Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) HDP’nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında, “Derhal serbest bırakılmalıdır” yönündeki kararına tepki gösteren Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan “AİHM, bizim mahkemelerimizin yerine geçecek karar veremez. Bu karar çifte standarttır, iki yüzlülüktür” dedi.
Daha öncesine gidelim.
Bir yandan hukuk ve ekonomide “reform” müjdesi veren, bir yandan da dış dünyada yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız dış politika konusunda şimdilerde “şahlanacağız” diyen sayın Erdoğan’ın bütün bunları ne zaman, kiminle ve nasıl yapacağı meçhul.
Çok gerilere gitmeye gerek yok, son 8 yıl içinde Dünya haritasını karıştıracak neler yaptınız bir bakalım?
Nüfus cüzdanı gösterip girip çıktığımız Suriye’den başlayıp, Mısır’da darbe yapan Sisi’ye parmak sallayacaksın, İsrail’e “One minute” deyip kapıları kapayacaksın, Arap yarımadasında Katar hariç tüm ülkelerle “papaz” olacaksın, Irak ile kavgaya gireceksin, Yunanistan’a “sorti” yapacaksın, Libya’ya asker göndereceksin, Avrupa Birliğinin dişli ülkelerine “nanik” çekmeye kalkışacaksın, Doğu Akdeniz’de gaz-petrol savaşında yeni bir cephe açıp değişik düşman üreteceksin, Amerika’ya karşı Rusya savunma sistemini masaya yatıracaksın, asker gönderdiğin Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ kuşatmasında elde ettiği başarı karşısında ise “zafer naraları”na ortak olacaksın…
Dünyanın nerdeyse yarısını karşına alıp, şimdilerde ise adı geçmeyen, ne yaptığı pek belli olmayan ve gölge oyunu oynaması tercih edilen bir dışişleri bakanı ile dış dünya için “Şahlanış” müjdesi vereceksin.
Bunlar “ucuz” işler sayın Erdoğan, çok “ucuz”…
Önce dikkate almadığın, peşin hükümlü olmakla suçladığın AİHM kararlarını iyi okumalısın.
Adamlar kafadan karar almıyorlar. Hukuk açısından yanlış yapıldığını söylüyorlar. Doğrusunun ne olduğunun ipuçlarını da veriyorlar.
AİHM, Avrupa ülkelerindeki seçilmiş yüksek hukukçuların babalarının çiftliği değil.
İç hukuk yolları tıkanan, yanlış ve yanlı hukuk yolu izleyenlere yol göstermeye çalışan bir merci orası…
Nitekim önce “haksız yere cezaevinde yattım” diye, daha sonra da siyaseten üç defa bizzat kapısını çalmak zorunda kaldığın AİHM’e, AKP’nin kurucularında eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi de başvurmuştu.
Ne oldu?
Ne kaybedildi?
Önce “hukuk” diyeceksiniz…
Sonra ekonomi ve dış politikada reform yapabilirsiniz.
Hukuk demeden ne “reform” yapılır, ne de “şahlanış” hayata geçirilir.
Mahallenin bıçkını gibi her gün sokağın ucundan “Eytt Yunanistan, Eyttt Ermenistan, Eytttt Fransa, Eyttt Birleşmiş Milletler” diye nara atarak kalkınabilmiş tek bir ülke gösterin bana, anında kalemimi kırarım.