Hasan Köseoğlu / Ajans Bizim – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Emekli Emniyet Mensupları Buluşması”na katıldı.
Polislik mesleğinin sıradan bir meslek değil meşakkatli bir meslek olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Siz olmasanız biz akşamları belki evimizde rahat uyuyamayız. Siz olmasanız belki terör şehrin göbeğine kadar iner. Siz olmasanız suçlular kol gezer. Dolayısıyla polislik mesleği aynı zamanda kutsal bir meslektir” diye konuştu.
Bu mesleğe siyasilerin gerekli önemi verip vermediklerini soran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sıradan vatandaş caddede, sokakta bir haksızlıkla karşılaştığında ‘Nerede bu devlet’ der. Bunu söylerken aslında ‘Nerede bu polis’ der. Çünkü devletin şahsında, polisin şahsında devleti görür, özdeşleştirir. Zaman zaman eleştiririz, zaman zaman baş tacı ederiz ama ‘Acaba polis arkadaşların sorunları var mıdır’ diye sormayız. Mitinglerde bizi koruyan polis arkadaşlar gencecik fidan gibi polis arkadaşlar ‘Ne olursun 3600 ek göstergeyi söyleyin’ derlerdi. 5-6 yıl önceden her gittiğim mitingin bir bölümünde de polislere 3600 ek gösterge verilmesini hep savundum.
Gerçekten buna gerek vardı. Uzun uzun mücadele ettik en sonunda hükümetin de gündemine girdi. Bundan memnunum, gündemine girmesinden memnunum. Geciktiriyorlar, vermek istemiyorlar ama şundan emin olmanızı isterim. Mutlaka ama mutlaka bugün olmazsa yarın 3600 ek göstergeyi alacaksınız bundan en ufak bir endişem yok.”
“Polisin örgütlenmesi önemlidir”
İşçinin, memurun sendikası olduğunu, ancak toplumun güvenliğini sağlayan polisin sahibinin bulunmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Çünkü sizin temel bir sorununuz var derdinizi aktarabileceğiniz bir mecranız yok. Bu mecraya ihtiyaç var. Demokrasilerde bunların olması lazım. Polis arkadaşların da varsa sorunları sendikalarımı olur, derneklerimi olur yani bir çatı örgütü olur ve derler ki, ‘bizim de şu sorunlarımız var.’ Gücünüzü göstermek zorundasınız. 100 bin kişi mi, 5 bin kişi mi, 10 kişi mi, 50 bin kişi mi ortak hareket ettiğiniz sürece siyaset kurumu sizi dinlemek zorunda kalır. Ortak hareket etmezseniz istediğiniz kadar derdiniz olsun kimse sizle ilgilenmez. O nedenle sizin örgütlenmeniz bizim açımızdan önemlidir” dedi.
Polisin yaptığı göreve uygun özel düzenlemelerin yapılması gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bu meslekte liyakatin de çok önemli olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Kimin şef olacağı, kimin komiser olacağı, kimin nasıl yükseleceği görevinde. Liyakatle bunların olması lazım. Eğer liyakat olmazsa, araya sıcak siyaset gererse amcamın oğlu onu hemen komiser yapın öbürü beklesin nasıl olsa dayısı yok. Bu anlayış şu anda egemen. Sizin meslekte en tehlikeli konu bu. Eğer liyakati yok ederseniz meslek kendi içinde çürümeye başlar. Ben hak ediyorum, normalde komiser olmam lazım ama birisi torpilini buluyor geliyor benden önce oluyor. Benimle beraber bütün arkadaşlarda o atamadan rahatsızlar aslında. Dolayısıyla sıcak siyasetin rahat girmeyeceği, rahat müdahale etmeyeceği bir kültürün oluşması lazım.
150 yılı aşkın bir tarihi olan emniyet teşkilatının böyle bir kültürü vardı aslında, böyle bir geleneği vardı aslında. Bu kültür, bu gelenek büyük ölçüde yok edildi. Sadece emniyet için değil pek çok kurum için böyle bir acı tabloyla maalesef karşı karşıyayız.”
“Şehit polisler için toplanan paralar nerede?”
“Bağlı olduğunuz İçişleri Bakanı doğrudan doğruya sizin bütün sorunlarınızı aynı zamanda çözmekle yükümlü olan kişidir” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Polislik bir maaş mesleği değildir. Kim öyle düşünüyorsa bir dakika durmasın. Söyleyen İçişleri Bakanı. Ben de kendisine Ankara’da söyledim, polis orada durur ama senin aslında bir gün orada durmaman lazım. Gecenin yarısında eksi 30-35 derecede terörle mücadele ederken onun aklına maaş mı geliyor, para mı geliyor? Yurt sevgisi var, vatan sevgisi var, mücadele ediyor. Ne için? Bayrağı için, vatanı için.”
