dururuz. Çünkü biz beşli çeteye değil, 84 milyona hizmet etmek istiyoruz.”
“-Sen tavrını beşli çeteden yana koymuşsun; olmaz, değiştireceksin bunu. Değiştirirsen ne olur? En büyük desteği CHP’den alacaksın kardeşim, destekleyeceğiz seni. Ben bu milletin soyulmasını istemiyorum, fakirin fukaranın perişan olmasını istemiyorum, herkesin karnı doysun istiyorum, herkesin işi gücü olsun istiyorum.”
“-Bakın kur korumalı mevduat konusunda bunların CEO’su bir ekonomi yayını yapan bir televizyona çıkmış, Bloomberg’e çıkmış: ‘Kur korumalı mevduatı kullanmaya başladık.’ E yüzde 92 faiz, nasıl kullanmayacaksın? ‘Kur pozisyonu olarak bilançomuzda kur riski taşımıyoruz.’ Dünyanın parasını aldır, ne kur riski taşıyacaksın zaten? Hem para alacaksın, dolar yükseldikçe zaten veriyor, artı üstüne faiz veriyor, artı bir de vergisiz bu.”
“Şu Katar aşkından vazgeçin”
“-Dördüncü tavsiyem: Ya Allah aşkına şu Katar aşkından vazgeçin kardeşim. Ya Katar Tank-Palet’i istedi, Tank-Palet’i verdin. Katar tank üretse, deriz ki: Onların teknoloji bilgileri var, gelecekler bizde de aynı teknolojiyle tank üretecekler. Adamların tank üretmeleri mümkün değil ama verdiniz siz onu. Ordudan alıp verdiniz, 2018’de tankımız olacaktı, 2022 ortada tank yok. Orduya yapılmış en büyük ihanettir, milli ordumuza yapılmış en büyük ihanettir.”
“- Buradan bir sefer çıkacaksın. Arsalar verdiler, araziler verdiler; Katar televizyonlarında İstanbul’daki araziler, arsalar, yatlar, katlar hepsi satılık. Ya bir devlet bu kadar pazarlanır mı ya? Ya burası ticarethane mi kardeşim? Burası milli bir devlet kardeşim. Bahçeli’nin ağrına gitmiyor bunlar, Bahçeli alkışlıyor bunları. Benim ağrıma gidiyor.”
“-Son 2 ay içinde 2,5 milyon küçükbaş hayvanı ihraç ettiler. 2,5 milyon küçükbaş hayvanı Katar’a gönderdiniz ucuz et yesinler diye, bize gelince yüze 48 ete zam yaptılar. Katar aşkından… Yüzde 48… Onlar ucuz et yiyecek, bizim fakir fukara et yemeyecek, yüzde 48 zam.”
“Türkiye’yi dışa bağımlı hale getirdiler”
“-Beşinci tavsiyem: Tarımda ve enerjide Türkiye’yi dışa bağlı hale getirdiler.”
“-Dua ediyoruz gelsinler diye, gemiler gelsinler diye; gelmezse efendim bilmem ne olacak… Şeker karaborsaya düştü ya. Benim bildiğim şekerin karaborsaya düşmesi İkinci Dünya Harbi’nde olmuşsa olmuştur. Kardeşim, 21’inci Yüzyıl’dayız, dünya kadar şeker fabrikalarımız var, tarlalarımız var, şeker pancarı ekiyorlar. Nasıl oluyor da şeker karaborsası oluyor?”
“-Gıda krizi kapımızda, hepimiz bunu biliyoruz. Çiftçiye 211 milyar lira alacağını ödeyeceksin kardeşim. Çıkacaksın, diyeceksin ki çiftçi kardeşlerime: ‘Kanuna göre size milli gelirin her yıl yüzde 1’i oranında destek verecektik. Bunu veremedik, tam veremedik. Sizin 211 milyarları alacağınız var. Ananızın ak sütü kadar helaldir bu. Bu Meclis’in kararıdır.”
“- Enerjide de büyük ölçüde dışa bağımlıyız. Hele bir de nükleer santral devreye girerse bağımlılığımız çok daha fazla ve üstelik bir devlete bağlıyız. Bir devlete yüzde 60 oranda enerjiye de bağımlı hale gelinir mi ya?”
“-Bu devletin bir Milli Güvenlik Kurulu var. Bu Milli Güvenlik Kurulu bunu gündeme getirdi mi, getirmedi mi bilmiyorum. Getirmemişse, o Milli Güvenlik Kurulu da görevini yapmamıştır. Bir daha rahat ifade edeyim: Eğer bir ülkeyi enerji konusunda bir başka ülkeye yüzde 40’lara, 50’lere, 60’lara aşan oranda enerjiye bağımlı hale getiriyorsanız, Milli Güvenlik Kurulu olarak siz görevinizi yapmışsınız demektir.”
“-Başka bir enerji lobisi seni teslim almış vaziyette, doğalgaz lobisi seni teslim almış vaziyette. Dışarıdan kömür getiriyorsun, enerji elde etmek için… Zonguldak var orada kardeşim, Zonguldak var, binlerce işsiz var. Diyorum ya, devleti yönetemiyor, yönetme kapasiteleri yok.”