Nazmi Bilgin: “Çocuklara cinsel taciz ve tecavüz suçluları yerine bunu haber yapanları cezalandırmaya çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı yasal sınırlarına çekilmeye çağırıyoruz. Basın özgürlüğünü engellemekten vazgeçin! Gazetecileri şikâyet edeceğinize işinizi yapın, yurtlarınızı denetleyin!”
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, çocuklara taciz ve tecavüz iddialarını ve sorumlularını kamuoyuna duyuran yayıncıların cezalandırılmasını kınadı. Açıklamasında, RTÜK’ün Halk TV, KRT ve TELE-1’e verdiği cezaların kamu yararını gözeten yayıncıları yıldırmayacağını vurgulayan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yasal görev sınırlarını aştığını ve halkın vergilerini basın özgürlüğünü engellemeye ayırmaya başladığını ifade etti. Bilgin şunları söyledi:
“Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Erzurum Palandöken’deki yatılı Kur’an Kursu’nda işlenen suçlar hepimizi derinden sarstı. Gazetecilerin çabasıyla konu kamuoyu gündemine geldi. Böylece faillerin cezalandırılması ve yeni suçların önüne geçilmesi için kamuoyu tepkisi oluştu. Ne var ki Diyanet İşleri Başkanlığı, yasada kendisine biçilen görevleri bir kenara bırakarak son dönemde alışkanlık edindiği gibi basın özgürlüğüne engel olma çabasını sürdürdü. Kendi sorumluluğunda işlenen suçların görünmez kılınmasıyla sonuçlanacak yayın yasağı başvurusu yaptı ardından da kamu yararı gereği suçları haber yapan kuruluşları RTÜK’e şikâyet etti. Şikayetinde yayınları ‘fazlasıyla incitici’ olarak niteleyen Diyanet İşleri Başkanlığı, işlenen suçtan incinmemiş olacak ki bu yayınların saygınlığı zedelediğini ve şiddeti kışkırttığını savundu. RTÜK ise bildiğimiz gibi yine iktidar oylarıyla seçilen üyelerin kararıyla Halk TV, KRT ve TELE-1’i cezalandırdı. Kamu yararı yerine suçu örtbas etmek isteyen idareciler yararına karar veren RTÜK’ün cezaları gazetecileri yıldırmayacaktır.
Siyasette kutuplaşma ve idarede otoriterleşme arttıkça basın özgürlüğü önüne engel olmaya çalışanların sayısı da artıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı da belli ki yeni sansür kurumu olmaya çalışıyor. Asli görevini bir tarafa bırakıp basın özgürlüğüne müdahaleyi kendine görev biçiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, daha önce de uzmanlık alanıymış gibi yalan haberden, dezenformasyondan söz eden açıklamaları, yayınları ve sosyal medya hakkında kitabıyla basın özgürlüğüne dini gerekçelerle engel olmaya çalıştı. Bugün de Erzurum’daki vahim olayın örtbas edilmesi çabasıyla basın özgürlüğünü engellemeyi kanun dışı görevi olarak benimsediğini gösterdi.
Çocuklara cinsel taciz ve tecavüz suçluları yerine bunu haber yapanları cezalandırmaya çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı yasal sınırlarına çekilmeye çağırıyoruz. Basın özgürlüğünü engellemekten vazgeçin! Gazetecileri şikâyet edeceğinize işinizi yapın, yurtlarınızı denetleyin!”