Bütün dünya bu işten vazgeçme kararıyla yenilenebilir enerjiye dönüş yaparken, biz verimli tarım arazilerini harcamaya devam etmekteyiz.
Son örnek Eskişehir’in Alpu ilçesinde yaşanıyor. Güya ilçede kömür rezervi bulunmuş. Eskişehir Sanayi Odasından yapılan açıklamada kömür rezervinin düşük kalorili olduğu ve çok derinde bulunduğu açıklandı.
Alpu ilçesi Eskişehir’e en yakın ilçelerden birisi olup, kent merkezine uzaklığı 32 km’dir. Tarım yapılan geniş bir ovaya sahiptir ve bu ova Türkiye’nin tarımsal sit alanı ilan edilen 141 ovasından biridir.
Bırakınız verimli tarım alanlarının heba olmasını, kömürün hem hava kirliliğine, hem de iklim değişikliğine sebep olduğu en önemli gerçektir.
Kömürlü termik santraller çevreye büyük miktarda parçacıklı madde olarak bilinen sülfürdioksit salımında bulunurlar.
Ne tesadüftür ki; bir de bu tesisler hep cennet köşelere nasip olmaktadır.
Tarihi kalesi, 2014 yılında UNESCO Geçici Miras Listesine giren Amasra’da bu yatırımın mağdurlarındandır.
Çanakkale Kazdağları’nı bilmeyen var mı?
Temiz havası ile doğal tedavi merkezi olarak görülen bölgeye de termik santral isabet etmiş. Hem de 1 tane değil, şimdilik 5 tane…
Trakya Bölgesinin yüzde 55’i tarım alanı, yüzde 23’ü ormanlık alan, yüzde 10’u ise çayır ve mera alanıdır (Semerci).
Trakya, Türkiye ayçiçek üretiminin yüzde 75’ini, çeltik ve pirinç üretiminin yüzde 50’sini, buğday üretiminin yüzde 15’ini karşılamaktadır. Kömürlü termik santraller şimdi de bu verimli bölgenin kapısını çalıyor. Silivri ve Çerkezköy’de programa dahil olmuş durumdadır. Ormanın, tarım alanının, yeraltı sularının, hava kalitesinin maruz kalacağı risk detaylarını tekrarlamanın anlamı yoktur.
Ancak bütün bunlara rağmen, laf kalabalığı ile ‘Avrupa’da da kömürlü termik santrallerden vazgeçilmediği’ni seslendirenler var.
Bakalım öyle mi?
Şu anda ülkemizde yapım aşamasında olan ve üretim lisansı alanlarla da birlikte santral sayısı 70’i geçmiştir.
Çin ve Hindistan hariç hangi ülkede bu sayının yarısı vardır?
AB üyesi ülkelerin tamamında (28 ülkede) hali hazırda 280 kömürlü termik santral var. Yani bizimle kıyaslanmaları mümkün değildir. Ayrıca Paris anlaşmasının ortaya koyduğu uzun vadeli hedeflere ulaşılabilmesi için Avrupa Birliği’ndeki kömürlü termik santrallerin 2030’a kadar kapatılması gerekiyor.
İtalya, Fransa, Hollanda, Portekiz, Belçika ve Baltık ülkeleri, topraklarındaki santralleri bu tarihi beklemeden kapatma kararı aldılar bile.
ABD, 2016’da olduğu gibi 2017’de de hızla kömürden çıkmaya devam etti. Ülkelerindeki 54 santralı daha kapattılar.
Greenpace tarafından bildirildiğine göre; Çin ve Hindistan’da bile 2017 yılında 100’den fazla proje şantiyesinde inşaatların durdurulduğunu öğreniyoruz.
Türkiye ise kömür üretimi konusunda yeni atılımlara hazırlanıyor. İşte bu nedenlerden dolayı da; Çin ve Hindistan’ın arkasından 3. büyük tehdit olduğumuz söyleniyor küresel çevreler tarafından…
Onların söylediklerine hiç takılmam, yeter ki ülkemiz çıkarına bir fayda olsun.
Bakalım öyle mi?
Çanakkale ve Biga Yarımadası Yöresi, yukarda da belirttiğim gibi hem Türkiye hem de dünya çapında kömürlü termik santral tehdidinin en ciddi yaşandığı bölgelerdendir. Bu yörede 15.000 MW’a yaklaşan kurulu güç ile 16 kömürlü termik santralin üretim yapması planlanıyor. İlde hali hazırda 3 kömürlü termik santral faaliyette, 2 santral inşaat halinde, diğerleri ise proje aşamasındadır.
Bölgede yaşayanların riski kanser, kalp ve solunum yolu hastalıkları iken santrallerden kaynaklanan asit gaz salımlarının neden olduğu asit yağışları ise tarım alanlarına ve ekosistemlere zarar verecektir (TEMA Vakfı Raporundan).
Bazı siyasi çevrelere göre; kömürlü termik santral yapmak milli meseleymiş!
İnsan ve hayvan sağlığını düşünmek milli mesele değil mi?
Tarım alanlarımızın korunması milli mesele değil mi?
Su kaynaklarımızın korunması milli mesele değil mi?
Evet enerjiye de ihtiyacımız var ama geleceğimizi yok etme pahasına değil.
Bu eskimiş usulde yatırımlara bir sınır koymak ve bunu da şimdiye kadar çoktan ilan etmek gerekmez miydi?
Bir ülkenin beka sorunu sadece sınırlarını korumakla çözülemez, doğasına sahip çıkamadıktan sonra…