Terörle mücadelede büyük başarılar sağlandığını bildiğini, bedellerde ödendiğini, şehitlerin olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “En ağırıma giden Beşiktaş’taki terör saldırısında hayatını kaybeden polis arkadaşlarımızdır. Kampanya açtılar. Güzel açabilirsin. Yardım edin şehit yakınlarına ve gazilerimize bu parayı vereceğiz dediler. O da gayet güzel. Millet götürdü parayı verdi dağıtıldı mı? Dağıtılmadı. Niye dağıtılmadı, hangi gerekçeyle dağıtılmadı? Bu para senin paran değil, bu para milletin parası verdi sana, verdin numarayı bankaya yatırdı. Bunların tamamı şehit oldu neden ödemiyorsunuz? Bu soru hala boşlukta. Biz bunun takipçisiyiz. Bunu bilmenizi isterim” diye konuştu.
“Uyuşturucu baronları siyasetçi satın almıştır”
Uyuşturucu belasının şu anda Türkiye’nin önündeki en ciddi sorun olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Özellikle fakir ailelerin çocuklarını buluyorlar, onları uyuşturucuya alıştırıyorlar sonra çantacı yapıyorlar ve sonra onlar aracılığıyla piyasaya uyuşturucu satıyorlar. Yaygın, giderek yayılıyor. Yapanlar kim? Uyuşturucu baronları. Polis mücadeleyi veriyor mu? Evet veriyor. Yakalıyor mu? Evet yakalıyor. Savcıya teslim ediyor mu? Evet savcıya da teslim ediyor. Dikkat buyurun savcı soruşturma açamıyor. Kocaeli Dilovası’nda gemide bulundu kokainler kilolarca, Mersin limanında bulundu kilolarca. Yakalayan polis, tutanağı düzenleyen polis, savcıya teslim eden polis savcı korkudan dava açamıyor niçin? Çünkü savcıya talimat veren var dava açmayacaksın diye. Talimatı kim verir savcıya? Siyasetçi verir. Siyasetçi o talimatı niçin verir? Bunun için verir, siyasetçi satın alınmıştır. Ve dolayısıyla o kararı alır ve savcı korkudan dava açamaz. Polisin yaptığı bütün çaba boşa çıkmış oluyor. Bunun takipçisiyiz onu söyleyeyim. Takipçisi olmaya da devam edeceğiz hiç endişeniz olmasın. Ortadoğu’nun en büyük uyuşturucu kaçakçısı Zindaşti’yi yakalayan polis, savcıya teslim eden polis, tutuklanıp hapse attılar bir süre sonra hapisten çıktı. Sonra soruşturma açtılar adam zaten sırra kadem bastı ortada yok artık. O uyuşturucu baronunu hapisten çıkartan kim? Bu bu para. Siyasetçinin satın alınmasıdır bu siyasetçinin. Bütün mesele şudur değerli arkadaşlar, verdiğiniz emek, gösterdiğiniz çaba sonuç veriyor ama bir süre sonra baronlar devreye girip sizin çabanızı köreltiyorlar. Sıkıntımız burada. Ben şundan eminim, hiç müdahale etmesinler ve sadece şunu söylesinler. Ey Türkiye Cumhuriyeti devletinin şanlı polis örgütü, kardeşim ben Türkiye Cumhuriyeti devletinde çocuklarımıza uyuşturucu dağıtılmasını istemiyorum ve bunu önleyin. Vallahi bir gram uyuşturucu bile girmez. Yeter ki, bu konuda siyasetçi kararlı olsun.”
“Emeklilikten korkmayacağınız günler çok uzakta değil”
Polise 3600 ek göstergenin verilmesi için ellerinden gelen her türlü çabayı göstereceklerini tekrarlayan Kılıçdaroğlu, “Bir polis arkadaşın söylediği bir cümle var onu okuyarak sözlerimi bitireyim. Diyor ki, ‘Polis şehit olmaktan korkmaz ama emekli olmaktan korkar’. Emekli olmaktan korkmayacağınız günler çok uzakta değil. Az kaldı az, az kaldı göreceksiniz. Herkesin huzur içinde yaşayacağı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz herkesin. Bu devletin kaynaklarını, bu devlette 83 milyonun ödediği vergileri hak sahiplerine vereceğiz. 5’li çeteye değil hak sahiplerine vereceğiz. Polisler başımızın tacıdır. Benim de hayatımı koruyorlar. Eğer benim hayatımı korumasalardı ben linç girişimine maruz kalırdım. Dolayısıyla polisin ne kadar değerli olduğunu bizzat kendi yaşamımdan biliyorum” diye konuştu.