Medya Çoğulculuğu ve Medya Özgürlüğü Merkezi’nin, Türkiye raporuna göre ifade özgürlüğünün korunması, doğru bilgiye ulaşma hakkı, medyanın politik bağımsızlığı, editöryel bağımsızlık ve kamu yayıncılığının yönetimi ve finansmanının bağımsızlığı yüzde 90’ın üzerinde risk altında.
Rapora göre, 10 medyadan 9’u devlete bağlı sektörlere yatırım yapıyor: En çok izlenen 10 televizyon kanalının ve en çok okunan 10 gazetenin sahibinin dokuzu inşaat, enerji, madencilik, turizm, telekomünikasyon gibi devlete bağlı sektörlere yatırım yapıyor.
Türkiye yüzde 82 ile ‘Temel Koruma’ alanında yüksek risk altında. Türkiye, ‘gazetecileri tutuklama’ oranında halen Çin’den sonra dünyanın en kötü ülkelerinden biri durumunda.
RTÜK, AKP ve siyasi ortağı MHP tarafından kontrol altında tutuluyor. Türkiye, ‘Piyasa Çoğulluğu’ alanında yüzde 78 ile yüksek risk altında. RTÜK, 2012 yılından beri piyasaya ilişkin veri paylaşmıyor.
Gazetecilerin parlamentoya ve resmi basın toplantılarına erişimini sağlayan basın kartı dağıtma yetkisi, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı’na devredildi. 2020’de 322 gazetecinin basın kartı iptal edildi.
Türkiye’de editoryal bağımsızlık yüzde 97 ile en yüksek riski taşıyor. Tüm öz denetim araçları etkisiz.
Gazetelerde ombudsman yok. Kamu hizmeti yayıncılığının yönetimi ve finansmanı yüzde 92 ile yüksek risk altında.
Raporda “çoğunluğu yerel gazeteciler, COVID-19 pandemisini haber yaptıkları gerekçesiyle tutuklandı” ifadesi kullanıldı. 18 gazetecinin fiziksel saldırıya uğradığı, 7 gazetecinin ise tehdit edildiği belirtildi.
Türkiye’de 70 iletişim fakültesinin olduğu vurgulanırken bu okullarda 14 binden fazla kontenjan olduğu ifade edilerek “Her yıl medya sektöründe iletişim fakültelerinden mezun olan öğrencilerin sadece yüzde 5’i iş bulabiliyor” denildi.
Yine raporda Türkiye’de 2020’de işsiz gazeteci sayısının 11 bin 157’ye yükseldiği bilgisine yer verildi.
Raporda kadınların yönetim kadrolarında bulunmadığı, kadınların toplantılara ve politik programlara davet edilmediği ifade edildi.
Kadın medyada görünürlüğünün tehlike altında olduğu belirtilirken, azınlıkların yayın hizmetlerinde erişiminin kısıtlandığı ve azınlık yayınlarının devlet kontrolü altında olduğu da açıklandı.
Raporun Türkiye kısmına Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Yasemin İnceoğlu ve Ceren Sözeri’yle beraber Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Tirşe Erbaysal katkı yaptı.
Raporun tamamına şu linkten ulaşabilirsiniz: