KORONA GÖSTERDİ: İKTİDARLAR YÖNETEMİYOR!
KAPİTALİZM, KÜRESELLEŞME VE HATTA DEMOKRASİ ALLAHLIK!!
Ali TARTANOĞLU
Bu aşamada mesafenin gerekliliğine itirazım yok. Ama esasta eve hapsolmaya külliyen karşıyım. Çünkü:
1 – Ben evden hiç çıkmasam bile, sokağın hareketliliğine ihtiyacım olduğunu fark ettim. Başka pek çok konuda olduğu gibi bu da bir önemli özgürlük ve ihtiyaçmış.
2 – Çin’den başlamak üzere, kahrolası hükümetler, bunu bir prestij meselesi, iktidarlarına tehdit olarak görme manyaklığı içinde olmasaydı, en baştan derhal ilan edip son derece yaygın testlerle işe girişseydi, mesafe hariç sokağa çıkma yasaklarına gerek kalmayabilirdi.
Şunu hayretle gördüm ki, dünyanın hemen bütün iktidarları, kendilerinin sorgulanmasına yol açabilecek en küçük bir sorun istemiyorlar. Hepsi mutlak kusursuz… Kahrolası “halkı paniğe sevk etmek” yavesi hepsinin ağzında, hepsinin en büyük kurtarıcı politikası… Ve bunun demokratı antidemokratı, azgelişmişi çok gelişmişi yok.
Çin dahil bütün ülkelerin hükümetleri hadiseyi önce bu nedenle hafife aldılar. Baştan ciddiye alsalardı, mesela İtalya’da insanların bir buçuk aydır her gün biner biner ölmelerine, ölmemek için bir buçuk aydır eve hapsolmalarına gerek kalmayacaktı.
Yine görüldü ki, allahın belası küreselleşme, özelleşme yüzünden Amerika’sı, Avrupa’sı ile (kalanlar zaten allahlık!!!) hemen hiçbir ülkenin, doğru dürüst bir sağlık sistemi yokmuş veya varsa da kalmamış, yok olmuş. Daha kötüsü, böyle bir salgın olasılığını “hiçbirisi” öngörmemiş; hiçbirinin hiçbir hazırlığı yok!!!!!!
Türkiye’nin reisi ve şürekâsı oraya buraya, hem de bizim gelişmiş diye ağzı açık ayran delisi olduğumuz, gelişmiş olduğu kafamıza çakılmış ülkelere maske göndermekle övünüyor. Niye?..
Bu Türkiye’nin reisinin başarısı mı, küreselleşmiş postmodern kapitalizmin salaklığı mı? Maske üretmeyi kendilerine yakıştıramamışlar; “bunu paçozlar üretsin, biz onlardan üç otuz paraya alırız” demişler. Ne oldu? Avrupa’da A ülkesine gelen maske ve benzeri malzemeye, gümrüğünden geçerken B ülkesi el koydu, kavga ettiler. Parasını A ödemiş çünkü. Ama B’nin de acil ihtiyacı var. Görüyor musunuz kapitalizmin nasıl rezil rüsva olduğunu?!!..
İspanya kıvranıyor, İtalya ölüyor; üyesi olduğu Avrupa Birliğine “imdaaaaat” diyor; bizim de üyesi olmak için ayılıp bayıldığımız muhterem(!) Avrupa Birliği kös dinliyor; birlik mirlik kalmamış. İtalya ve İspanya, kriz atlatıldıktan sonra üyeliklerini gözden geçireceklerini iktidarıyla muhalefetiyle açıkça ilan etti. Kriz sonrasında Avrupa’nın birliği ne kadar kalır göreceğiz. Amerika’nın sağlık sisteminin ne kadar “zavallı” olduğunu bütün dünya, dünya kupası maçı izler gibi izliyor.
İki yüz yıldır kafamıza kakılıp duran kapitalizme, demokrasiye, 40 yıldır ensemizde boza pişiren küreselleşmeye, bunlara adeta Allah gibi tapan iktidarlara döve döve verdiği derstir korona! Gördük ki bunların tamamı zoraki fantezilerdir; hayatın gerçeğiyle hiçbir alakaları yoktur.
Doğa katledilerek ne sağlık, ne de demokrasi olur. “Ne alaka?…” değil. Sağlık en temel insan hakkıdır. Hem para uğruna doğayı yok ederek virüsleri azad edip hem de sağlığı sadece parası olanın hakkı haline getirirsen, sen de iktidarını kaybetmekten korkmaya başlar; ya kaybetmek ya da diktatörleşmek, daha da diktatörleşmek zorunda kalırsın.
Atatürk’ün devletçiliği 1920’lerde Hıfzıssıhha Enstitüsünü, Kızılay plazma enstitüsünü kurmuş. 2020’nin Kızılay’ı Amerika’daki Ensar öğrenci yurduna hileli yardım aktarma derdinde; Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün içi boşaltılıp, “dışarıdan daha ucuz alırız” manyaklığıyla aşı üretmez hale getirilmiş. Hadi buyur al sıkıyorsa… Adını “Halk Sağlığı Kurumu” yapmışlar. Osmanlıca hayranları, aynı zamanda öz Türkçe sevdalısı mı imiş? Pööhhh!
Hadi sosyalizm demeyelim, komünizm hiç demeyelim: “sürü” tepkisi gelebilir. Ama izin verin en azından YAŞASIN DEVLETÇİLİK, Yaşasın Korona!!!..