Hoşça kal büyük sanatçı, hoşça kal tiyatronun en sadık dostu, hoşça kal ülkemizin vatansever evladı.
Yolumuzun kesişmesi 1971 yılında Ankara Çağ Tiyatrosunda başlar. Onun Devlet Tiyatrolarında başlayan tiyatro serüveni, benim için de Devlet Tiyatrolarından ayrılan bir grup tarafından kurulan Mithatpaşa Tiyatrosu’nda başlamıştı.
Kimler yoktu ki kadroda; Yalın Tolga, Gülyüz Tolga, Ekmel Hürol, Beyhan Hürol, Ali Hürol, Ertan Savaşçı, Fikret Sönmez, Raif Hikmet Çam ve daha sonra başka bir sahneye birlikte transfer olduğumuz aşağıdaki dostlar…
İki üç yıl çıraklığın arkasından, Osman Gidişoğlu, Ata Tilmaç, Sermet Serdengeçti, Ahmet Demirel, Mümtaz Sevinç ve ben aynı caddede kurulan Çağ Tiyatrosuna geçtik.
Bu güçlü kadroya, dışarıdan birçok değerli sanatçı gibi sevgili Levent de dâhil oldu.
Sahneye konan ilk oyun, Aziz Nesin’in “Düdükçülerle fırçacıların savaşı” idi.
Benim rolüm ‘gazeteci’, Levent’in rolü ‘yüzbaşı’ idi.
Toprağı bol olsun, Aziz Nesin bir iki defa provalara gelip izledi. Levent kendi bölümlerinde metne sadık kalmıyordu. Önce kızar gibi yaptı ama Levent’in yaratıcılığı da hoşuna gitmişti, “böyle devam edin” dedi.
Dolayısıyla her gece onun yer aldığı sahneleri merakla beklerdim. Zira her defasında ayrı sürprizler yaşatırdı. O bir tiyatro aşığıydı. O dönemde geçimimizi tiyatrodan sağlama imkânımız yoktu. Diziler, seslendirmeler, özel televizyonlar henüz hak getire. Ben hem Üniversitede okuyor hem de profesyonelce bu işi yapıyordum. Kazancımız aşağı yukarı aynıydı.
Levent bir çocuk tiyatrosu kurmaya karar verdi ve ortak aramaya başladı. Hiçbirimizde sermayeyi oluşturacak para olmamasına rağmen, Ankara’da kiralanacak ve çocuk tiyatrosuna çevrilecek salon şartlarını araştırmaya başladık.
Ben babamın baskısı ile biran evvel okulu bitirip, onun ifadesi ile “doğru dürüst bir iş sahibi” olma tarafını seçtim. Yani yollar o gün ayrılmış oldu. Bu kadroların içinden belki de yolunu ayırıp iş hayatını seçen ve tiyatroya ihanet eden tek kişi bendim. Pişmanlığım büyüktür.
Levent ise daha sonra bu hayalini, Devlet Tiyatrolarından arkadaşları olan Ayhan Hüseyin Ügenay ve Yavuz Kumçay ile birlikte, Akara Çocuk Tiyatrosunu kurarak gerçekleştirdi.
Mithatpaşa caddesi, o zamanlar özel tiyatroların ve TRT’nin bulunduğu önemli bir merkezdi. Dolayısıyla Levent’in TRT de “Oyun Treni” ile başlayan serüveni çıkışın başlangıcı oldu. Bu meslekte en zirveye o çıktı, çünkü en çok onun hakkıydı.
Oğlum Levent’in ilkokuldan sınıf arkadaşı olan sevgili oğlu Oğulcan’a bütün ailesi adına başsağlığı diliyorum.
Bu vesile ile çok erken ve zamansız kaybettiğimiz Sermet Serdengeçti, Mümtaz Sevinç ile ebediyete intikal eden bütün ustalarımızı rahmetle anıyorum.