Yazar Nihat Genç Boğaziçi’nde eylem yapan öğrencilere destek imzası atan yazar şair edebiyatçıları İkinci Dünya Savaşı yılları ve sonrasında Nazi İşgali Paris’ini ve Paris’teki sanatçıların Nazilerle ilişkilerini örnek göstererek sert sözlerle eleştirdi. Genç, ‘Paris’in kurtuluşundan sonra Alman subaylarla otelde düzüşürken yakalanan ünlü Fransız aktrist Arletty’in meşhur açıklaması gelir: Evet, kalbim Fransız ancak kıçım dünya vatandaşıdır!’ diye yazdı. Genç’in eleştiri sınırlarının çok ötesine geçen sözleri, “pespaye, terbiyesizce” olarak nitelendirildi.
Nihat Genç veryansıntv.com’daki yazısında, Fransa’nın Nazilere bolca işbirlikçiyle teslim olduğunu, Fransa’yı Normandiya çıkarmasında binlerce müttefik kuvvet askerinin ölümü pahasına yabancılardan kurtarmış olmasına karşın De Gaulle’nin her şeyi Fransız ordusunun başardığı iddiasını anımsattı. Genç, yazısında “II. Dünya Savaşı’nda Nazilerin Paris’i işgalinde Fransız siyasilerin sağ partilerin sanatçıların Nazilerle işbirliği milli bir utançtır, Yakup Kadri’nin İstanbul işgalinde yazdığı Sodom Gomore romanı da bizim için utançtır ancak Fransız versiyonu karşısında çok zayıf kalır! Savaştan sonra Fransızların siyasilerini ve sanatçılarını tarttığı terazi çok basittir, Nazi işgali karşısında durdun mu durmadın mı?” sorusunu dile getirdi.
Genç, konuyu Türklere getirerek, “Aynı soruyu bizler de sorarız, İngilizlerin İstanbul işgaline karşı kimler durdu, kimler işbirliğine girdi? Ya da 15 Temmuz Amerikan güdümlü FETÖ işgaline karşı kimler durdu?” diye sordu.
Genç’in yazısının devamı şöyle:
Mesela şimdi Boğaziçi’nde eylem yapan LGBT’ye destek imzası atan yazar şair edebiyatçı takımının alayını isim isim tanıyoruz, hiçbiri 15 Temmuz’a karşı durmadı.
LGBT’ye destek veren bu ‘takım’ ayrıca Ermenilere özür bildirisi de yayınladı, yetmedi, aynı takım Kıbrıs’ta Türk tezlerini hiç bir zaman desteklemedi. Ayrıca, Türkiye’yi zayıf düşürmek ve bölmek için FETÖ, PKK ve “Alevi derneklerini” kasıtla destekleyen Almanya ve Fransa’ya karşı bu imzacıların tek cümlesini de görmedik. Ayrıca bu malum takımın anayasanın toprak bütünlüğünü (üniter devlet) koruyan ilk üç maddesini savunduklarını hiç görmedik. Ve…?
Bu malum takımın 15 Temmuz öncesi-gecesi-sonrası siyasi duruşlarına, tutumlarına bakınız, 15 Temmuz işgaline karşı durmuşlar mı?
Hayır!
Milli olan hiç bir yerde yoklar!
Anlaşılan bu arkadaşları da “müttefikler” gelip kurtaracak.
Ve ama toplum uyur-uyanır gün gelir bir eylem olur, bu malum takım, yalandan gusül abdesti alır gibi, yine işine gelen bir eyleme destek veren imzalar atıverir ve sanki bu topraklardaki ‘direnişin-direnişlerin’ dahi sahibleri görüntüsü verirler.
FETÖ ve PKK’yı destekleyen Almanya’nın Amerika’nın Fransa’nın yanındasın, yetmedi, işgale karşı yoksun, yetmedi, toprak bütünlüğünü koruyan hiç bir siyasette yoksun, ama, allem gullem zeytinyağı gibi üste çıkmada bayağı deneyimli hünerlisin, bu malum arkadaşların içinde savaşta olmayan Fransa’yı savaşın kahramanı gibi sunan boy 1,93 cm bir De Gaulle yaşıyor olmalı.
Ve dünyaca bilinen LGBT dünyanın her yerinde sosyalist ve demokrat ve çevreci siyasetlere destek verir, mesela LGBT’nin ‘etnik milliyetçiliğe’ destek veren bildirisini dünya gözlerimle ben ilk defa Türkiye’de görüyorum, çünkü etnik milliyetçilik ‘evrensel bir değer’ hiç değildir, hatta etnik milliyetçilik siyaseti kültüründen soyutlanıp batıda tamamıyla ayıplanmış ve yasal olarak da yasaklanmıştır.
Yani?
15 Temmuz gecesi hem FETÖ’yle hem Amerika’yla hem Fransa hem Almanya’yla aynı yatakta basılıp yakalanmış malum sözümona şair yazar edebiyatçıları görünce, aklıma Paris’in kurtuluşundan sonra Alman subaylarla otelde düzüşürken yakalanan ünlü Fransız aktrist Arletty’in şu çok meşhur açıklaması gelir:
Evet, kalbim Fransız ancak kıçım dünya vatandaşıdır!